Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '10

 
Kategori
Blog
 

Çocuk dünyanın her yerinde çocuktur...

Çocuk dünyanın her yerinde çocuktur...
 

On yaşlarında esmerce karayağız bir çocuğa soruyorum.

Sen burada mı kalıyorsun?

‘’Yok, hayır ben kardeşimin yanına geldim’’ diyor.

Sen nerede kalıyorsun?

‘’Ben annemlerle kalıyorum’’ diyor

Kardeşin niye burada? Diyorum.

Dudağını büküveriyor ‘’bilmiyorum’’ manasında.

Bu defa yedi sekiz yaşlarında adının Sema olduğunu öğrendiğim dünya tatlısı bir bızdığa,’’sen ne zamandır buradasın’’ diyorum. Yaşı henüz iki elinin toplam parmaklarını bile geçmemiş Sema’da dudaklarını bükerek ‘’saymadım ki’’ diyor. Sanki saysa içinden çıkılmayacak bir hesabı varmış gibi…

Acaba hangi sebep anneyi yavrusundan, abiyi kardeşten, ayıracak kadar geçerli olabilir ve bu yaşlardaki çocukların gözlerine hüznü indirebilir…

Sorduğunuz sorulara, bir noktaya kadar çocukça akıllarıyla ve neşeleriyle güzel güzel cevaplar alabiliyorsunuz. Ama bir noktadan sonra, belki onlarında anlam veremediği yerde tıkanıp kalıyorlar, kafalarını hemen omuzlarına düşürüp, gözlerini masum masum yere dikip ‘’bilmiyorum’’ manasında dudaklarını büküveriyorlar...

İşte o duruş insanın içini deliyor…

İç sesin yine soruyor, yine tekrarlıyor ‘’Neden? Acaba hangi sebep? ‘’…

01 Mayıs 2010 da, arkadaşımız Gabriela Olaru’nun da katkılarıyla Küçükyalı Çocuk Esirgeme Kurumu’nun her ay düzenlediği o ay doğan bıdıkların yaş günü partisindeydik.

Diğer günleri bilemiyorum ama o günlük görüntü muhteşemdi. Yemekler, pastalar, meyveler, oyuncaklar, çamaşırlar giysiler, şekerlemeler sebil haldeydi…

Tek eksikliklerinin ilgisizlik olduğunu, biri gelip elinden tutup gezmek istediğinde, biri gelip konuşmak için can attığında, biri gelip bacaklarına sarıldığında fazlasıyla hissediyorsun...

Ablaaa adın neee?

Sema’ diyorum yanında ki arkadaşını göstererek ‘’ aaaa bakk bundan adın senin de ‘’ diyor.

Ablaaa hangi takımı tutuyorsun?

‘’Fener bahçe’’ diyorum, birkaçının suratı asılıp, ellerinin tersiyle git manasında sallıyorlar.

Siz hangi takımı tutuyorsunuz diyorum.

Koro halinde ‘’Galatasaray’’diyorlar, tamam bugün sizin için ben de Galatasaraylıyım diyorum, seviniyorlar…

Çocuk dünyanın her yerinde çocuktur. Aynı haklara sahip olmalı, aynı standartlarda sağlık hizmetleri ve eğitim almalı, anne baba sevgisi ve şefkatiyle büyümeli, savaş görmemeli, açlık bilmemeli, hele sevgisizliği hiç tatmamalı…

Ama değil işte, hayat her isteyene, her istediğini eşit şartlarda sunmuyor, buradakiler hayata, çoktan bir sıfır yenik başlamışlar bile… Tıpkı Fatma, Eda, Sema, Ayşe, Baran ve daha birçokları gibi…

Bu tablo karşısında suçlu kim? Anneler mi, babalar mı? Toplum mu? Devlet mi?

Kim üstlenebilir ki o minicik yüreklerin vebalini ve sebep olanlar farkında mı bu vebalin ağırlığından…

Cevabım elbette kendi içimde çok uzun ve karmaşık. Biliyorum ki hepsi birbiriyle bağlantılı şekilde suç ortağı, belki en büyük hatayı yapıyorum ama ne yazık ki elimden daha fazlası gelemiyor ve tüm kelimelerimin sonu nedense üç noktayla sona eriyor…

 
Toplam blog
: 529
: 3765
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

İstanbul'da doğmuşum... Dünyalar tatlısı bir kızım var... Herkesi kolay kolay sevemem... ..