Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '11

 
Kategori
Güncel
 

Çocuk gelinler, çocuk anneler / Yaşanan trajedi

Çocuk gelinler, çocuk anneler / Yaşanan trajedi
 

Türkiye’deki en önemli toplumsal sorunlardan bir tanesi de çocuk evlilikleri ve çocuk anneler. Bence kanayan yarası. Çocukluk evrelerini tamamlayamadan, çocukluklarını yaşayamadan, zorla evlendirilen, daha kötüsü babası veya dedesi yaşındaki büyük büyük adamlara satılan kız çocuklarının dramı ülkenin her yanında görülüyor. Erken yaşta yaşamın ağır yükünü psikolojik sorunlarıyla omuzlamaya çalışıyorlar. Geride ise yaşanmamış çocuklukları ve aşka dair genç kızlık hayalleri kalıyor.

Bir de küçücük yaşlarında çocuk doğuruyorlar ki, bu hem kendi bedenlerine zulüm hem de doğurduğu çocuğa. Kendi çocuk yaşında, nasıl bakacak bir çocuğa ve o çocuğun sorumluluğunu alacak. Genç kızlığını yaşayamadan yirmili yaşlarında kendilerini üç dört çocuk annesi yetişkin bir kadın olarak buluveriyorlar. Bağırlarında ne çığlıklar saklıdır kim bilir, ne intiharlar gizlidir.

Özellikle kırsal kesimlerde, aileler kız çocuklarını, başlık parası, berdel, erkek çocuk isteği, kuma getirmek gibi geleneksel adetler nedeniyle, çok küçük yaşlarda zorla ve kendisine hiç sorulmadan evlendiriyorlar.

Çağdışı bir yöntem olan başlık parası uygulaması, geleneksel olarak halen devam ediyor. Çünkü aileler kız çocuklarını aileleri için birer ekonomik yük olarak görüyor. Evlendirilen her kız aileye belli bir gelir getirir, bu da ailenin işine gelir. Yoksul aileler, kendi ekonomik güçsüzlüğü yüzünden, arkadaşlarıyla oyun oynayacak yaşlardaki kız çocuklarını, bin veya iki bin dolar karşılığında veya 10 baş hayvana 40’lı, 50’li ve 60’lı yaşlardaki erkeklere verebiliyorlar hiç acımadan.

Alie meclisi zoruyla tanımadığı birine satılan küçücük kızın düğününde silahlar patlarken, o odasında kocasını beklerken korkudan tir tir titriyordur. Birazdan yanına gelecek olan babası veya dedesi yaşındaki adamın ona yapacakları karşısında savunmasız küçük bir kuş gibi kafesinde hapis gibidir.

Bu çocuk gelinler, yaşlı adamların ikinci eşi veya üçüncü eşi oluyorlar genellikle. Adamın ya erkek çocuğu olmamıştır (ilk karısı ona bir oğlan verememiştir), ya da keyfi öyle istemiştir. Koskoca adamların bu kız çocuklarıyla evlenmesi çoğunlukla 'normal' bulunabildiğinden, toplumda hiç bir tepki de almıyorlar. O körpecik bedenleri kaldıramayacağı bir yükün altına sokmak nasıl bir vicdandır.

Çocuk evliliği denilen bu cinsel istismar, kız çocuklarında ciddi sorunlar, ağır tahribatlar ve travma yaratmakta. Özellikle erken yaşta gebelikler, doğumda yaşanan komplikasyonlarla kız çocuğunun ölümüne neden olabilmekte, doğurduğu çocukta da hasarlar meydana gelmektedir. Bazıları, dayanamayarak intihar da edebiliyorlar. Namusları korunuyor ya da temizleniyor böylelikle.

Kız çocukları zaten ailenin namus yüküdür, gözleri açılmadan evlendirilmelidir. 15 yaşını geçen her kız için şöyle dendiğini çok defa duymuşumdur; “Ya elin olsun, ya yerin” Yani ya evlensin, evlenmiyorsa ölsün. Kızlar, namus korkusundan aşktan, sevgiden uzak ve erkeklerden korkutularak büyütülüyorlar zaten. Bu yüzden ki onlu yaşlarında evlendirilen bu kız çocukları, evlendikleri zaman ezik, başı yerden kalkmayan erkek baskısı altında ezilen kadınlar olarak yaşamını geçirirler.

