Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '07

 
Kategori
Aile
 

Çocuk sayısına karar verememek - II

Çocuk sayısına karar verememek - II
 

Geçen yazımın sonunda, çocuk sayısına karar vermek konusunda, değinmek istediğim noktalara değinemediğimi söylemiştim.

İşin daha çok iktisadi noktalarını ön plana çıkarmış olduğumu yazı bittikten sonra fark ettim. Toplumumuzda çok hesap kitap yapan insanlar genellikle cimri olarak adlandırılırlar. Benimde, söz konusu yazı haricinde, günlük yaşamımda da ilk tanıştığım insanlar üzerinde böyle bir intiba bıraktığım söylenir.

Hatta eşim bile ilk tanışma dönemimizde bu şekilde bir intiba edindiğini, bir ara ilişkiyi uzatmamayı bile düşündüğünü söylemişti evlendikten sonra. Kesinlikle, tam da o esnada ya pahada ağır bir hediye almışım ya da standardı yüksek bir mekânda bir yemek davetinde bulunmuşumdur. İnsanın evliliğini, eşini ve çocuğunu nelere borçlu olduğunu düşününce gülesi geliyor.

Hesaplı ve kitaplı birisi olduğum gerçeğini inkâr edemem. Ancak bir insanın cimri olabilmesi için teorisinin ve pratiğinin bu noktada birbirini tutması gerekmekte. İşte bende hayatımın bir çok noktasında olduğu gibi, bu konuda da hesap kitap yaparak yapmaya karar verdiğim şeyle, yaptığım şey büyük olasılıkla birbirini tutmaz. Genellikle en ekonomik olmayanı tercih etmek gibi bir alışkanlığım vardır, hem de o kadar hesap kitabın üzerine.

Evet, gelelim şu çocuk sayısı meselesine;

Aslında sorun tam olarak çocuk sayısı meselesi de değil. Yani tartıştığım konu “3 – 4 – 5 çocuk mu?” olsun değil. Tek çocuk mu olsun, iki çocuk mu sorunu. Çünkü burada tek çocuğu diğer sayılardan ayıran bir özellik var. Çünkü çocuğum tek kaldığında hayatı boyunca kardeşi olamayacak, dayı veya amca olma şansı olmayacak. Yani biz onu tek bırakarak, bir anlamda onu abi, amca veya dayı olmaktan mahrum etmiş olacağız. Esas sorunda onu bu mahrumiyete iten kararı da bizim verecek olmamız.

Bence en önemli olabilecek olanda kardeşsiz kalacak olması. Kendi hayatımı göze aldığımda, kardeşimin olmadığı bir yaşamın oldukça keyifsiz, anlamsız olacağını düşünüyorum. İnsanda sorumluluk, paylaşım, fedakârlık anlayışlarının gelişmesinde ön ayak olabilen bu olgunun, çocuğumun hayatında eksik kalacak olması beni fazlası ile düşündürüyor.

İşin ekonomik boyutunda yaşanabilecek sıkıntıların, bu paylaşımın ve fedakârlığın bir parçası olduğunu elbette düşünüyorum. Ancak artık toplumda tek çocuk olgusunun geliştiği de ayrı bir gerçek.

Biliyorsunuz, bir de klasik entelektüel yorumumuz vardır çocuk konusunda. “gittikçe savaşlara ve kirliliğe boğulan bu dünyaya çocuk getirilir mi?” meselesi.

Toplumumuzda pek sevilmeyen bir kurumdur “entellektüellik”. Bizde bilgi sahibi olan ve farklı bir şeyler söyleyenler sevilmediğindendir herhalde.

Neyse, ancak ben bu çocuk meselesinde, bu yoruma, yani toplumumuzda, alaysı bir dille kullanılan bu yoruma, ne yazık ki katılmak durumundayım. Eğer çocuk seven birisi olmasaydım, büyük bir ihtimalle çocuk konusunu zorlamazdım. Evliliğin çocuk sahibi olunmasını zorunlu kılan bir mekanizma olduğu kanısında değilim.

Hele ki böyle bir dünyada. Doğal kaynakları sınırlı olan, ancak sürekli nüfusu artan, ve kıt kaynaklar için insanların gittikçe daha fazla birbirlerini kırdıkları bir dünyada yaşıyoruz. Benim dünyaya getireceğim yeni bir çocukta, bu kıt kaynaklardan elbette ki kendi adına bir pay talep edecek ve ister istemez bu kavganın içerisine girmek zorunda kalacak.

Elbette, benim ve ailemin bu konuda tek başına alacağı kararların dünya üzerinde bir önemi olmayabilir. Hatta tersine bir yorumla, uluslararası bir kavgada milletimizin veya dinimizin daha fazla pay alabilmesi için daha fazla nüfusa ihtiyaç olduğunu söyleyenlerde mevcuttur.

Ancak, insanın, önce insanlığa karşı sorumluluk duyuyor olması, olayı başka hem de bambaşka şekilde yorumlamasına neden oluyor.

Evet, oğlumun kardeş sahibi olup olmaması sorunu bu şekilde felsefi nitelik kazanarak çözülmez bir düğüme dönüşme eğilimine giriyor.

Ancak en başta da söyledim ya, ben o kadar hesap kitap yaptıktan sonra en hesapsıza karar veririm diye. İşte bu sebeple oğlumun hale bir kardeş sahibi olma olasılığı hala sürüyor.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..