Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '11

 
Kategori
Deneme
 

Çizgisiz Defter...

Çizgisiz Defter...
 

penceremden..


Okumaya yeniden başlamak yazmanın kapısını araladı; böyle hissediyorum. Boşalmış bir şeyin yeniden dolması gibi bir şey bu. Aklımda gezinen sözcüklerin bir cümlede toplanmak için sabırsızlandığını düşünüyorum. Fakat her zamanki gibi, söze nerden başlayacağımı ve ne anlatmak istediğimin karmaşasıyla karşı karşıyayım. Kulaklarımda yankılanan o sopranonun sesiyle içimi kıyan sözcükler havalanıyor yeniden. 

Bir kitabın sayfalarından canlanan bir roman kahramanı eşleştirmeye çalıştığım, benzerliklerini üst üste koyduğum tanıdıklarım belki de. Hep belirsizlik ve hep ikircikli duruşlarla karşımdalar. Şişmiş egolar, -mış gibi yapmalar, sonunu önceden bildiğin notalarla biten şarkılar gibi hayat. Kapı aralanıyor yeniden... 

-Neden bana yeni tanışan biri gibi davrandın? 

Hoppala, nerden çıktı şimdi durup dururken bu. Sesimde hiç bir şey yakalamasına izin vermeden geçiştiriyorum soruyu. İçimden herhangi bir söz geçmiyor ve geçsin diye zorlamıyorum kendimi de. Çoktan noktalanmış bir cümleyi, iki noktayla ve parantezlerle beslemek istemiyorum. O kadar boş geliyor ki söylenen cümle. Okumaya başladığım kitabın hangi sayfasında onunla karşılaştım diye düşünürken buluyorum kendimi. Ve biraz daha eşelediğimde; başka bir yerde ve başka bir zamanda ve de başka bir kişiyle aynı cümleyi kurduğumuz canlanıyor belleğimde. Hiç kimsenin bulunduğu yere bir daha dönme gayreti olmayan kopuk kopuk kareler düşüyor önüme. Üstelik bir daha perdeye yansıtılacak aracı kalmayan film şeritleri gibi... 

Telefonunun vızıldayan sesi düşüncelerimi dağıtıyor. Kimbilir, hangi bankanın veya hangi mağazanın promosyon çılgınlığına alet etmek için kullandığı iletilere açılacak : Etiketlerin üzerindeki fiyatlarla gözleriniz kamaşacak diyor firmanın biri. Yarı kamaşmış gözlerle, yarı fiyatına satılan bir giysiyi geçiriyorum üstüme. Eğreti duruşunu izliyorum aynada. En çok da gözlerime takılıyor gözlerim. İki koca göz daha çıkıyor bu gözlerden. Görünenler ve içimden geçirdiklerimi doğuruyorum bu gözlerden. Ne kadar ikiyüzlü, ne kadar alaycı ve ne kadar bencil yanlarını görüyorum birer birer kendimin ve diğerlerinin. Bir kapı daha açılıyor yeniden... 

-Güven çok önemli değil mi? 

Yeni bir beste düşüyor aklıma. Majör mü olsun, minör mü olsun karar veremiyorum "la" sesiyle. İçimde giderek tizleşen gam! Kendiliğinden oluyor her şey. Kapıdan çıkıyor usulca. Buraya kadar diyorum, buraya kadar -mış gibi yapıyor o da. Giderken etiketi sarkan gömleği çıkarıyorum üstünden. Gülümsüyoruz enikonu. Bir gömlek hafifliğinde seğirtiyor açık kapıdan rüzgar gibi. Çıkardığım gömleği kendim giyiyorum usulca. Bir soytarının kahkası ortalığı çınlatıyor birden. Afallıyorum, durup dururken. Aynada yansıyan gömleğin her tarafında renkli renkli harflerle "güven" yazdığını farkediyorum. Güvenilmenin ve güvenmenin ne kadar erişilmez olduğunu gösteriyor görüntü. Birden kararıyor herşey. El yordamıyla bulmaya çalışıyoruz zifiri karanlıkta birbirimizi. Tanıdık bir dokunuş arıyoruz kalabalık içinde. Buz gibi geliyor herşey. Renk renk harfler yansıyor aynada yeniden. İki görüntünün arasındaki farkı bulmanızı istiyorum sizden. Kendini palyaço sanan adam sırıtıyor ışıklar yanarken. İçindeki soytarının kahkasını durduramayan kadınla birlikte aynadayken... 

1 Haziran 2011-güler (deneme) 

 
Toplam blog
: 38
: 1200
Kayıt tarihi
: 05.01.07
 
 

Belki de yazacak çok şeyim olmadığından üye olup sonra bıraktığım bu blog sevdasına yeniden başla..