Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ismail hakkı özsarı

http://blog.milliyet.com.tr/ihozsari

23 Mart '15

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Çocuğunuz aynaya baktığında ne kadar kendisi?

Çocuğunuz aynaya baktığında ne kadar kendisi?
 

alıntıdır


Erol Bey'le oğlu Serdar baba oğullardır. Erol Bey oğlu Serdar'a şöyle der "Al bu arabayı Bursa'dan, Çanakkale'ye götür" Serdar'da Bursa'dan Çanakkale'ye gitmek için direksiyona oturur. Sonuçta arabayı istediği yere ulaştırır. Görünüşte babanın beklentisi gerçekleşmiş, çocukta başarılı olmuştur. Şimdi Erol Beyle oğlu arasında şu konuşmaların geçtiği düşünülebilir.

1) Serdar arabayı yerine götürmüştür, o mutludur. Baba ise şöyle der : "Ne biçim araba kullanıyorsun öyle! 3 saatte gidilecek yere 6 saatte zor gidebildin ." Memnun kalmadığını açıkça ifade ediyor.

2) Bu sefer oğul Serdar arabayı istenilen yere 1 saatte götürür. Erol Beyin yüzü yine asıktır: Oğluna dönerek herkesin 20 litre benzinle gittiği yere sen 40 litre benzinle zor gittin. Erol Bey bu kez de başarının ölçüsünü harcanan benzinle ölçmekte ve oğlunun yine başarısız bulmaktadır.

3) Serdar arabayı Bursa'dan Çanakkale'ye hem 3 saatte hem de 20 litre benzin harcayarak götürür. Baba Erol Bey yine memnun kalmaz bu kez de çok tehlikeli araba kullanıyorsun. Bu işi doğru dürüst ne zaman öğreneceksin diye oğluna çıkışır. ­

Bütün mesele Erol Bey'in bu yolculukla ilgili beklentilerinin gerçekleşmemesidir. ­Ne yazık ki birçok ana baba böyle davranıyor. Kendi beklentileriyle çocuğun beklentileri örtüşmüyor. Sizin çocuğunuz çoğu kez sizin beklentileriniz farkında olmayabilir. Beklentilerinizi mutlaka açıklığa kavuşturun. "Kendi kendinize gelin­ güvey olmayın." Ayrıca çocuğunuzla sizin beklentilerinizin farklı olabileceğini kabul edin lütfen… ­Gelin şu aşağıdaki anlatılanları okuyun ve size ne kadar uyduğunu düşünün.

1) Çocuğumun ille de üniversiteye girmesini istiyorum. Girenler nasıl giriyorsa o'da öyle girsin. Üniversiteye girememiş bir çocuğun anne babası olmak istemem. (Oysa her 10 öğrenciden ancak 2'sinin üniversiteye girme şansı var)

2) Üniversiteye girmek hatta bitirmekte yeterli değil. Bol kazançlı bir işi olsun isterim. İşi gücü olmayanın saygınlığı da olmaz.

3) Çocuğun iş sahibi olunca evlenmesini ve bize yakın oturmasını isterim. Yoksa ben öyle ayrı kalıpta torun hasreti falan çekemem.

4) Hayır, ben yukarıdakilere evet demem. Benim çocuğum kendi hayatının patronu olsun. Benim çocuğum kendi hayallerini gerçekleştirmeli. Yaşamı anlamlı ve coşkulu olmalı. Yaşadıklarımdan sadece ben sorumluyum, bu benim yaşamım diyebilmeli. ­

Yukarıda yazdıklarımı tekrar tekrar okuyun. Şunu göreceksiniz: İlk 3 madde ana baba olarak çocuğunuz için çizdiğiniz rotayı ifade ediyor. Eğer çocuğunuz, sizin beklentilerinizin aynısını gerçekleştirecek olursa kendisinin değil, sizin hayatınızı yaşamış olur. ­Böyle yetişen birinin kendine öz güveni olur mu? Kendisini kendi gözünde başarılı görür mü?

Şimdi şu soruları yanıtlayın bakalım: ­Çocuğunuzun yerine siz mi yaşıyorsunuz? ­Ya da o mu yaşıyor, sizin beklentilerinizi? ­Çocuğunuz aynaya baktığında ne kadar kendisi? ­Siz siz olun! Kesinlikle çocuğunuzun hayatının planlayıcısı olmayın bırakın o kendi yaşamının mimarı olsun.

 
Toplam blog
: 291
: 1113
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Emekli öğretmenim. Kitap okumayı ve düşüncelerimi paylaşmayı çok severim. Tarih özel ilgi alanımd..