Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '10

 
Kategori
Aile
 

Çocuğumuzu Ne Kadar Tanıyoruz?

Merhaba Sevgili Milliyet okuru anneler babalar, teyzeler halalar, amcalar dayılar, yengeler, enişteler, büyükanneler, büyükbabalar, nineler, dedeler, komşular, uzak akrabalar… 

Kısaca, minik bir Milliyet okurumuz yavrumuzla ilişkide bulunan herkese bu köşeden merhaba diyebilmek mutluluğunu hepinizle paylaşıyorum. Sizlerden gelecek soruları ve yorumları merakla bekliyor olacağım. Bu sorularda unutulmaması gereken şey minik Pertevniyalli dostumuz ya da genç arkadaşımız hakkında cevap aranılan sorunun, hiçbir kurum adı belirtilmeden merak edilen konunun açıkça dile getirilmesidir. 

Bugün doğum gününü kutlayan bu köşenin adını “Eğitim Sanatı” olarak verdim. Eğitim artık bir sanat olarak görülmelidir. Özellikle sorunu yaşayan kişiler ve eğitimciler için eğitim sürecinde karşılaşılan sorunlara bir çözüm bulmak sanırım dünyanın en zor işidir. Aynı soruna sahip çocuklara standart bir çözüm üretmek imkansızdır. Çünkü her kişilik farklı olduğundan, kimilerine iyi gelen bir çözüm, bir başkası için neredeyse uygulanması imkânsız bir yol olabilir. 

“Balık baştan kokar.” atasözümüz ile yola başlarsak çocuğun genetik olarak başı annesi ve babasıdır. Diğer bir başı da sosyal çevre olarak diğer etrafındaki kişilerdir. Bir de ilkokula ilk başladığımızda edindiğimiz becerilerle en başından, bir eğitim yaşamımızın taşlarını döşeriz. İşte bu taşları döşemek, döşeyebilmek, farklı olanları ayırmak, fazlalıkları çıkarmak, eksiklikleri ekleyebilmek gibi beceriler, eğitim sanatının “püf” noktalarıdır. İşte bu köşede sizlerle, kendi çocuğunuzu çözebilmek, anlayabilmek ve doğru ”baş” langıçlara yönlendirebilmek için bu “püf” noktalarının anahtarlarını paylaşmaya çalışacağım. Bu sanatın ilk “püf” ü çocuğunuzu merak etmek ve onunla ilgili sorular sormaktır. Çocuğunuz hakkındaki her türlü sorununuzun cevabını ancak iyi bir soru sorarak bulabilirsiniz. İşte ilk soru örnekleri: 

Bakalım gerçekten bu soruların cevaplarını biliyor musunuz? 

Gözleri bozuk olmamasına rağmen hangi gözü ile daha iyi görüyor?
Kulaklarıyla en az ne kadar uzaklıktaki sesleri duyabiliyor?
Dişlerini 6 ayda bir dişçide kontrol ettirdiğinizde ağzında kaç dişi çürük?
Bir müzik aletini çalabilecek kulak yeteneğine sahip mi?
Hangi spor branşına uygun yeteneği var?
Hafızasıyla en uzun kaç kelimelik sözlü cümleyi aklında tutabiliyor?
En son izlemek istediği tiyatro oyununun, sinema filminin yada müzikalin adı nedir?
Kaç tane boya kalemi, boyaları var?
Kaç tane legosu var?
Bu sorular benim aklıma şu anda bir çırpıda geliveren sorular olduğu için, lütfen kendinize bir test yapın ve bulduğunuz cevaplarınızı bana yollayın. Bakalım her şeyden çok ilgilendiğinizi düşündüğünüz çocuğunuzu ne kadar iyi tanıyorsunuz? Ayrıca bu soruların ortak özelliği merak ve tanıma soruları oluşlarıdır. Bir de tespit edilmiş ya da tespit edilememiş sorunlara çözüm arayan sorular vardır. En çok bu sorularla geçiş dönemi ve hayati başlangıç karar anları olan 1., 8. ve 12. sınıflarda yoğun bir şekilde karşılaşırız. Sorun tespitine dayalı bulduğum sorulara örnek şunları verebilirim: 

Çocuğumun ödevlerine yardımcı olmalı mıyım?
Ödev yaptıramıyorum. Ne yapmalıyım?
TV seyretmeli mi?
Bilgisayarda durmadan oyun oynuyor. Nasıl vazgeçirebilirim?
Ödül olmadan dersini bitirmiyor. Ne yapmalıyım?
Gibi sorular... İşte bu soruların doğru cevaplarına özellikle 1. sınıfta ya da diğer sınıflarda ulaşılırsa, çocuk ve aile mutlu bir eğitim sanatını paylaşıyor ve yaşıyor olacaktır. Ancak sorulara verilecek yanlış cevaplarda aile ve çocuk için, büyük bir belirsizlik ve kaos ortamı yaşatacaktır. Ben bugün 1. sorunun cevabını vereceğim. Tabi ki, çocuğunuzun ödevlerine yardımcı olabilirsiniz. Ama bu yardımcı oluş, onun yerine dersini yapmak şeklinde olmamalıdır. Ödevini nasıl yapacağı, süresi, yeri, araçların temini hakkında tüm yönlendirmeleri yaptıktan sonra belirli bir zaman dilimi içinde ödevini yapmasını sağlamalı, onun kendi ayakları üzerinde durmasına izin vermeli hatta onu uzaktan seyredebilmelisiniz. Her hafta görüşmek dileğiyle sabırla, hoşçakalın. 

EĞİTİMCİ 

 
Toplam blog
: 15
: 721
Kayıt tarihi
: 17.04.10
 
 

İstanbul 1969 doğumlu 1985 Pertevniyal mezunuyum. Lisemizin sitesinde köşe yazarlığı yapmaktayım. Ma..