Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '12

 
Kategori
Deneme
 

Çocuk olsak yeniden

Çocuk olsak yeniden
 

Fotoğraf edebiyat kulübü sayfasından alınmıştır.


Hadi lütfen bırakın işinizi gücünüzü, her ne ile meşgulseniz meşguliyetinize ara verin ve kendinizi onurlandırın.

Nasıl mı?

Sadece birkaç dakika için çocukluğunuzu hatırlayın. Dizlerinizdeki yaraların bir türlü kapanmadığı, oyun oynamanın nefes almak kadar önemli olduğu en saf halinize. Yalnız bir şartım var. Bir psikolog ciddiyeti ile yaklaşmadığım için konuya, şimdi biraz da çocukluğunuza dönelim söylemi değil demek istediğim. Çünkü bazen bu isteğin ardından çok da sevimli anlar gelmez gözümüzün önüne değil mi?

Sadece birkaç dakika

O yılların, o muhteşem masumiyet enerjisinin tüm bedeninizi kapladığı en ama en mutlu anınıza.

Zaman geçip olgun birer kadın ya da erkek de olsanız, hayatın koşuşturması içinde anlık bir kaçışta hatırladığınız  mutlu anlar. O minicik bedenlerden, o harika gülüşlerden en çok neler kalmış aklınızda?

Ve en son ne zaman bu denli büyük bir coşku ile yüreğinizin kanatlandığını hissetmişsiniz?

Yıllar yıllar önce.

Eeee şimdi 37 yaşındaysam  demek ki neredeyse 30 yıl önce

Büyükçekmece.

O zamanlar İstanbul'da yaşayanların yazlık olarak kullandığı, 7 yaşındaki bir çocuk için çoook  uzak bir yer. Çünkü o yıllarda liseye giden ablalarımız da bize çook büyük geliyordu.

Karakuru bir kız çocuğu. Annesi, babası, ablası, yeni doğmuş kardeşi ve akrabalar.Kocaman bir kalabalık ne güzel. Aynı model ama renkleri farklı bikinileri ve üzerinde havlu bornozları ile kardeşler kumsalda oynuyor geziyor. Neden sonra güneşin yakıcılığından kurtulmak için atıyorlar kendilerini suya. Kuzenlerle denizin içinde çırpınıyor, dalıp çıkıyor, kahkahalar atarak eğleniyorlar. O yakıcı güneş, muhteşem deniz, çocuklar çocuklar...

Vakit öğlen. Tabi o zaman anneler bizim gibi değil! 50 koruma faktörleri, saat 17.00 den sonra denize bir dalıp bir çıkartma endişeleri yok.Güneş daha masum.

Acıkıyoruz.Annemize gidip derdimizi anlatıyor, kazınan midemizi bir an önce sevindirmek istiyoruz.

Ellerimize tutuşturulan çeyrek ekmekler. Ve işte o ölümsüz an. O ekmeklerin içindeki beyaz peynir, domates, biber, zeytin... Taze, çıtır çıtır bir ekmek, hafif bir tuz tadı. Ellerdeki, tırnaklardaki kumlar, minik yüzlerdeki deniz kurusuı. Domatesin peynirle karşması ve bir çırpıda yenen ekmek arası mükellef sofralar! Ardından yeniden çocuk dünyasının harikalar diyarında kayboluş.

Bazen fotoğraflar çok şey anlatır insana.

Ben de bu fotoğrafı ilk gördüğümde karşımdaki incelikli anlatım neler düşündürdü neler'

Şimdi söyleyin bana:

Hangi maddi zenginlikle ödenir bu ele avuca sığmaz, uçarı çocukluğun sahip olduğu değerler?

Henüz yok

İyi ki de yok.

Cemal Süreya'nın dediği gibi:

"Çocuk olsam yeniden...

Bir tek düştüğüm için acısa içim.

Ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece..."

 
Toplam blog
: 15
: 1080
Kayıt tarihi
: 18.12.12
 
 

Hayatın sıradan olmadığını düşünen, bir yanı yazma eylemi için deli divane olan, iki harika annel..