Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '18

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Çocuğunuzu Takip Etmeniz Ne Kadar Doğru?

Çocuğunuzu Takip Etmeniz Ne Kadar Doğru?
 

Bir yerde oturuyorsunuz; arkadaşlarınızla bir kahve içiyorsunuz ya da bir yemektesiniz. Birden arkadaşlarınızdan birine bir şey oluyor ve eline telefonunu alıp çocuklarının nerede olduğuna bakıyor. İstediği yerde değilse hemen çocuklar aranıyor ve ortamda gergin bir rüzgar esmeye başlıyor. Sesler yükseliyor ve çatışma başlıyor.

Pew Araştırma Merkezi’nin Amerika’daki 1060 ergen ve onların anne-babasıyla Eylül-Ekim 2014 ve Şubat-Mart 2015 dönemlerinde iki aşamalı olarak yürüttüğü araştırmaya göre ailelerin büyük bir çoğunluğunun gözü, aynı arkadaşım gibi, çocuğunun üstünde. (1)

Keşke bizde de böyle bir araştırma yapılsa da bizdeki durumu da net görebilsek. Bildiğim kadarıyla Türkiye için elimizde bu konuda yapılmış araştırma sonuçları yok. Ancak şunu söyleyebilirim ki koçluk çalışmalarım sırasında karşılaştığım aileler ve öğrencilerden ya da etrafımda gözlemlediğim kadarıyla Türkiye’deki  takip gerekçeleri ve şekilleri de Pew’in yukarıdaki alanlarından pek farklı değil. Çoğu anne-baba, mobil telefonların sunduğu uygulamaları çocuğunun nerede olduğunu takip etmekte kullanıyor, sosyal medya paylaşımlarına ve bilgisayar tarihçesine göz atıyor.

Teknoloji bize inanılmaz olanaklar sunuyor. Bir yolcumuz varsa, o an uçağının hangi noktada olduğunu görebiliyoruz, çocuğumuzun nerede olduğunu takip edebiliyoruz. Ama bunun sosyal medyası var, mesajlaşma uygulamaları var, internette sohbet odaları var. Her an her dakika çocuğunuzun kiminle ne yaptığını bilebilir misiniz? Ayrıca bilmeli misiniz? Peki ya mahremiyete saygı?

Anne-baba olarak şimdi kendinize şunu sorun: Çocuğunuzu onu korumak için mi takip ediyorsunuz? Yoksa ona güveniyorsanız ama ortam mı kötü?

Korumak için diyorsanız…

Çocuğunuz evden çıktı. Falanca arkadaşımla şuraya gideceğim dedi. Teknolojinden faydalandınız ve kontrol ettiniz. Gerçekten de dediği yere gitti.

   İyi de orada kimlerle birlikte?
   Teknoloji bunu gösteriyor mu size? Hayır!
   Başının dertte olup olmadığını bilebilir misiniz? Hayır!
   Yapmamasını öğrettiğiniz şeyleri yapıp yapmadığından emin olabilir misiniz? Hayır!

 Buna benzer soracağım her soruya cevabınız hayır olacak, öyle değil mi? Peşine bir dedektif takmadığınız sürece, adım adım takip etmediğiniz sürece teknoloji onu korumanıza bir yere kadar yardımcı olur. O zaman çocuğunuzu onu korumak için takip etmekten vaz geçip bir an önce kendisini korumanın, gerektiğinde “hayır” demenin, tehlike sinyalleri çaldığında önceden anlamasının yollarını ona öğretin. Sonra bırakın o kendini korusun.

Ona güveniyorum ama ortam kötü diyorsanız…

İşte orada durun derim. Sizce de burada bir terslik yok mu? Yani sizin yetiştirdiğiniz bir kişiye güvenmiyorsunuz aslında.

İyi düşünün bu sözün arkasında biraz da çocuğunuza güvensizlik yatmıyor mu? Çocuğunuz riskli yaşlarda olabilir ve siz güven konusunda haklı da olabilirsiniz. Yetişkinlerin bile sanal dünyanın oyununa gelip başlarına dertler açabildiği bir ortamda, bir ergenin, bir gencin farkında olmadan yol açabileceği sorunları düşünürsek, daha özenli olmak gerekiyor.

