Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '07

 
Kategori
Aile
 

Çocuk sayısına karar verememek

Çocuk sayısına karar verememek
 

Özellikle eşlerin her ikisinin de çalıştığı durumlarda ailelerin en büyük problemi çocuk bakımı ve gelişimi konusudur.

Bir yandan çocuğun bakımının ve eğitiminin en üst düzeyden gerçekleştirilmesi için duyulan maddi imkân yaratılması için çalışmak, diğer yandan da, çocuğun gelişimi için ona vakit ve emek ayırma ihtiyacı birbiriyle çelişen durumlarda yaşanmakta hep.

Çalışıyor olmanın ve çocuk yetiştirmenin bir arada yürümesinin zorluğu doğrudan ailelerin çocuk sayılarına da etkilemekte ister istemez.

Çevreme baktığımda, özellikle kendi yaşıtlarım ve çalışan aileler arasında, 3 çocuk sahibi olan neredeyse kalmadı gibi. Genelde eğilim, tek ya da iki çocuk sayısı üzerinde yoğunlaşmakta.

Bu durum kendisini, ülkemizin doğurganlık oranı üzerinde de bariz bir şekilde hissettirmekte. 1978 yılında her kadın başına 4, 3 olan doğurganlık oranı, 2000 yılında 2, 4’e, 2003 yılında ise 2, 2 düşmüş durumda. Yani ortalama iki çocuk sahipliği ağırlıkta gibi görünse de, tek çocuk sahipliği tahminen en yüksek orana sahip olmalıdır. Çünkü ortalamanın 2, 2 çıkabilmesi için, ülkemizde hala 3 – 4 – 5 ve daha fazla çocuk doğuran kadınların varlığı da düşünüldüğünde, tek çocuk doğuran ve hiç çocuk doğurmayan çok sayı da bayanın var olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Elbette ki, doğurulan çocuk sayısı ile sahip olunan çocuk sahibi aynı şeyler değil. Çünkü bebek ölümlerinin yüksekliği beraberinde doğum oranını da yükseltmekte, ancak çocuk sahipliliği çocuk doğurganlığından düşük kalmaktadır.

Ancak ülkemiz, çocuk ölümleri konusunda da önemli bir gelişme kaydetmiş durumda. 1970 yılında beş yaşına gelene kadar, her 1000 çocuktan 201’i ölüyordu. 2001 yılı verilerine göre ise artık beş yaşına gelen 1000 çocuktan 43’ ölmektedir. Yani ölüm oranını 5’te 1’e düşürmüş bulunuyoruz. Bu da günümüzde, doğurganlık sayısı ile çocuk sahipliği sayısının birbirine oldukça yakın olduğunu bize göstermekte.

Gelelim esas konumuza, yani tek çocuklu bir aile mi olmak istersiniz, iki çocuklu mu?

Biliyorum ki, bu soruya farklı farklı noktalardan verilebilecek cevaplar var. Artık günümüz aileleri açısında bu konu değişik kriterler göz önüne alınarak kararlaştırılıyor.

Örneğin, eğer tek çocuk sahibi iseniz ve eğer çocuğunuz tek başına yaşama konusunda sıkıntılı ve paylaşıma açıksa, diğer arkadaşlarının kardeşlerinin olmasına gıpta ediyorsa, karar bir noktada sizden çıkmış oluyor.

Yahut, eşinizin veya sizin ailelerinizle ilişkileriniz çok yakınsa ve çocuklarınızla ilgilenme olanakları ve istekleri fazla ise, bu da sizin ikinci bir çocuk sahibi olmanız konusunda rahatlatıcı bir unsurdur.

Ancak, günümüzde dede ve nenelerin bile, kendi yaşamlarını bir noktaya kadar torunlarına adayabildiklerini düşündüğümüzde, bu unsurda yavaş yavaş etkisini kaybetmektedir.

Tahminimce, çocuk sayısı üzerinde en etkili olunan şey, ailenin maddi olanakları olsa gerek. Çünkü artık ev idaresi ve ev bütçeleri, ev halkının her bireyine düşen ortalama gelir ile idare edilir hale gelmiş durumda.

Örneğin hanenizin toplam geliri, yıllık 15.000 dolar ise (yaklaşık 21.000 ytl/yıllık veya yine yaklaşık 1, 750 ytl/aylık ise) ve siz üç kişilik bir aile iseniz, ailenizin kişi başına yıllık geliri 5, 000 dolara tekabül etmektedir. Bu da sizin Türkiye ortalamasına sahip bir aaile profili çizdiğinizi gösterir. Ancak, siz 4. bir bireyi ailenize kattığınız takdirde, ailenizin kişi başına yıllık geliri 3, 750 dolara düşecek ve siz Türkiye ortalamasının da altında bir gelir seviyesine sahip bir aile konumuna düşeceksinizdir.

Günümüz toplumunda, aileler çocuklar çok daha geç yaşlarında toplum yaşamına dahil olmakta ve gelir getirici konuma ulaşmaktadırlar. Bunda da elbette, eğitim süresinin uzaması etkili olmuştur. Bu durumda geleneksel ailelerle modern aileler arasında, çocukların gelir getirici yönü ile çocukların gider yaratıcı yönleri arasında inanılmaz bir uçurum oluşmaktadır.

Zamane ailelerinin çocuklarını, sokakta mendil satmaya gönderemeyeceklerine, gelişme çağlarında bir ustanın yanına çırak olarak koyamayacaklarına, aksi yönde eğitimleri için çok daha yüklü harcamalar yakmak durumunda kaldıklarına göre, hesap ve kitabın çok daha özenli yapılması gerekmektedir.

Evet, aslında bahsetmek istediğim konuya tam anlamı ile girebilmiş değilim ama, şimdiden oldukça uzun bir yazı oldu. Tek çocuk mu, iki çocuk mu, konusunu daha detaylı incelemek istiyorum, çünkü şu zamanlarda zihnimi en çok meşgul eden konulardan birisi budur.

İyi günler dileği ile,

foto kaynak; http://www.fotografim.com/

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..