Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '15

 
Kategori
Öykü
 

Çocuk, kedi ve deniz

Çocuk, kedi ve deniz
 

Sıcaktı hava. Uzun süredir devam eden yağışlar, bu sene yaz gelmeyecek galiba sorularını dağıtarak kesilmiş, günler yaza karışmıştı. Bulutsuz bir gök mavisi, ileride ufuk çizgisinde sıcaktan oluşan bir pus perdesi altında, denizin mavisiyle nerede kesiştiği belirsiz bir şekilde uzanıyordu. Toz mavi ütülü bir seten gibi uzanan kıpırtısız deniz, mavi bir durgun ayna olmuş, ne varsa yansıtıyordu üstünde. Mendirekteki tembel salıntılı balıkçı tekneleri, yatlar, beton büyük iskeledeki demirli daha büyük tekneler, adalara işleyen feribot ve Zeytinli Ada  bu mavi aynanın içinde durgun bir ikindiyi resimliyordu.

 Avşa ve Marmara Adası'na işleyen feribota hareketlenen uzun bir kışı geride bırakmaktan memnun yazlıkçı kalabalığı, neş'e ve sevinçlerini peşlerinde sürükleyerek arabalarar asında telaşlı bir acelecilikle rengarenk akıyordu. İskelenin diğer ucuna dizilmiş, bu kalabalığı tepkisiz gözlerle izleyen meraklı kalabalığı her zamanki yerlerini almışlardı. Çocuk kucağında kedisi, annesinin yanında önde valizleri çekerek yürüyen babasının peşinde heyecanlı ve aceleciydi. Kurşuni parlak tüylü kedi kalabalıktan şaşkın, tedirgin ve sinirliydi. Bıyıkları dikleşmiş, gözleri büyümüş, göz bebekleri kısılmıştı. Feribotun kalkma anının geldiğini belirten ve bütün sesleri bastıran düdük sesi çaybahçelerindeki çınarlara vurmuş geri dönmüştü. Kedi aniden alışkın olduğu kucağın sıcaklığından atlayarak ürkmüş bir halde ok gibi kalabalığın arasına daldı ve büyük bir hızla uzaklaştı. Aynı anda çocuğun hıçkırıklı haykırması kayboldu geminin uskurlarının dönmesiyle oluşan köpük kaynamasının fokurtuları arasında.

 -Duman...

 Feribot arkasında köpükten geniş bir yol bırakıp, geniş pruvasıyla Zeytinli Ada arkasına, rotasına girmek için tembel ve ağır bir akış tutturdu. Köpükleri ve oluşturduğu yumuşak kıvrımlı hafif dalgaları iskeleye, rıhtıma çarpıp, mendirekteki tekneleri beli belirsiz hareketlendirip geriye doğru dönerken iyice sönüklenip, denizin mavisinde silindiler az sonra. İskeledeki kalabalık dağılırken, çaybahçelerinde oturanlar gözlerini hafiften ada arkasından çıkan geminin görüntüsüne şöyle bir çevirip, sonra döndüler günlük dünyalarına.

 Duman kendisini yakalamak isteyen bir iki kişinin çabalarını boşa çıkaran bir çeviklikle atlatıp, gözleri feribotta hızla çaybahçeleri önünden bir koşu tutturup, mendireğe doğru sert bir dönüş yaparak en uçtaki iri kayaları üzerine en uca, denizin dibine kadar sürdürdü koşusunu. Gözleri giderek uzaklaşan ve uzaklaştıkça küçülen geminin görüntüsünde, kayanın üzerinde ön ayaklarını büküp, arkadakileri yay gibi gerip ve kuyruğunu dikerek denize atlarmış gibi durdu uzun süre. Acı bir miyavlama kopardı, dondu kaldı öylece... 

 Çocuk durmaksızın, hıçkırarak ağlıyordu.

 -Üzülme oğlum; bir başka kedi alırız sana. Üzülme, yapacak bir şey yok artık.

 Annesinin ve babasının seslerini duymuyordu bile. İçinde ne olduğunu bilemediği büyük bir şey kopmuş, uçları boşlukta dönerek çarpıyor ve her çarpışta canını daha fazla yakıyordu.

 -Duman, duman, duman...

 Sesi hıçkırık sesleri ile birlikte sönerken, içinde çocuk dünyasını yırtan bir ayrılığın acısı daha bir büyüyor, sicim gibi akıyordu göz yaşları. Sonra sustu birden. Gözlerinde tarifsiz bir uzaklığa ve acıya odaklanan acı verici bir tarifsiz bakış çöktü kaldı. Omuzlarıyla birlikte başı da düştü önüne, belli belirsiz işitilen bir iççekiş kaldı daha da acı verici. Annesinin başını okşayan elini hissetmiyor, üzülme artık diyen sesini işitmiyordu...

 Kedi geminin görüntüsünün kaybolmasindan sonra da uzun süre kaldı aynı yerde durumunu değiştirmeden, aynı şekilde. Güneş ufka yaklaştı, batı bulutlandı, bir kurşuni renge büründü. Neden sonra başını çevirdi kedi. Yenik, tüyleri sönüklenmiş, başı önünde bir bakındı etrafına. Çevik bir hareketle mendireğin üzerine sıçradı. Taş atan bir iki afacana aldırmadan hafif, duyulmaz adımlarla ilk yalnız ve ilk bilmediği bir akşama yöneldi. Ne zaman sonra ortalık kararmış, ışıklar yanmıştı farkına bile varmadı. Rıhtımın bir köşesine atılmış eski balık ağı yumağının yosun ve balık kokusu sinmiş içine, karnı aç, susuz, yabancısı olduğu bir dünyanın gecesine yalnızlığı ile birlikte kıvrıldı kaldı...

 Aradan günler geçti. Çocuk rüyalarında oynadı Duman'la uzun süre. Duman yalnızlık ve çaresizliğin bilediği bir yaşamda bıçkın bir sokak kedisi oldu zamanla. Çocuk onu unutamadı hiç; kim bilir belki de alışırdı zamanla. Kimse kurşuni renkli bir kedinin uzun süre mendireğin en ucunda durup, adalara giden feribotun arkasından baktığını ve günler boyu bunu tekrarladığını farketmedi bile. Kimse çocuğun yalnızca uzun süre rüyalarında kediyle oynarken mutlu olabildiğini de...

-Oğlumun kedisinin aşı zamanı geldi de, onun için getirdik.

-Şimdi yaparım aşılarını.

 Çok güzel, pırıl pırıl kurşuni gri tüylü bir kediydi.

-Adı ne bu güzel kedinin delikanlı.

-Duman, veteriner amca.

 Bir an içinde eski bir ayrılığın kabuk tutmuş sızısını yeniden duyar gibi oldu. Gözlerinden bir hüzün bulutu geçti belli belirsiz. Aşıyı çektiği enjektör elinde kalakaldı.

-Duman mı, ne güzel. İyi bak ona, olur mu?..

 

Akın YAZICI

16 Haziran 2015/İzmit

 
Toplam blog
: 190
: 391
Kayıt tarihi
: 07.05.14
 
 

1965 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesinden asker hekim olarak mezun oldum. Gülhane Askeri Tıp Aka..