Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '19

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Çocukerkil Aile

Anaerkil, ataerkil ailenin yerini,  çocukerkil aile mi aldı?

Çocukerkil aile nedir? Sınırsız ve doyumsuz çocuk nasıl yetiştirilir? Yaşamlarını çocuğa göre ayarlayan ailelerdir. Kırsal kesimde çocuklar, büyür büyümez işe girerler. Çiftçi ailesiyse, tarlada çalışan annesine, babasına testiyle su taşır. Kuzuları, oğlakları otlatır. Orakla ot, ekin biçer. Esnaf ailesinin çocuğu, dükkânda ailesine yardımcı olur. Fırıncının çocuğu, odun taşımaya, terzinin çocuğu, sökükleri dikmeye yardımcı olur. Günümüzde, böyle mi? Özellikle eğitimli, kültür düzeyi yüksek ailelerin çoğunda, evde çocuğun borusu öter. Çocuk, kural tanımıyor. Aile, çocuğun tutsağı oluyor.     

Son yıllarda aile yapısının değişime uğradığını söyleyen eğitimciler, anne- baba yerine çocuğun aile reisi olduğu ‘çocukerkil’ aile yapısının artmaya başladığını belirtiyor. Doyumsuz, bencil ve paylaşıma kapalı çocukların yetiştiği bu aileler, toplum yapısını da olumsuz etkiliyor.

Son zamanlarda ‘ataerkil’ ya da‘anaerkil’ aile yapıları dönüşüme uğruyor. Eğitimcilere göre artık ne babanın ne de annenin aile reisi olmadığı aileler ortaya çıkıyor. Evde bir karar alınacaksa son sözü ne anne ne de baba söylüyor. Bir yere gezmeye gidilecekse buna anne veya baba karar veremiyor. Neredeyse evdeki tek hâkim ve karar verici kişi çocuklar olmaya başladı. Ortaya çıkan bu aileye, aile reisinin çocuk olmasından dolayı ‘çocukerkil aile’ deniyor. Bu durum orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan veya tek çocuklu ailelerde görülüyor. ‘Örnek Çocukların Eğitiminde Anne Baba’ adlı kitabın yazarı psikoloji danışmanı Rıdvan Oluç; yeni çocuk sahibi olan ailelerin, hem kendi aile gelecekleri hem de toplumun selameti için çocuk eğitimi hakkında ortak bir görüşü benimsemesi gerektiğini vurguluyor. Çocukların geleceği planlama gibi bir dertleri ve ufukları olmadığını hatırlatan Oluç, şöyle diyor: “Örneğin, çocuk bazen okula gitmek istemediğinde bu tip ailelerde ‘tamam’, bugün okula gitme ne olacak” denilir. Böylelikle çocuk okuldan soğumuş ve o gün okulda öğrenmesi gereken ve gelecekte çok fayda sağlayacak bilgiyi ve beceriyi öğrenememiş olacaktır. Ya da “bana şunu veya bunu alın” diye tutturur çocuklar, aileler de aynısından 2 ya da 3 tane olmasına rağmen bir tane daha alıverirler.

    Otokontrol olmadığı için çocukların ne zaman, nerede ve nasıl hareket edeceğini bilemeyeceğini aktaran Oluç, şu önerilerde  bulunuyor: “Çocukerkil ailede yetişen çocuklar, paylaşıma kapalı, bencil, sürekli ilgi bekleyen, uyumsuz ve mızıkçıdır. Bu sebeple çocuğun her istediği anında yapılmamalı. Her istediği yapılan ve her istediği alınan çocuk, çok değil 8-10 yaşlarında evin reisi olur. Çocuk evin reisi olduktan sonra önlem alınmaya çalışılsa da pek başarılı olunamaz. Çünkü çocukta oluşmuş en az 10 yıllık davranış biçimi vardır. Anne baba, çocuğu değiştirmede daha doğrusu kendilerini değiştirmede ısrarlı şekilde duramıyor. Bu çocuklar, ileride evliliklerini devam ettirmekte de zorlanır. Daha sonra sürekli iş değiştiren bu çocuklar, hiçbir şeyden tatmin olmazlar. Çocukerkil ailelerin çoğaldığı ve bu ailelerden yetişen çocukların oluşturduğu bir toplumda huzursuzluk eksik olmaz.”

