Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '21

 
Kategori
Kitap
 

Çocuk İnsanlar

Sene başında arkadaşlarımın tavsiyesi ile edindiğim kitaplar arasında yer alıyordu bu kitap. Hakkında pek bir şey bilmiyordum ama herkes güzel bir kitap olduğunu söylüyordu. Bakalım sizinle aynı fikirde miyim?

Kendini, özünü ve varoluş amacını arayan bir insan. Bu arayış için sevdiklerini, ailesini geride bırakmış ve uzun bir yola çıkmış. Edindiği bilgiler ile bilgelik makamına ulaşmış Sıddhartha kendini bulmak için çıkmış yola ancak bir noktada kendini kaybetmiş. Her ne kadar bilge gibi gözükse de içinde onu feraha kavuşturacağını sandığı sesin nefis olduğunu görememiş. Nefsine kurban olmuş. Çocuk insanlar diye tanımladığı insanlara yukarıdan bakarken yorulmuş da onların seviyesinde bulmuş kendini. Tüm bunlar nefsinin sonucu olmuş. Nefsi sonu olmuş. Hepimiz çocuk insanlarız, amacımıza ulaşmak için yollara düştük ve günlerimizi o yollarda geçiriyoruz. O yollardan geçerken de nerede yürüdüğümüzü görmüyoruz bile. Siddhartha çok güzel açıklıyor bu durumu. Aramaktan bulmaya fırsatımız kalmıyor. Maalesef kalmıyor. Amacımıza o kadar kitlenmişiz ki, görmüyoruz. Gözlüklerimiz sadece önümüzü gösteriyor. Sıddhartha da buna ayak uyduruyor, her şeyin farkında olmasına rağmen. Çocuk insanlardan olup çıkıveriyor ortaya. Hani şu kibirle baktığı, kendinin daha kutsal bir amacı olduğunu sandığı ve amaçlarını küçümsediği insanlardan oluveriyor.

Şimdi düşünüyorum, yaşıyoruz bu dünyada ama bize sunulan her nimeti kullanabiliyor muyuz? Sıddhartha aydınlanma yaşadığını düşündüğü bir noktada farkına varıyor tüm bunların. Ararken içinde bulunduğu bu dünyanın zevklerinden mahrum kaldığını fark ediyor ve gidiş o gidiş. Kaptırıyor kendini. Tilki misali yine kürkçü dükkanına dönüyor ama ben de şöyle soru çıkıyor ortaya. Durulmak için, bazı şeyleri görebilmek, tat alabilmek için hayatta her haltı yemek mi gerekiyor. Şunu da yaptım ve gözüm arkada değil, her zevki tattım, her deliğe girdim çıktım da bana faydasını görmedim. Şimdi doğru yolda yürüyebilirim mi diyor insan. Kitabı okuyan çok kişi karşı çıkabilir ama Sıddhartha bunu yaptı. Bilge beyimiz yaşattığını yaşamadan ölmeyecek ve arayış içindeyken kaç insanın hayatına nasıl dokunduğunun farkına varamadı bir türlü. İnsanların hayatına bir şekilde giriyoruz, yolumuzda yürürken bazı kişilerin bahçesine giriyor ağaçlarına dadanıyoruz. Hayatlarına dokunuyor ve sıkıldığımızda gidiyoruz. Geride bıraktıklarımızı düşünmeden hayatımıza devam ediyoruz ama nasıl oluyorsa bunu kutsal yolculuğumuz, kendi halimizde varoluş çabamız olarak görüyoruz. İster istemez sosyal olmak zorundayız ve başkasının hayatına dokunmadan asla var olamayız. Dokunduğumuz her hayata ise dokunduğumuz kadar borçluyuz.

Son olarak kitabı okuduktan sonra bir aydınlanma yaşamadım ama düşünce tarzını beğendim. Hayata bakış ve yaşayış konusunda bir takım düşünceler belirdi kafamda.. Ben çocuk insanlardanım, bunu fark ettim. Hatta bir çoğumuz öyleyiz. Zaten vakti zamanında bazı arkadaşlarımda bana çocuk adam derdi. ? Tam olarak düşündüklerimi yansıtamadığım bir inceleme oldu. Duygu yoğunluğum üst seviyedeyken daha anlaşılabilir ve basit yazıyorum ama bu inceleme baya kopuk ve zor oldu kanaatindeyim. Bu seferlik böyle olsun. Beğendim. Baş ucu kitabım olmadı ama tavsiye edebileceğim kitaplar arasında yer aldı. Başka bir zamanda, başka bir ruh halinde iken tekrar okumak istiyorum. Düşünceler arasında farklılık olabileceğine beni inandıran bir kitap. ? Sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 21
: 57
Kayıt tarihi
: 29.01.21
 
 

Işığa muhtaç bir gölge ..