Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '07

 
Kategori
Su Sporları
 

Çocuğum hangi yaşta spora başlasın?

Çocuğum hangi yaşta spora başlasın?
 

Post-modern çağın metropolitan anne ve babaları, hafta içi yoğun bir tempoda çalışıp hafta sonlarında da çocuklarını o aktiviteden bu aktiviteye taşıyıp duruyorlar. Amaçları, çocuklarına erken yaşlarda spor ve sanat faaliyetlerinde yatkınlık kazandırmak; böylece çok yönlü, kendine güvenli ve sosyal bireyler yetiştirmek. Buraya kadar güzel, niyetimiz de halis; ama ne kadar bilinçli bir çaba içindeyiz? Acaba çocuğumuza vermeye çalıştığımız değerlerin tam tersini aşılıyor olabilir miyiz? Piyano çalmaya başladığı için kendini sınıfında ayrıcalıklı gören kibirli bir birey yetiştiriyor olabilir miyiz? Veya 5 yaşında ite kaka yolladığımız basketbol kursunda çocuğumuz kendini kısa, tombul, yavaş, güçsüz veya yeteneksiz ve değersiz hissetmeye başlamış olabilir mi? Gerçekten de niyetin halis olması her zaman olumlu sonuçlar doğurmayabiliyor.

Gayet felsefi bir giriş paragrafından sonra işin spor-çocuk ilişkisi boyutuna başlayalım. Öğrenmemiz gereken en önemli konu, çocukların benzersiz birer doğa harikası olduklarıdır. Her biri, içinde birçok cevher taşıyan yüzlerce değişik duygu ve içgüdüyle donatılmış varlıklardır. Dolayısıyla hiçbir çocuğu bir diğeriyle kıyaslamamak gerekir. Okumayı sınıfta en son söken çocuklar, en sıradışı düşünme tarzına sahip olanlar olabilir. Belki geleceğin bilim insanları veya harika sanatçıları onlar olacaklardır. Beden eğitimi dersinde takla atmayı bir türlü beceremeyen bir çocuk belki birkaç sene içinde okul basketbol takımının kaptanı olacaktır. Baharda her çiçeğin farklı zamanda açması gibi çocuklarımızın da hangi yeteneğinin ne zaman ortaya çıkacağı kontrolümüz dışındadır. Ebeveyn olarak bize düşen, çok iyi birer gözlemci olmak, çocuğumuzun duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmak ve onlara amir gibi değil, danışman gibi yaklaşarak yardımcı olmaya çalışmaktır.

Spor, içinde sosyalleşme kadar rekabeti de barındırır. Rekabet, çocukların yaşamında da vardır. Sporu çocuklara bir rekabet unsuru olarak değil, paylaşma ve sosyalleşme yönüyle sunarsak daha kolay benimsetebiliriz. Okul çağı öncesi çocuklarına yaptırılabilecek çok sınırlı spor branşı vardır. Yüzme, en erken yaşta başlanabilecek sporlardan biridir. Çocuğunuzu 4-5 yaşından itibaren işinin ehli eğitmenlere teslim ederseniz, akranlarıyla birlikte hem eğlenip hem yüzme öğrenecektir. Futbol, basketbol, voleybol, tenis gibi topla veya alet kullanılarak yapılan sporlara başlayabilmek için çocuğunuzun refleks ve kas gelişiminin belirli bir seviyeye gelmesi gereklidir. Uzakdoğu sporlarında (karate, judo, vs.) da durum aynıdır. Bu da en azından yaklaşık 8-9 yaşa tekabül eder. Daha erken yaşlarda verilen bu tür sporlara dair kursların işlevi çocuğu ilgili spora ısındırmak olabilir. Ama unutmayın ki gereğinden erken yaşlardaki yönlendirmeler çocuğunuzun ilgili spora nefretine de yol açabilir. Spora çok meraklı ve 10'a yakın spor dalıyla ilgilenmiş 30'lu yaşlardaki bir arkadaşım sadece tenis oynamayı sevmiyor, çünkü babası kendisine çok küçük yaştayken zorla tenis dersleri aldırmış.

Sözün özü, çocuğunuzu kendi isteklerinize değil, onun yatkınlıklarına göre yönlendirin. Fırsat yaratın, teşvik edin, ödüllendirin, takdir edin. Asla akranlarıyla kıyaslamayın; hep güçlü yönlerini bulmaya çalışın ve bu yönlerini kullanabileceği sporlara yönlendirin. Bu konuda size en iyi destek, okul çağındaki çocuklar için okuldaki beden eğitimi öğretmenidir. Bizler, bizden önceki nesilden daha fazla spor yapıyoruz; bizim çocuklarımız ise bizden çok daha fazla sporcu olacaklar. Böylece daha sportmen, daha toleranslı ve paylaşımcı, yani Atatürk'ün deyimiyle 'muasır medeniyetler seviyesinde' bir toplum olmaya doğru ilerleyeceğiz. Sağlıcakla kalın

 
Toplam blog
: 103
: 11625
Kayıt tarihi
: 02.02.07
 
 

Yüzme aşkımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yüzme öğrenmek isteyenlerden düzenli yüzenlere tüm yüzme ..