İyi eğitimli, okumuş, ekonomik düzeyi yüksek kadın ve erkekler. Doyasıya flört ettikten sonra geç yaşlarda evlenmeye karar veriyorlar. Örnek aile olmayı başaran çift, doğacak çocuklarını da yetkin yetiştirmek istiyor. Ancak bir kez çocuk olunca aynı tuzağa düşülüyor. Kendine güveni yerinde, dışa dönük, başarıya koşullanmış, benliği güçlü bir çocuk yetiştirmeye çalışırlarken bir süre sonra dizginler çocuğun eline geçiyor. Akşam pişirilecek yemekten, hafta sonu programına, televizyonda izlenecek kanaldan, konukluklara değin artık her şey çocuğun isteğine göre ayarlanıyor. Evde babanın değil, ufaklığın borusu ötüyor, ailenin yetkilisi çocuk oluyor. Psikologlar, çocuk merkezli yaşamı, her evde farklı derecelerde görülen bir olay olarak tanımlıyor. Ancak onların da kabul ettiği bir gerçek var ki, dünya çocukerkil bir topluma doğru gidiyor. Bir aile, çocuklarının doğumundan sonraki yaşantılarındaki değişikliği söyle anlatıyorlar:

Elif doğmadan yaşantımız değişti. Henüz öğrenciyken hamile kaldım. Babam gibi genel cerrah olmak isterken, doğacak çocuğuma daha fazla vakit ayırabilmek için ihtisasımın yönünü değiştirdim. İlk altı ay ücretsiz izin aldım. Anneanne ve babaanneler başka kentlerde yaşadığı için imdat borusunu çekince yardıma koşan bir yakınımız yoktu. Bakıcı üstüne bakıcı değiştirdik. Kızım Elif bugün 9 yaşında. İçimize sinmediği geceleri bakıcıyla yalnız bırakmadık. Üç yıl ne sinemaya, ne de bir eğlenceye gittik. Arada bir hastanede nöbetlerim vardı, çocuğum beni görmemezlik etmesin diye eşim onu yanıma getirirdi. Elif'in okulu için 15 yıl yaşadığımız Erenköy'ü bırakıp karşı tarafa taşındık. O istiyor diye tatilimizi çocukla gidilebilecek bir yere göre ayarladık. Evde Elif ne isterse o yemek pişiyor. Televizyonda Elif yatana kadar onun istediği kanalları izliyoruz. Ancak saat 21.30'dan sonra kumanda bizim. Kendimize ayırabileceğimiz zamanı Elif'le geçirmeyi yeğliyoruz. Bundan kesinlikle pişmanlık duymuyoruz.(Zeki Şahinoğlu, Jinekolog)

Sizce, bu ailenin çocuk yetiştirmede izledikleri yöntem doğru mu? Herkes çocuğunun iyi yetişmesini, başarılı, güçlü, yetkin olması için yetiştirmek ister; ama bu koşullarda yetişen çocuk, ne derece başarılı, güçlü, yetkin olur? Yaşantısında karşılaştığı sorunları ne derece çözebilir? Yoksa sorunlar altında ezilir mi? Koruyucu ailede yetişen bu çocuk, yaşam boyu destek arar; desteği bulamayınca da toplumdan kopuk, içe kapanık ya da dışa dönük; ama her şeye boş veren, değer yargısı olmayan bir tip olarak yaşama atılır da nelerle karşılanacağı kestirilemez.

