Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '09

 
Kategori
Sinema
 

Coco Chanel & Igor Stravinsky: Büyük Aşk

Coco Chanel & Igor Stravinsky: Büyük Aşk
 

Hollanda asıllı Fransız yönetmen Jan Kounen’in, Chris Greenhalgh imzalı Coco & Igor adlı romanınından uyarladığı Coco Chanel & Igor Stravınsky : Büyük Aşk adlı filminde sıra dışı iki efsane karakterin tutkulu, derin, karmaşık aşkları anlatılıyor. Film 1913 Paris’inde Stravinsky’nin (Mads Mikkelsen) olaylara neden olan ton dışı, çok ritimli, değişen ölçü değerlerinde değişik ritimlerin yer aldığı; ritmik canlılıkla melodik çizgilerin bir arada duyulduğu yapıtı Bahar Ayini’nin skandal yaratan;  ilk gösterimiyle başlıyor. O günlerde Boy Capel (Anatole Taubman) isimli varlıklı ve yakışıklı, kendini işine adamış biriyle büyük bir aşk yaşayan Coco (Anna Mouglalis) da gösteriyi izleyenler arasında yer alıyor ve salondaki pek çok izleyicinin aksine Stravinsky’nin müziğindeki yenilikçi dehaya hayran kalıyor. Yedi yıl sonra 1920’lere gelindiğinde artık kariyer sahibi ve ünlü bir modacı olan Coco, sevgilisi Boy Capel’i bir trafik kazası sonucu kaybetmenin sarsıntısını yaşarken; Rus devriminden kaçarak Paris’e mülteci olarak gelen ve ailesiyle birlikte bir otel odasında yaşayan Stravinsky’le tanışıyor. Ona finansal destek verebileceğini; bunun tek nedeninin müziğine duyduğu hayranlık olduğunu söylüyor ve şehir dışındaki malikanesinde birlikte yaşamayı öneriyor. Stravinski, karısı Anna Ossenko (Elena Morazava) ve dört çocuğuyla birlikte Coco Chanel’in evine yerleşiyor. Zaman içinde birbirlerine aşık oluyorlar. Bu ilişki  Stravinski’nin müziğini daha tutkulu hale getirirken  karısı Anna’yı çok sarsıyor. Anna, bu duruma katlanamaz hale geldiğinde çocuklarıyla birlikte Stravinski’yi terk etmeye karar veriyor. Anna sadece iyi bir eş ve anne değil aynı zamanda müzik yaşamında da  bestelerini temize çekerek, düzeltmeler yaparak Stravinski'ye destek olan oluyor. Bu nedenle  Anna  çocuklarını da alarak kendisini terk ettiğinde Stravinski çok sarsılıyor.  Coco’ya birlikte ailesinin  yanına gitmeyi öneriyor. Bu Coco gibi baskın karakteli ve ihtiraslı bir kadının kabul edebileceği bir şey değil. Feci bir tartşma yaşanıyor malikanenin bahçesinde. Egolar çarpışıyor. Coco, Anna Ossenko'nun yardımı olmadan bir hiç olduğunu söylüyor Stravinski'ye. O da  kendisinin sanatçı olmadığını, dükkan sahibi bir ticaret insanı olduğunu söyleyerek karşılık veriyor. Bir süre sonra tüm bunlar geçiyor kırgınlıklar aşılıyor, aşk gülümseyen yüzünü göstermeye başlıyor yeniden.   Film, 1920’lerin Paris sokaklarında o döneme ait otomobiller; Chanel’in şık kostümleri; malikanenin şahane dekorasyonu ve muhteşem bahçesi; Bahar Ayini Bale’sinin gösterimindeki protestoları ölüm danslarını, çığlıkları, folklorik dans figürleriyle görsel bir şölen aynı zamanda.  Aşkın esinlenme ve yaratıcılık arasındaki patlamaya katkısın,ı her iki sanatçının kişiliklerinde ne kadar da farklı yaşandığını görüyoruz  film boyunca. Coco 1921’de gül gibi değil; kadın gibi ve insan karakteri kadar karmaşık bir koku olan Chanel No:5’i çıkarırken; Stravinski Bahar Ayini’nde yaşadığı düş kırıklığının etkisiyle daha sonraki yapıtlarında yenilikçi ritm anlayışından geri adımlar atma ihtiyacı duyuyor. Coco’yla yaşadığı ilişkiyle birlikte müziği daha tutkulu hale geliyor fakat ruh fırtınaları, çelişkileri onu epeyce sarsıyor.Coco’ysa hep güçlüyü oynayan,   kendi istekleri ve duyguları dışında pek de kimseyi önemsemiyor.  Anna Ossenko bir yanıyla onun bu bağımsız kişiliğine hayranlık  duyarken diğer yanıyla da ahlaki açıdan ona saygı duymadığını yazıyor malikaneden ayrılırken bıraktığı mektupta.  Aynı erkeği seven bu iki kadın arasında malikanenin bahçesinde  geçen şu konuşma çok  ilgiinçti söz gelimi;

Anna Ossenko : "Igor’un müziğine dokunma müzik  her şeyidir onun," Coco karşılığı çok ağır:

Coco Chanel :“Ya sen  sen nesisin onun?

Anna Ossenko: “İnanılmazsın hiç mi suçlu hissetmez misin?”

 Coco Chanel:  “Hayır”

 Çok farklı, aslıda zıt da diyebilirim  karakterde iki kadın Coco ve Anna. Ortak yanları aynı erkeği sevmeleri. Ve bir de tabi her şeye rağmen güçlü olmaları ve hayatlarını değiştirmeye yönelik adımlar atabilmeleri. Fakat önemli bir farkla Anna hep başkaları için yaşayarak var olmayı tercih ederken Coco her şeyi kendisi için isteyen ve istediğini alan bir kadın. Aslında Chanel No:5 Coco'nun karmaşık kişiliğinin ta kendisi belki de...

Bu arada Coco rolündeki (Anna Mouglus) yürüyüşü, giydiği kostümleri taşımaktaki profesyonel tavırları, bakışları,yüz ifadesini kullanmadaki başarısıyla göz dolduran bir oyunculuk sergilerken; Stravinski’nin içe dönük derin duyarlı sanatçı kişiliğini her haliyle çok iyi yansıtan Mads Mikkelsen de, hep acı çeken madur ve hastalıklı kadın karakterini canlandıran Elena Morozova da başarılı oyunculuklarıyla filmi zevkle seyredilir kılıyorlar.

Dehaların dünyalarında gezinmeyi sevenler için  zevkle izlenebilecek  bir filmdi.

 

 

 

 
Toplam blog
: 30
: 572
Kayıt tarihi
: 02.11.09
 
 

Edebiyat, sinema, tiyatro ve müzik başlıca ilgi alanlarım. Gezmeyi, okumayı, yazmayı, düşünmeyi v..