Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Klinik Psikolog Nurcan Arslan Kanber

http://blog.milliyet.com.tr/nurcanarslan

04 Şubat '16

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Çocuğun duygusal gelişimi

Çocuğun duygusal gelişimi
 

Anne ve Babanın Çocuk Üzerindeki Rolü


Aile tüm insanların,toplumların temelidir. Bir çocuğun sağlıklı büyüyebilmesi  ,kendini mutlu hissetmesi için  gereksinim duyduğu sevgi, şefkat ve bilgiyi ailesinden almasıyla ilgilidir.

Aile çocuğun rol modelidir. Dolayısı ile anne ve babasını kendine örnek  alır. Bir çocuğun sağlıklı büyüyebilmesi için ,kendini güvende ve huzurlu hissedebilmesi için rol modeli olan ebebeynlere büyük bir görev  düşmektedir. Çocuğun gereksinim duyabileceği ihtiyaçlarının karşılanması ile ilintilidir. İhtiyaçlar yaşa bağlı olarak maddi ve manevi değişkenlikler gösterebilmektedir.

Çocuk doğduğu an itibari ile yaşama uyum gösterme çabası içindedir.Büyüme başladığı süreçte ,içinde bulunduğu  çevrenin ve toplumun kurallarına uyum göstermeye başlar. Yapılan araştırmalar ve gözlemler eşliğinde bebeğin (yeni doğanın) bazı heyecanları doğum anında yaşadığını göstermektedir. Bu heyecanlar başlangıçta sessiz ,sakin durma yoluyla ifade edilebilir. Buna karşılık rahatsızlık,gerilim  ve açlık ağlamalarıyla, hareketler eşliğinde huzursuzluklar iletilebilir.

Çocuklukta içten ve dıştan gelen şiddetli uyarılarla ortaya çıkan  bu tepkileri ellerini ve ayaklarını huzursuz bir şekilde oynatıp,ağlamaya başlar ve bu şekilde tepkisini dışa vurur. Yaşamın ilk ikinci yada üçüncü ayında anneye yönelik gülümseme  ve sevinç çığlıkları ilkel bir ilişki biçiminin göstergesi olarak duygusal yakınlığa verilen ilk cevaptır. Çocuk anne figürünü tanımaya ,anne  kendisinden uzaklaştığı zaman acıyla, yabancı kişiler kendisine yaklaştığında ise korkuyla tepki göstermeye başlayacaktır.

Çocuk algılama ve hareket yeteneği yavaş yavaş duygusal dünyasını genişletmeye bu dünyayı  daha çok kişiye, nesneye açmaya başlar. Artık yalnızca anneyi gördüğünde değil,tanıdığı kişilerle, küçük arkadaşlarıyla sevmesini öğreneceği hayvanlarla ve oyunlarla daha mutlu olur.

Bebeklikte olduğu gibi sonraki yaşlar da da doyuma ulaşabilme,mutlu olabilme,yalnızca duyguların değil ,aynı zamanda gelişim sürecinin bütün öteki öğeleri için temel önem taşır. Çocuk mutluysa, sakinse, kendine güveniyorsa çevresini keşfetmeye devam edebilme ve kişiliğini yeni deneyimlerle zenginleştirmek için gerekli bütün unsurlara sahip olacaktır. Bu durum çocuğun ruhsal dengesini ve fiziksel yapısını da olumlu yönde etkileyecektir. Çocuğun haz alma duygusunu tadabilmesi için  her şeyden önce temel gereksinmelerin karşılanması gerekir. Başta anne olmak üzere çocuğun yakınındaki kişiler onu iyi tanımalı  ve gereksinim duydukları şeyleri  kendine özgür  ve yaratıcı  bir biçimde ifade edebileceği huzurlu ve sakin  bir aile ortamında uygun ölçülerle verilmelidir.

Bazen ise çocuğa söylenen hayır sözcüğü çocuğa büyük bir fayda sağlıyacaktır. Çünkü HAYIR sözcüğü ile gelen sınırlama ve engellenme çocuğa gerçeğin ne olduğunu öğretecek , onun engelleri  ve sorunu  aşmak için  çözümler bulmaya ,yaratıcı  becerilerini geliştirmeye yönelticektir.

Yoksa şöyle bir yakın çevremize göz atalım. Çocuğun her dediğini yapan ,her istediğini veren ve hatta hayır sözcüğü hiç kullanmamış ailelerin çocuklarına bakın. İlerideki yıllarda çocukların davranışları, doyumsuzlukları,hiç bir şeyden zevk alamama ve mutlu olamama duyguları ile karşılaşmaktayız. Değer yargısı ve duygusal eğilimden eksik yetişmiş çocukların ,çocukluk ve gençlik yılarlıda sıkıntılı geçmektedir. Öyleki tüm yaşamı  bu şekilde yaşayanlarda bulunmakta. Bu kişiler sadece kendi hayatlarını yaşanmaz duruma sokmayıp başkalarının hayatını da yaşanmaz duruma sokma

O zaman iyi bir aile çocuğunun her istediğini o an veren her şeyine evet deyip hayır sözcüğü kullanmayan aile değildir. Çocuklar bazı şeyler ulaşabilmek için mücadele etmeyi öğrenmeli ve değer kavramını bilmelidir. Aksi takdirde çocuklar elde ettikleri şeyler karşısında mutlu olamamakta ve mutluluğu daha farklı şeylere yönelerek aramaktadır. Diğer  bir konu ise; özellikle Uzmanların üzerinde durduğu konu anne ve babanın çocukları ile arkadaş olamayacağıdır.

Hiçbir ebebeyn çocuğu ile arkadaş olamaz,çocuk ile arasında bir mesafe olmalıdır.Çocuk arkadaşına davrandığı gibi anne ve babasına davranamıyacağını bilmeli ,saygı ve sınır çizgisi belirlemelidir.Çocuğun ailesinden çekinmesi ve  ailenin  neye kızıp neye mutlu olabileceğini bilmesi ,kendisinin nasıl davranması gerektiğini öğrenmesi ile alakalıdır. 

 
Toplam blog
: 69
: 3739
Kayıt tarihi
: 23.08.12
 
 

Anadolu Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde Kl..