Çocuğa yetki sunuluyor

Belli bir yaştan sonra çocuk sahibi olanlarda yüksek bir beklenti gelişebiliyor. Ve sağlıklı anne-baba-çocuk ilişkisini göremeyebiliyoruz. Denetimsiz bir biçimde yetki çocuğa sunuluyor. O hep manolyaların arasında büyüdüğü için arkadaşlarından da aynı ilgiyi bekliyor. Anne baba çocuğun üzerinde otorite uygulamanın sakıncalı olduğuna inanıyor. Çocuğun dilediği gibi davranmasına izin verirken, aileyi çocuk yönetiyor. Genelde üst gelir düzeyindeki ailelerde görülüyor. Orta gelirli ailelerin çocukları da bir terbiyesiz, izansız, kuralsız, hak tanımaz oluverdiler Doyumsuz çocuklar yetişiyor. Dizginler çocuğun elinde. Bir fanusun içinde yapay koşullar oluşturarak büyüttüğünüz çocuğunuz büyüyüp dış dünyayla karşılaştığında hayal kırıklığına uğruyor. Sosyalleşemiyor bir türlü. Gerçekçi bir ortamda yetiştirilmediği için arkadaş grubuna, okul ortamına uyumu çok güç ya da olanaksız. Bir bütün yıl okulun karşısındaki kahvede çocuğunu bekleyen anneler tanıyorum. Çocuk okul korkuları yaşamaya başlıyor. Kusma, mide bulantısı gibi tepkiler gösteriyor. Evde anneanesiyle oyun oynamayı yeğliyor.

Türkiye'de çocukları istediği için ayrı ayrı yatan anne babaların sayısının ne kadar arttığını biliyor musunuz? Çocuk anneyle yatmak istiyor, baba başka bir odada kalıyor. Özellikle 17 Ağustos depreminden sonra bu oran çok arttı. Çocukerkil yaşam evin bütün düzenini altüst ediyor.

Ailede kural öğrenmeyen çocuk anaokuluna gelince bocalıyor. Çünkü karşısına kurallar çıkıyor. Çocuk için bunu kabullenmek çok zor. Çünkü istediğinin olmasına alışmış. Bu sefer daha çok kırılıyor, inciniyor.

Ebeveynlerin en büyük isteği kuşkusuz çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek. Ancak kimi zaman anne babalar iyi şeyler yapmaya çalışırken, çocuklara zarar verebiliyor. Uzmanlar, günümüzde çocuklara sınırlama koymayan çocukerkil ve her şeyin çocuk için yapıldığı koruyucu aile tipinin iyi bir model olmadığının altını çiziyor.

Psikolog Özge Özkan, ebeveynlerin “Biz görmedik, bari onlar yaşasın” yaklaşımının çocuklara zarar verdiğini söylüyor. Günümüzde çocukerkil ailelerin oluştuğuna dikkat çeken Özkan, bu aileleri ise “Çocukların isteklerine kolayca boyun eğerler, kural koymazlar ve fazlaca özgürlük tanırlar” diyerek tanımlıyor.

Çocukerkil ailede çocuk doyumsuzluk yaşar.

Özkan, çocukların kendine zarar verebileceği durumda bile etkili denetimden uzak olan bu aile tipinde yetişen çocukların davranışlarını ise şöyle aktarıyor:

Aşırı hoşgörülü tutum ile yetiştirilen çocuklar, bir süre sonra anne babasını denetim altına alır ve onları tehdit eder. Dedikleri olmayınca da tehditlerini uygular. Benmerkezcidirler. Eleştiriye açık olmadıkları için kendilerini geliştiremezler. Sosyal iletişimde gecikmeler yaşanabilir. Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorluk çekebilir. Her istediğini elde ettikleri için belli bir süre sonra doyumsuzluk yaşamaya başlarlar

Çocukerkil ailelerde aşırı hoşgörülü tutum sergileyen anne babaların çocukları bir yerde gürültü yapsa bile uyarıda bulunmadığını kaydeden Özkan, sadece büyük bir sorun olduğunda çocuklarına sert bir tutum sergilediklerini ya da nedenini açıklayamadıkları bir ceza verdiklerini söylüyor.