Bu durumda  yapmanız gereken ilk şey çocuğunuza nelerin tehlikeli kategorisine girebileceğini olduğunu öğretmek ve bu kategoriler hakkında onu bilgilendirmektir. Çocukları izlemeyin, onu rahat bırakın demiyorum, elbette çocuğunuzu takip edin, izleyin , ancak ona güvenerek izleyin. Onu güçlendirerek izleyin. Her şeyi siz yapmayın, bırakın o size yaşadıklarını anlatsın ve izlemeye gerek kalmasın. Güven ortamı yaratırken çocuğunuzu korumayı bırakmayın. Dozunda olmak en iyisi.

Hatırlayın, ergenlik çok kritik bir dönem. Bağımsızlığını ilan etmeye, bir birey olarak kendini kabul etmeye ve ettirmeye çalıştığı bu hassas dönemde onları korumak amacıyla yaptığınız kontroller, sizce ne kadar destekleyici bir davranış olabilir? Korumak ve güvenliğini sağlamak için, iyi niyetle yaptığınız bu girişimler ters bir etki yaratıp onun hem kendisine hem de size güvenini zedeleyebilir, onun kişisel gizliliğine saygı göstermediğiniz düşüncesiyle aranızdaki iletişimin kopmasına kadar gidebilir.Ona güvenmek, onun kendine güvenini desteklemek güven ortamı için olmazsa olmazlar.

Yok ben sadece internetteki güvenliği için takip ediyorum diyorsanız…

İşte buna bir şey diyemem. İnternet dipsiz bucaksız bir kuyu. Elini verip kolunu kaptırabilir. Hele de ergenlik döneminde. İnternette paylaştıkları o silse de sanal dünyada bir yerlerde dolanıyor. Yok olmuyor, silinmiyor… Ya da o silmeden önce bir paylaşımı başkası tarafından çoktan kopyalanmış olabilir de… Güvenli, olmayan bir sitede kişisel bilgileri, kredi kartı bilgileri gibi hassas bilgi paylaşımları da olabilir. Ama çaresi yine gizli gizli takip etmek değil. Bunun için internet takip programları var. Çocuğunuzla riskleri paylaşıp, bu riskleri ortadan kaldırmak için böyle bir takip programı kullandığınızı paylaşarak, onun güvenini kaybetmeden bunu yapabilirsiniz. Çocuğunuzun internet kullanımını sınırlandırmak da çözüm değil. Bu da tam birey olduğunu ispat etmeye çalışırken özgüvenini zedeleyecektir. Aranızda güven kuramaz ya da onun telefonunu mesajları, sosyal medya paylaşımları için karıştırırsanız bir de bakmışsınız güven diye bir şey kalmamış. İşte o zaman asıl risk başlar. Zira sizden gizli saklı bir şeyler yapmaya başlar.

İletişim önemli diyoruz, da kaç anne-baba bu konular hakkında çocuğuyla açık ve yapıcı bir iletişim kurabiliyor? Yukarıda bahsettiğim araştırma sonuçlarına göre anne-babaların büyük bir kısmı çocuğuna internetin olası tehlikelerini anlatmada, neyin uygun neyin uygunsuz davranış olduğunun sınırlarını çizmede bilinçli  :(1)

Siber tehlikeler varken “Çocuğunuzu takip etmeyin” demek doğru olmaz. Ama bunu belli bir ölçüde, çocuğunuzla nedenlerinizi paylaşarak yapın. Özel hayatının sınırlarını aşmayın. Mahremiyetine saygı duyun. Endişelerinizin kaynağını bilirse o zaten sanal dünyada başına gelenleri sizinle paylaşacaktır. Ama dikkat! Çocuğunuzla ilişkinize bir bakın. Gerçek dünyada karşılıklı paylaşımlarınız nasıl? Orada eksiklikler varsa bu sanal dünya da daha çok olacaktır. O zaman ilk iş ilişkinizi güçlendirmek. Aksi halde takip sadece ilişkinizi daha çok zedeler, sırların sayısı artar, bir de bakmışsınız onun hayatından bihabersiniz…  İnanın bu durumdaki tek anne-baba siz değilsiniz.  Açık, samimi ve yapıcı iletişimin açamayacağı kilit yok!

Referanslar:

  1. http://www.pewinternet.org/2016/01/07/parents-teens-and-digital-monitoring/
  2. http://www.parents.com/kids/teens/curfew/should-parents-use-cell-phones-to-monitor-teens/
  3. http://www.identity-theft-scout.com/top-10-reasons-why-you-should-monitor-your-childrens-internet-use.html
  4. http://www.nischint.com/should-parents-monitor-their-childrens-social-media/

 

 
Toplam blog
: 168
: 336
Kayıt tarihi
: 04.05.09
 
 

Elgiz Henden 1968 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini 1989 yılında, yük..