Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Coca Cola'ya Türk Ceo mu?

Bir işe en alt kademeden başlayıp, basamakları birer birer, ağır ağır, sindire sindire çıkarak zirveye yükselen insanlara bayılıyorum. Onlar işin her yönünü çok iyi bilerek, yaşayarak o mevkiye geldikleri için çok da başarılı oluyorlar. Bunun örneklerine siz de rastlamışsınızdır.

Bugünkü gazetelerin manşeti, dünya devi Coca Cola’nın CEO’luğuna getirileceği belirtilen Muhtar Kent’e ayrılmış. Bir kişinin bir şirketin başına geçmesi bu kadar önemli mi? Elbette… Neden? Çünkü o şirket dünyanın en büyük devlerinden biri. Birçok devletten bile büyük.

Şirketin başına geçen de bir Türk olunca, aslında bir ekonomi gazetesinde yayınlanacak sıradan bir haberi, gazetelerimiz bu kadar büyütüp manşete taşımışlar.

Muhtar Kent’in bu görevi hakettiği kesin. Öyle olmasa zaten bir Türk’ü böyle bir devin başına geçirmezler. Ancak ben iki noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Birincisi bu görev 2008 Temmuzunda başlayacak. Gene de o güne kadar ne olur ne olmaz, tedbiri elden bırakmamakta fayda var diye düşünüyorum.

İkincisi Muhtar Kent, Amerika’da Coca Cola’nın içinde büyümüş, yetişmiş bir insan. Bizim bildiğimiz sıradan Türkler’le, adından öteye pek bir alakası kaldığını sanmıyorum. Bunu söylerken amacım kesinlikle onu kötülemek filan değil.

Tam tersine ben de bir Türk’ün böyle bir göreve getirilmesinden büyük sevinç duydum. Demek istediğim şudur ki, Türkiye’de doğup büyümüş ve okumuş bir Türk’ün henüz böyle dünya çapında bir şirketin başına getirilmesine pek imkan yoktur.

Muhtar Kent bu başarısını veya bu göreve getirilmesini, Amerika’da uzun yıllar yaşamasına ve âdeta bu şirketle yoğrularak bu günlere gelmesine borçludur.

Konuyla ilgili gazetelerimizdeki manşetler ve spotlar şöyle:

Hürriyet: “Kapitalizmin İmparatoru” 140 milyar dolarlık dünya devi Coca Cola’nın CEO’luğuna bir Türk getirildi. Muhtar Kent kapitalist dünyanın kralı oldu.

Milliyet: “Müthiş Türk” 145 milyon dolarlık piyasa değeriyle dünyanın en değerli markası Coca Cola, şirketin tepe noktası olan CEO’luk görevini Temmuz 2008’den itibaren Muhtar Kent’e teslim edecek.

Sabah: “Dünya Devine Türk Patron” Muhtar Kent 145 milyon dolarlık piyasa değeriyle küresel dev olan Coca Cola şirketinin başına getirildi.

Vatan: “Hayatın Gerçek Tadı” Muhtar kent’in dünya içecek devi Coca Cola’nın başına getirilmesi Türkiye’yi gururlandırdı. Kent yeni görevinden yılda 35 milyon dolar kazanacak.

Posta: “Zirvede Bir Türk” 70 milyar dolarla dünyanın en değerli markası olan Coca Cola’nın başına Temmuz 2008’de Muhtar Kent geçiyor. 1978’de Coca Cola’nın Amerika Atlanta’daki merkezinde kamyondan meşrubat kasası indirerek işe başlayan 54 yaşındaki Kent halen şirketin icra başkanı.

Akşam gazetesi “Dünyanın Muhtarı”, Star gazetesi “Ceo Turka” başlığıyla haberi biraz daha küçük vermişler.

*****

Küçük çocukların dramı, her zaman insanı üzer ve duygulandırır. Bu seferki daha değişik. Üç buçuk yaşında babaannesiyle kalan bir kız çocuğu. Babaanne ölünce yalnız başına ne yapar dersiniz? Aslında ne yapması geldiğini pek bilmez.

Ölümün ne olduğundan habersiz yavrucak babaannesinin cesedine sarılarak ısınmaya ve 4 gün boyunca elde kalan zeytinle ekmek kırıntılarıyla kendince karnını doyurmaya çalışır. Sonunda donmak üzereyken kurtarılır.

İşte bu haberi Takvim gazetesi: “Mucize Melek” Türkiye gazetesi: “Melek’in Dramı” başlığıyla vermiş.

*****

Bir Trafik kazasında hayatını kaybeden Barış Akarsu’yu hatırlarsınız. Bir yarışmayla müzik piyasasına giren belki de bu yarışmaların sonunda piyasada kalmaya aday tek sanatçı… Elim bir trafik kazasında onu kaybetmiştik.

Türkiye onu çok sevmişti. Yakışıklıydı, sürmeli gözleriyle dikkat çekiciydi. Ama sadece genç kızların sevgisinden bahsetmiyorum. Bir heykel sanatçısı da onu sevmiş ve onu ölümsüzleştirmek istemişti.

Ünlü heykeltraş Prof. Tankut Öktem, onun heykelini yapmaya başladı. Ancak bitiremeden aynı Barış gibi bir kamyon altında can verdi. Akşam gazetesi olayı “Aynı Kader” manşetiyle haber yapmış. Güneş gazetesi ise “Bizde Hayat Bu Kadar Ucuz” diyerek, otoyolda geri geri gelen bir kamyonun Time dergisine kapak olan ünlü heykeltraşımızın ölümüne yol açtığını anlatmış.

