Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '07

 
Kategori
Aile
 

Çocuğunuzu sarsmadan ayrılın...

Çocuğunuzu sarsmadan ayrılın...
 

- Anne baba bu süreci olabildiğince yumuşak yaşarsa, çocuğa da doğallıkla anlatıp yaşatırlarsa, çocuk bu geçişi rahat atlatacaktır. Boşanma sonrası, ilişkilerin medeni bir biçimde sürdürülmesi ise çocuğun ruh sağlığı açısından çok önemlidir.

- Çocuğun yaşadığı yer sabit kalmalı, değişmemelidir. Çünkü çocuk boşanma sonrası yersiz yurtsuz kalmaktan endişe duyar. Her bireyde varolan, bir mekana ait olma duygusu çocukta da vardır. Boşanma sonrası çocuk bunu yani kendini ait hissettiği mekanı kaybetmekten korkar. Bu anlamda, çocuğun yaşadığı yerin sık sık değiştirilmesinden kaçınılmalıdır.

- Boşanmış anne babanın çocuğa olan tutumlarının hiçbir şekilde değişmemesi gerekir. Yaşamındaki anne baba modeli ve kendisiyle olan ilişkileri, boşanma öncesindeki gibi devam etmelidir. Anne baba boşanmanın gerginliğinden çocuğa farklı davranmaya başlarsa, ondaki aykırı farklı hissetme duygusunu körüklemiş olurlar. Oysa çocuğun emin olmak istediği herşeyin eskiden olduğu gibi olağan bir biçimde sürüp gittiğidir. Bir boşanma söz konusu diye anne babanın çocuğa az tolerans göstermesi kadar, alışılandan fazla göstermesi de sakıncalıdır. Çocuğun kendini aynı şartlar içinde hissetmeye gereksinimi vardır.

- En önemlisi, çocuğun hem anne hem de baba tarafından sevildiğini ve istendiğini hissetme ihtiyacıdır. Bu anlamda, anne ile çocuğun; ve baba ile çocuğun ortak paylaşımlarının olması gerekir. Örneğin cumartesi günlerini sinema günleri olarak düzenlemek, ya da haftada bir lunaparka gitmek gibi... Çocuğun paylaşılacak bu tip etkinliklere ihtiyacı vardır. Bu etkinlikler için bir gün belirlenmeli, düzenli olarak ve kesinlikle ertelenmeden gerçekleştirilmelidir. Bu randevular süreklilik kazanmalı, o gün geldiğinde çocuk annesiyle veya babasıyla birlikte olacağını bilmelidir. Eğer annenin ya da babanın o gün için mazereti var ise bu, çocuğa günler öncesinden bildirilmelidir. Çocuğunuzun sözlerinize sadık kaldığınızı, ona karşı ilgili ve saygılı olduğunuzu hissetmeye ihtiyacı vardır.

- Boşanma sonrasında çocuğun kolaylıkla kendini suçlaması görülür. Anne ve baba; onun bu durumda hiçbir suçunun olmadığını çocuğa anlatmaya çalışmalı ve hissettirmelidir.

- Bazı durumlarda, boşanma sonrasında çocuk anne veya babada değil, babaanne ya da anneanne kalmaktadır. Bunun pek çok olumsuztarafı vardır; çünkü onların zihniyeti ile çocuğun kendi anne babasının zihniyeti çok farklıdır. Çocuğun kuşaklar arasındaki çatışma ve çelişkiler içinde yetişmesi pek doğru değildir. Ki böyle bir ayrılık durumunda çocuk en azından ebeveynlerden birini yanında görmek ister.

- Çiftlerden biri ya da her ikisi evlendiğinde, çocuk yeni eşe anne ya da baba demek zorunda değildir. Bu kabul edilmeli, çocuğa bu yönde kesinlikle baskı uygulanmamalıdır. En doğrusu, kendi seçiminde özgür bırakılmasıdır.