Koruyucu aile:Çocuğu mutlu edememekten endişelenir.Çocukerkil aile gibi bunun tam zıddı olan koruyucu ailenin de iyi bir çocuk eğitim modeli olmadığını kaydeden Özkan, çocuğa iyilik yaptığını zannederken kötülüğünün farkında bile olmayan bu aile tipinin özelliklerini ise şöyle sıralıyor:

Koruyucu ailede çocuk için ağlamasın, üşümesin, terlemesin, hasta olmasın, yorulup incinmesin diye büyük bir çaba gösterilir. Her şey çocuk adına yapılır. Anne babaların çocuklar için geliştirdikleri aşırı kaygı, onları aşırı korumaya yönlendirir. Çocuğa evde seçim hakkı verilmez. Anne-baba fazla kontrollüdür. Kazandırmak istedikleri davranışları duygu sömürüsü ve aşırı şefkat yöntemini kullanarak geliştirirler. Çünkü çocuğu mutlu edememe endişeleri vardır.”

Ebeveynler nasıl davranmalı?

Ebeveynlere, çocuğun iyi bir karakteri olması için öneriler ise “Önce yaptıklarınızla örnek olmalı, sonra yaşına uygun işleri denemesine fırsat vermelisiniz. Çocuğun yapacağı hataları, onun için öğrenme fırsatı olarak görmeli ve en önemlisi onu olduğu gibi kabul etmeli, gelişimine uzlaşarak birlikte destek verilmelidir”

Çocuğunuzun her isteğini kendi haklarınızı kısıtlayarak yerine getirirseniz, şu veya bu şekilde bir gün çocuğunuza bunu yansıtır, emeğinizin karşılığını istersiniz. Klasik laf: Senin için saçımı süpürge ettim! Çocukerkil aile, bugün ataerkil ailenin yerine geçmiş bulunuyor. Evin içinde verilen bütün önemli kararlar çocuğa göre planlanıyor. Çocuk gece evde bakıcısıyla kalmak istemiyorsa, anne-baba dışarı çıkmıyor. Anne-baba çocuğun televizyon, bilgisayar saatlerini ayarlayamıyor, çocuğun istediği programlar seyrediliyor. Hem maddi, hem manevi ne kadar güçlü olursanız olun, çocuğunuza yetemiyorsunuz.

Yaşamlarını çocuğa göre ayarlayan aileler. genellikle yeni kuşak evliler bu tanıma uymaktadırlar. Bunlar, kimi zaman eve giren konuklara çocuğu sevmeden önce ellerini iyice yıkamalarını söyleyerek, çocuğa hediye edilen oyuncakları kaynar suda yıkamadan çocuğa vermeyecek kadar hijyen saplantıları vardır.

Her şeylerini çocuğa göre ayarlayan, çocuklarının doğum günlerini onlarla geçirmemesinden ötürü tafra yaparak çocukları yalnızlığa sürükleyen, kesinlikle sorunlu insanlar yetiştiren, tiplerse, çocuklarının resmini dövme yaptıran kişiler. Ne istediğini bilmez kuşaklar yetiştirirler.

Bunlar yeni dönemde çoğaldı, nedendir bilinmez. çocuk her şeyin merkezi oluveriyor bu tür ailelerde. Ne var ki , çocuğuna çok düşkün olmak, ona özen göstermek gibi yaygın ebeveyn tutumlarının sakıncalı olduğu söylenemez.

"O doğmadan önce biz yaşayacağımızı yaşadık artık her şey çocuğumuz için" diyen ebeveynlerin, kendi ilişkilerindeki problemler nedeniyle ortak bir hayat kuramayan ve çocuklarının üzerinden evliliklerini sürdüren eşlerin ya da mutlu çocuk yetiştirmenin tek yolunun onun her istediğini yapmak sanan ailelerin yanılgıları sonucunda ortaya çıkan ailedir. 