Çocuk yaşta evlendirilen kızların, kimisinin tecavüze uğradığı için evden bir an evvel gitmesi gerektiğinden, kimisinin ise zorla ya da tanıdıkları bir ailenin oğluna başlık parası veya berdel karşılığında verildiği biliniyor. Bu durum ülkemizde toplumsal olarak kabul da görüyor çok zaman. Ve devlet de 17 yaşındaki bir çocuğun evlenmesine izin veriyor zaten, ancak ehliyet alabilmek için hukuksal olarak 18 yaşına gelmesini bekliyor.

Bir aile, genellikle yoksulluk sebebiyle, ya da kan davasını bitirmek için, bir aileden gelin alırken, kendi kızını da gelin olarak o aileye verir. Bu yönteme de berdel deniyor. Berdel yapan aileler, akraba olurlar ve akrabalarını öldürmeyecekleri için kan davası da bitmiş olur. Bu çağdışı, kadını bir mal gibi gören zihniyet, adına töre denilen bir uygulama.

Çocukken anne oluyorlar bu kızlar. Çocukluk dönemleri ise hiçbir zaman yaşanmamış bir masal gibi hayallerini süslemekle kalıyor. O bir çocuk ama çocuk yetiştirmeye çalışıyor. Ailede kadın ne kadar kültürlü olursa, evlat da o kadar kültürlü olur. Kadın ne kadar bilinçli olursa, aile o kadar dirayetli olur. Kendi eğitimini tamamlamamış küçük bir kızın yetiştireceği çocuk, kendi kendine büyüyen ve çevre şartlarına uyum sağlayan bir kimse olacaktır.

UNICEF tarafından yayımlanan raporda, 15 yaşından önce doğum yapan kadınların, 20’li yaşlarda doğum yapanlara göre doğumda ölme risklerinin 5 katı fazla olduğu belirtilmiş. Türkiye’de, 12-14 yaş arası evli kız çocukların sayısı 10 bin 484, 15-19 yaş arasındakilerin sayısı ise 463 bin 481. Dünyadaysa, her yıl 15-19 yaşlarındaki 15 milyondan fazla kız çocuğu doğum yapıyor. Başbakanlığın araştırmasına göre 18 yaşından küçük evlenen genç kızların oranı ise yüzde 71.

Örnekler o kadar çok ki; Mesela, Aksaray’da 13 yaşındayken nikâhsız olarak evlendirilen bir kız, 14 yaşında anne olmuş, bu arada aynı hastanede 15 yaşındaki başka bir nikahsız anne varmış.

Şanlıurfa’daki çocuk anneler haberi geçen günlerde gazetelerde yerini aldı. Haberde, “son 4 günde hastaneye başvuran, imam nikahı ile evlenen yaşları 14 ile 17 arasında değişen 12 kızdan biri doğum yaparken, 11’nin ise hamile olduğu ortaya çıktı” diyor.

Erzurum'da zorla evlendirilen 13 yaşındaki kız, sabahı intihar etmiş. Kendini ahırda iple asmış.

SUUDİ Arabistan’da bir mahkeme, 8 yaşındaki bir kızın, 47 yaşındaki bir erkekle evlenmesinin “dine uygun” ve “yasal” olduğuna karar verince dünya çapında tepki çekmiş. Bir arkadaşından 8 bin dolar borç alan baba, borcunu geri ödeyemeyince 8 yaşındaki kızını gelin olarak vermiş. 47 yaşındaki adamla 8 yaşındaki kız evlenmiş.

Suudi Arabistan'da bir baba, ilkokula yeni başlayan 8 yaşındaki kızını, 15 bin dolar karşılında 58 yaşındaki adamla evlendirmiş.

Hayat, sen nasıl bir hayatsın. Hangi adaletsizliği anlatacağız ki. Bu örnekler say say bitmez. Bu konuda en büyük umut eğitimdir. Mutlak eğitim. Çocuklar gelin olmasınlar artık.

Şükran Demirtaş  

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..