- Anne babanın boşanma gerşekleştikten sonra da hala ann-baba olduklarını unutmamaları çok önemlidir. Annelik ve babalık görevlerini sürdürdükleri için önceden olduğu gibi her zamann çocuğun iyiliğini düşünmek, kararlarını bu yönde almak zorundadırlar. Bir araya gelerek sağlıklı diyaloglar geliştirmeleri, çocuk adına en olumlu olacak kararı beraber verebilmeleri, sağlıklı bir boşanmanın en güçlü göstergelerinden biridir.

- Bazı boşanmalarda, boşanmayı istemeyen taraf duygusal çöküntü yaşayabilir. Bu tip durumlarda boşanmayı tercih etmeden kabullenen taraf bir uzmandan yardım almalı, bu durumunu ise çocuğunun iyiliği için ona ve boşandığı eşine yansıtmamalıdır. Elbette bu durum hiç kolay değildir. Ancak duygusal yönden mağdur durumda olan tarafın, karşı tarafa yönelik suçlamalara ve yıkıcı davranışlara yönelmesi en çok çocuğa zarar verir.

- Çocuğun sağlıklı gelişebilmesi için ona, ayrılan eş hakkında olumsuz, kötüleyici sözler söylenmemelidir. Çünkü bunlar çocuğun bilinçaltına yerleşerek onu belirsizliğe iter, kendine ve diğer insanlara güvenini sarsar.

- Çocuğa asla sarfedilmemesi gereken sözler: "Seni babana/annene vereceğim, ya da biraz da annenin/babanın başına bela ol" vb. Bunlar çocuğu terkedilmişlik duygusuna sürükler ve bu şekilde hisseden bir çocuğun duygusal dünyası müthiş bir yıkım içindedir.

- Çocuk anne ve babası arasında haber taşıma görevlisi değildir. Boşanan eşler, birbirlerine iletecekleri mesajlar için asla çocuğu kullanmamalıdırlar.

- Boşanmış anne babanın, çocuğuna "bundan sonra benim hayat arkadaşım sensin, hayattaki en değerli varlığımsın" vb. yüklemeler yapmaları son derece sakıncalıdır. Çocuğun kendine ait bir yaşamı, arkadaşları kısaca bir dünyası vardır. Çocuğunuz sizn arkadaşınız değildir. Ona hayattaki en değerli şeyin o olduğunu, herşeyin ona göre ayarlanacağını hissettirmek, kaldıramayacağı ve kendisinin de istemediği bir sorumluluğu yüklemek olur. Çocuğunuzun hayatınızdaki en değerli varlık olması doğaldır. Ama bunu çocuğunuza ona ağır gelecek bir sorumluluğu ya da hayatınızın kontrolünü teslim etmeden de gösterebilirsiniz.

- Bazen çocuk, boşanma durumunu isteklerini gerçekleştirebilmek adına bir koz gibi kullanmaya kalkabilir. Anne-baba bu duruma karşı çok dikkatli olmalıdır. Hassas bir dönem geçiriyor diye her istediği yerine getirilen çocuk buna alışabilir ve sürekliliğini bekleyebilir.

- Boşanma sırasında ve sonrasında, onun mümkün olabilecek en az derecede üzülmesini istemeniz çok normaldir. Ama aklınızdan çıkarmayın ki üzüntü yaşamak en normal ve kaçınılmaz insan davranışıdır. Onu üzmemek için abartılı davranışlar içine girmeye, gerçekleri çarpıtmaya hiç gerek yoktur. Böyle bir çaba çocuğunuzun kafasını karıştıracak sanki her an tedirgin olması gereken bir şeyler varmış gibi hissetmesine yol açacaktır ki bu da başından beri sakınılması gereken bir durumdur.

 
Toplam blog
: 45
: 4525
Kayıt tarihi
: 04.03.07
 
 

Yazmak sadece bilgi paylaşımı değil benim için.Yazmak, öğrenmek,unuttuklarımı hatırlamak,bilmediğ..