Çocuk merkezli ailede çocuk “hayır”ı kabul etmez. Bu çocuklarda paylaşma, duygudaşlık gibi becerilerinin gelişmesi zordur. Ayrıca tehlikede olan sadece çocuğun yaşam becerileri değildir. Çocuk merkezli yaşam, zamanla eşler arasında sorunlara da neden açabileceği gibi çiftlerin birey olarak kendi hayatlarını sürdürmelerine de engel olacaktır. İlk kez anne baba olan kişiler, ebeveyn rollerinin nasıl olacağını kestirmelerini beklenemez. Bu konuda anne babaları da eğitmek gerekebilir. Çocuğun her dediğini yapmak, her istediğini yerine getirmenin ideal anne baba olmanın gereği olduğu düşüncesindedirler. Bu da ailede çocuğun merkezde olmasına yol açmaktadır. Anne babanın kendilerine böyle bir hedef seçmeleri, onları yıpratmaktadır. Her şeyin en iyisi olması koşul değildir; unutulmamalıdır ki çocuğu bir birey olarak görüp kararlara ortak etmek, onun istek ve ihtiyaçlarına duyarlı olmak başka bir şeydir, dizginleri onun eline vermek başka bir şey.

Yalnızca maddi olanaklara bağlı değil, asıl tutumlara, geçmiş yaşantılara bağlı ortaya çıkıyor. Çok varlıklıların çocukları, bu ayrıcalıklı durumlarının farkındaydılar. Türkiye'deki orta gelirli ailelerin çocukları da bir terbiyesiz, izansız, kuralsız, hak tanımaz oluverdiler. Kendilerine söz hakkı tanınmamış ebeveynler, çocuklarının her istediğini yerine getirerek rahatlıyor; ancak çocuğa nasıl davranışlarını kestiremiyor; çocuklarının ağzına bakmaya, çocukken ebeveynlerinin kendilerine alamadıklarını çocuklarına almaya, yemediklerini yedirmeye, giyemediklerini giydirmeye başlıyorlar. Çocuğun kişiliğini ezmeden sınır koymayı ebeveynlerinden görmüş olsalar, uygulayacaklar ama öyle bir deneyimleri yok. 

Ne yapmalılar?

Çocuğu olduğu gibi kabul edin.

Sınır ve kurallarınız olsun. Ancak bunlar keyfi olmasın ve anne-baba olarak siz de uyun.

Eşinizle birlikte, tutarlı hareket edin. Birinizin izin vermediği bir şeye siz de vermeyin.

Yaptıklarınızla örnek olun.

Çocuğun her istediğini, istediği anda yerine getirmek yerine ihtiyaçlarını göz önünde bulundurun.

Çocuklar arasında cinsiyet, yaş ve karakter ayrımı yapmayın ve ayrıcalıklı davranmayın.

Hayır” demesini bilin.

Çocuğa bazen engelleme, anlık sevinç ve hazlardan (oyun isteği gibi) vazgeçebilmeyi, vazgeçmek gerektiğini öğretin.

Çocuğa sorumluluk bilincini geliştirmek için kaldırabileceği küçük sorumluluklar verin ve sonucundan duyduğunuz memnuniyeti ifade edin.

Yaşına uygun işleri denemesine fırsat verin

Çocuğun yapacağı hataları, öğrenme fırsatı olarak görün.

Çocuğa ilgi göstermek gerekir, onun söylediklerini dinlemek lazım. ebeveyn çocuk arasındaki iletişimsizliğin en önemli sebebi, ebeveynlerin dinlemeyi bilmemesidir.

"Çocuk nasıl yetiştirilir?" tarzında kitaplar, gazete yazıları, TV programları izleyerek bunları harfiyen uygulamaya çalışanlar da aklı bir karış havada insanlardır. Bu tavsiyeler zinciri, insan deneyimini araçsallaştırır.

 

   1.www.kitapdusleri.com/icerik/kitap-yorum/kadin-kralligi-son-anaerkil-toplum/457                                                                          

2“Çocukerkil” Aileler Toplumu Etkiliyor                                                                                                                                   

3.Resul Cengiz,1.07.2013

 

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..