Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '07

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklar bizim herşeyimiz.

Çocuklar bizim herşeyimiz.
 

Çocuk yetiştirmek bir sanattır. Onların bu dünyaya gelmesine sebep olmak için hiçbir şey anlam vermiyor. Onu kendisine, ailesine hayırlı bir evlat kazandırabilmek için bizlere yani ebeveynlere çok büyük işler düşmektedir.

Büyüklerine saygılı, küçüğüne sevgi gösteren bir evlat yetiştirmek gerçekten de zor. Öyle ki ebeveynler olarak bu konuda küçüklerimize gerekli yaklaşımı yapmıyoruz. Esasında onlara karşı yani küçüklerimize karşı yaptıklarımızın davranış ne pekiyi?

Benim bu konuda en hassas davrandığım husus ne biliyor muşsunuz. Bir yerde saygılı olmak gerekmektedir. Yani küçüklerin büyüklerine saygı göstermesidir. Şöyle irdeleyelim. Bizleri nasıl ki annelerimiz ve babalarımızın birbirlerine olan aşklarından sevgilerinden oluşan birlikteliklerinden meydana getirmişler ve ne zorluklarla bu yaşa büyütmüşlerdir. Milletine ve çevresine hayırlı evlat olsun diye. Ama ne vardır bizleri büyüten anne ve babalarımıza karşıda gelmişsizdir. Sonradan düşündüm ki elbette benimde vardır yaptığım bazı hatalar, anne ve babama karşı gelmeler gibi ama şimdi o zamanlarda çok yanlış yapmışsım. O yanlışlıkları yaptığım zaman insan hiç düşünemiyor. Hiç anne ve baba çocuğunun kötü olmasını ister mi? İstemez elbet ama çocuğa sorarsan o öyle düşünmüyor. Onu bu hale getiren ve bu yaşlara kadar getirende kendi anne ve babası değil sanki.

O küçücük yaşlardaki çocukların ruh yapılarını, çocuğun ergenlik dönemlerinde getirdikleri sorunları ele almak lazım. Pekiyi biz ebeveynler olarak çocuklarımıza nerede yanlış davranıyoruz. Bizler mi onlara bu olanakları veriyoruz da onlar bazen bize karşı saygısızlık ediyorlar. Anlayabilmiş değilim.

Eskiden midir acaba büyüklerimize karşı saygımızdan kusur etmezdik. Benim bildiğim tek bir şey var o da şu. Büyüklerimiz, baba olsun veya anne, ya da yolda gördüğümüz bir büyüğümüz mesela aklıma geldi otobüste yer vermek gibi büyüklerimize yer vermiş olsak çevremizde sayılan ve itibar gören bir evlat oluruz. Çevremizde ki insanlar tanıdık olsun veya olmasın aferin çocuğa demezle mi? Bir bayram günüydü. Karşıyaka’ya bayram ziyaretine gidiyorduk. Hatay’dan belediye otobüsüne binmiştik. Otobüs ağzına kadar dolu idi. Eşimle büyük kızım Defne ön kapıdan binmişler, ben de küçük kızım Melila ile o zamanlar daha bebekti kucağımda otobüsün orta kapısından binmiş ama çok kalabalık olduğu için ben ayakta bir yerlere tutunmaya çalışıyorum. Çevreme şöyle baktım ve sabır dedim. Önümde bir çocuk 10-11 yaşlarında beni görmüş olmalı ki yer vermemek için devamlı dışarı izliyordu. Kendimi zor tuttum. Baştan sesimi çıkartmadım ama aradan bir müddet zaman geçmiş bizde Yeşildere üzerinden Karşıyaka’ya doğru hızla ilerliyorduk. Pencereye devamlı izleyen çocuğa bir yerde sitem ederek seslendim. “Görmüyor muşsun kucağında çocuğu olan şu amcana bir yer versene.” Gerçi kendisinden yer isteyecek yaşta değilim ayakta da kalabilirim bir yerde ama ne var ki kucağımda çocuk vardı. Ondan bir büyüğü olarak kendisinden yer vermesini ricada bulundum. Şimdi size sormak lazım, acaba o çocuk ”Buyurun amcacığım, siz çocuklusunuz” demiş olsa otobüste bulunanların gözüne girmiş olmaz mıydı?

