Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '15

 
Kategori
Güncel
 

Cizre’nin, Dağlıca’nın, Iğdır’ın, Suruç’un, Aylan bebeğin yani savaşın, felaketlerin bize ettikleri

Cizre’nin, Dağlıca’nın, Iğdır’ın, Suruç’un, Aylan bebeğin yani savaşın, felaketlerin bize ettikleri
 

Savaş ve felaketler insanı nasıl etkiler? Kimliğini nasıl eğip büker? Korunma içgüdüsü, korku insanı kendine, topluma ve doğaya nasıl yabancılaştırır? İnsanı nasıl canavarlaştırır? İnsanlar olaylar karşısında nasıl alçalır ve yücelir? Gelişmelere nasıl direnir ya da teslim olur? Duyarsızlık, alışkanlık nasıl başlar insanlarda, işaretleri nelerdir?

Hepimiz okuduğumuz romanlardan, öykülerden, şiirlerden biliriz: Edebiyat, sinema, tiyatro, resim hatta müzik denilen sanat/kültür denizi bu konularla doludur… Olmuş ya da hayali senaryolarla insanlar sıkıştırılır, izole edilir ve zor anlardaki davranışları mercek altına alınmaya çalışılır… İnsanın iyi ya da kötü olmasına, çıldırmasına, canavarlaşmasına, yalnızlaşmasına, yabancılaşmasına, kahramanlaşmasına savaş ve toplumsal/doğal afetlerin nasıl etken olduğu uzun uzun anlatılır…

-Bu günlerde Türkiye sınırları içinde yaşayan her birey, sanki dev bir sinema platosundaki oyunculara dönmüş durumda… Her gelişen olaya karşı tepkileri, duruşları an be an değişiyor… Nasıl mı?

İç Savaş ivmesini her gün daha artırarak devam ediyor… Üstelik daha geniş alanlara yayılıyor… Kayıplarımız da an be an hızla tırmanıyor.  Cizre’nin, Dağlıca’nın, Iğdır’ın, Suruç’un rüzgarı dolduruyor her gün ciğerlerimizi…

Şehit sayıları belirliyor artık öfkemizi ve üzüntümüzü… Kayıp azsa az üzülüyoruz, hatta geçiştiriyoruz… Kayıp çoksa, daha çok üzülüyoruz… Kahrolma durumu bile karmakarışık bir duyguya dönüşmeye başladı. Üzüntü mü, öfke mi bu duygular? Yoksa yeniliyoruz telaşı mı bilmiyorum?   Karşı tarafın kayıpları daha mutlu ediyor insanları, içine su serpiyor bu tür haberler… Kayıpların yeterli öfkeyi uyandıramadığını gören medya, kayıp yakınlarının öykülerine sığınmaya başladı… Daha çok gözyaşı, kayıp yakınlarının sözleri, tavırları öne çıkarılıyor… Çocuk bakışları, elleri çok revaçta…

-Bu günlerde felaket haberleri de sanki iç savaşla yarışır hale geldi… Her an ülkemizin bir köşesinden akıllara ziyan bir cinayet/kaza haberi fırlayıveriyor… Daha bir ay geçmedi Artvin’i yerle bir eden sel felaketinin üzerinden… Binlerce insanı etkiledi…

-Irak’ta kaçırılan 18 işçi unutuldu desem, yakınlarını kahretmiş olurum değil mi? Ama medya ve devlet sanki unuttu…

-Kabe’de vinç kazası oluyor insanın nutku tutuluyor… Toplam ölen 107 kişinin 12 si bizim hacılarımızdan… İnanın diyecek sözü kime diyelim arayışına giriyoruz…

Kendi ülkemiz sorunları kadar göçmen cinayetleri de gözümüzün önünde işleniyor artık… Aylan bebeğin sahilde uyur gibi çekilmiş resimleri hepimizin ciğerini kavurdu… Fakat dün yine 15 çocuk öldü kıyılarımızda…

Çoğalt çoğaltabildiğin kadar örnekleri… Üstüne üstlük sorumlu olanların kahreden tutumları… Kahreden sözleri, yüzleri… Kahreden hesapları…

Hepsiyle başa çıkmaya çalışıyoruz… Hepsine yetişmeye çalışıyoruz… Hepsini dinlemeye, anlamaya, cevap vermeye çalışıyoruz… Hepsiyle üzülmeye, hepsine yardım etmeye çalışıyoruz…

Böyle yaptığınızı bile bile, bir gün zınk diye kalakalıyorsunuz kendi gerçeğinizle… Duyarlılığınızı yitirdiğinizi anlıyorsunuz… Karşı çıkışlarınızdaki cılızlığı görüyorsunuz… Hatta duymamak için, görmemek için epey uğraştığınızı hissediyorsunuz…

Yani birey olarak bu olanları taşıyamıyorsunuz… Yoruluyorsunuz… Bu fırtınayı taşıyamıyoruz… Alışıyoruz… Kaçmaya başlıyoruz…

Kaosun mühendisleri adım adım hedeflerine ulaşıyor oysa…

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 12 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..