*****

Ölüm, adı bile soğuk bir son. Hayatın neşesi ve sıcaklığı yanında, bir gün mutlaka öleceğini bilen normal bir insanın uzak durması gereken bir olay. Fakat alkol ve uyuşturucu gibi insanın en önemli hasleti olan aklı çalışamaz hale getiren nedenler, gencecik yaşta insanları ölümün kucağına atıveriyor.

Eğlence yerlerinden içkili çıkan gençlerin arabalarına atlayıp direksiyon başına geçmeleri yetmiyormuş gibi, bir de sürat yapmaya kalkmaları yüzünden ölüp gidenlerin haddi hesabı yok.

Bu sefer gündemde bir başka gençlik heyecanı olarak sunulan Rus ruletinin arkasında bıraktığı bir ceset var. Varşova Büyükelçisi Ecved Tezcan’ın oğlu Tarık’ın verdiği partiye katılan arkadaşı Cem Turakan evde bulduğu silahla Rus ruleti oynamaya kalkınca kanlar içinde yere yığıldı.

Yeni Şafak gazetesi haberi “Büyükelçinin Evinde Kanlı Rulet” manşetiyle duyurdu. Bugün ve Vatan gazetesinin manşeti ise, “Elçi Evinde Rus Ruleti.”

*****

Malatya katliamıyla ilgili sıkıntılar devam ediyor. Katliamda kullanılan silaha olaydan iki gün önce polisin el koyduğu ortaya çıktı. Sanıkların kamu görevlileriyle telefon trafiğinin saptanmasının ardından saldırıya ilişkin itirafların üstünün örtüldüğü belirlendi.

Cumhuriyet gazetesi bunu “Skandallar Zinciri” manşetiyle haber yapmış. “Üsteğmen Halil İşler’in adı, Malatya cinayeti dosyasında dördüncü kez karşımızda” diyen Taraf gazetesinin manşeti ise “Yine O Üsteğmen”

Yeni Şafak gazetesi ise sürmanşette şöyle bir başlık kullanmış. “Anlattıklarımı Devlet Gelse Söylemeyin” Malatya katliamının başsanığı Emre Günaydın ağır yaralı yattığı odada kağıt kalem istemiş ve bu ilginç notu yazmış.

*****

Zaman gazetesinin manşetinde değişik bir haber var. “Evlerin Camı Kırılınce Asker Topları Çukurca’nın Dışına Taşıdı.”

Irak sınırına yığınak yapan TSK terörle mücadele sırasında halkın rahatsız olmaması için Çukurca’da örnek bir adım attı, diyor gazete. İlçedeki komando taburundan yapılan atışlar evlerdeki cam ve çerçevelerin kırılmasına yol açınca toplar şehrin 4 kilometre dışına taşındı.

Aslında bu çoktan yapılması gereken, hatta baştan bu şekilde başlamaması gereken bir olay değil mi? Böyle bir şey olabilir mi? Meskûn mahalde insanların böyle bir durumla hiç karşılaşmamış olması gerekirdi diye düşünüyorum.

*****

Nihayet uzun bir aradan sonra hükümet TRT genel müdürlüğüne birini atayabildi biliyorsunuz. TRT’nin yeni Genel Müdürü Şahin, ellerindeki personelin çok kalabalık olmasından şikayetçi. Gecesi gündüzü olmayan radyoculuğu ve televizyonculuğu, bir memur rahatlığı içinde sürdürmeye çalışan 8 bin personelin yarısı ya emekli olacak, ya da kamuya dağıtacakmış.

Stargazetesi genel müdürün ağzından habere şu manşeti atmış: “Bu Personelle 40 TV Kurulur”

*****

Son haberimiz Radikal gazetesinden. “Sivil Anayasa İçin En Büyük Buluşma” başlıyormuş. Büyük işçi ve işveren teşkilatları sivil toplum kuruluşları ve odalar, ülkenin geleceğinde iddiası bulunan herkesi anayasa için katkı yapmaya çağırıyorlarmış. Hadi bakalım hayırlısı...

*****

İkinci başlıklara baktığımızda göze çarpan haberler şunlar:

Hürriyet: “Demirtaş Dönemiyor” DTP Genel başkanı Nurettin Demirtaş, çıktığı yurt dışı geziden, askerlik için sahte çürük rapor alması yüzünden sorgulanacağı için yurda dönemiyormuş. Şimdilik programının Aralık ayı sonuna kadar uzadığı bahanesini ileri süren Demirtaş bakalım önümüzdeki günlerde buna nasıl bir formül bulacak?

Öte yandan Radikal gazetesinde de “DTP’ye ABD Uyarısı” başlıklı bir haber var. Büyükelçi Wilson’un DTP’nin teröre mesafe koymasını görmek isteriz dediği belirtiliyor.

“Haymatlosa da Sigorta” Star gazetesi bu başlık altında, yeni Sosyal Güvenlik Yasası’yla vatansızlar ve sığınmacılar dahil herkesin sigortaya kavuşacağını söyleyen başbakan Erdoğan, herkes sigortalı doğacak, bu bir devrimdir, dediğini belirtti.

*****

Spor haberlerine gelince:

Derbinin hakemi Aydanus olarak belirlenmiş. Akşam gazetesi “Acımaz Kartı Çıkarır” demiş. Milliyet gazetesi “Fener’in Farkı Tecrübesi” derken, Sabah’ta Kalli’nin “Yenilirsek Kovabilirler” dediğine dikkat çekiliyor. Takvim’e göre “3 Puan Ortada” Güneş’te ise “Favri Fener”

Fanatik gazetesi “Taktik Savaşları” manşetiyle Zico ve Kalli’nin planlarından bahsediyor.

Fotomaç gazetesi Kalli’nin “Kovulabilirim” sözünü manşet yapmış.

Fotospor ise “Fener Havalı, Aslan Yaralı” diyerek orta bir yol tutturmuş.

Bugünlük de bu kadar. Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..