Benim yaşımdan ve daha küçük olanlar çocuk yetiştirmede bizim yaşımızdan büyüklere nazaran daha pasif ve zayıf kalmaktadır. Çünkü bizler çocuk yetiştirmekte zayıf kalmaktayız. Bunun en büyük nedeni artık çocuklarımızın bizlerden yani çocukluğumuzun döneminde kinden daha fazla öğrenme çabasında olmaları bir şeyi bir kere gösteriminden sonra hemen algılamalarıdır. Benim şu anda 5 yaşında ki küçük kızım yani Melila’yı takip ettiğimde bunları gözlemliyorum. Bir kere göstereyim biraz sonra gösterdiğimi hemen gerçekleştirebiliyor. Akıllı olduğundan değil kafasında ki hücreler yeni olduğundan her şeyi hemen kapıveriyor. Dolayısıyla oradan buradan her şeyi duyuyor ve öğreniyorlar şimdi ki çocuklar. Ben 5 yaşımda iken annem ayıp bunlar sonra öğrenme çağın geldiğinde öğrenirsin deyip bizleri sustururlardı. Hâlbuki şimdi ki çocuklar böyle mi? Hemen bizleri onlar susturuyorlar. Motor gibi hemen cevap veriveriyorlar. Biz büyüklerimize böyle cevap vermek haddimize mi düşmüş.

Bunlar bir örnek.

Doğrudur zamanı çocukları. Bizler olamadık zamanı çocukları. Kendimi sorguluyorum bazen niye böyledir diye. Acaba diyorum hani zamanın da bizler büyüklerimizden çekindiğimizden midir bizler de çocuklarımız bizlerden çekinmesinler mi dedik. Kim bilir. Biraz da esnek davranıp onları şımartıyoruz ve yaramaz yapıyoruz.

Her zaman çocuk olarak kalmak isterdim. Ben çocukluğumu özledim. Oyuncaklarımı özledim. Çocukluk arkadaşlarımı özledim. İki taşı kaleler yapıp kendi aramızda takımlar kurarak maç yapmasını özledim. Genelde kaleci olurdum ben. Ne güzel di o günler.

Şimdi ki çocuklar. Gözlerini açıp bilgisayarla tanışıyorlar. Bizim geçirdiğimiz çocukluktan daha iyi ve bilgili bir dönem geçirmeleri gerekirken başka konularla ilgileniyorlar. Mesela oyun oynamak gibi. Halbuki şu bilgisayar denilen alet evimize kadar hiç zahmetsiz gelen bir bilgi hazinesidir. Ne ararsan var. Merak ettiğiniz konulardan tutunda, satın almak istediğiniz ürünün fiyatına kadar her şey bulabilirsiniz. Bundan faydalanmak lazım... Oturun gazete okuyun. Fıkra okuyup gülmek mi istiyorsunuz. Ya da televizyondan ve ya ünlü bir kişiye mi ulaşacaksınız adresine mail atın. Ulaşmadığınız milletvekiline bir şey danışacaksınız. Hastalığınız hakkında bilgi mi almak istiyorsunuz. O anda oynanılan tüm karşılaşmaların skorlarını dakika, dakika takip mi edeceksiniz. Ve daha neler var neler. Faydalanmak lazım. Benim gençliğimde böyle şeyler yoktu. Ben genelde o zamanlarda mevcut olan 6 ciltlik Gençlik Ansiklopedisinden faydalanıyordum. Sonra diğer ansiklopediler çıktı. Günlük tutmak için defter almam gerekiyordu. Mektup yazmak ve sonunda postacının yolunu gözleyip yazmış olduğun mektubun cevabını beklediğim günler çok uzaklarda kaldı. Şimdi öyle mi? Messenger’dan tanıdığınızla görüntülü konuşmak ayrı bir zevk şimdilerde…

İşte bizim çocuklar teknolojinin paralelin de büyüyorlar. Benim yaşımdakilerden kaçta kaçı hayal etmişsizdir. Daha doğrusu ben ettim. Keşke benimde bilgisayarım olsaydı çocukluğum da, ben de araştırma yapabilseydim. Bir şeyler öğrenseydim. Bazen eski maçları hatırlamak için maç sonuçlarını yazmaya çalışırdım. Ama şimdi yapman gerekmiyor. Çünkü eski maçlara detayına kadar mevcut.

Çok şanslılar bu zamanı çocukları. Hem akıllılar hem de soysal ilişkiler olmadığından küçüklerin büyüklerle olan ilişkileri yok gibi.

Okulda ki rehber öğretmenler ile ebeveynlere çocuklara nasıl davranılması gerektiğine dair bizleri eğitiyorlar.

Ben öncelikle şu görüşteyim. Ama hiç kimse gocunmasın. İlk önce saygı nedir onu öğretmeliyiz. Ki işte o zaman küçüklerin büyüklerine karşı olan davranışlarını ona göre ayarlayabilsinler.

Çocuklar bizim her seyimiz diye bir başlık attım. Hey! öylese onları saygılı bir evlat ytiştirelim siz anne ve babalar olarak.

Saygı ve sevgilerimle efendim.

Not: Tekrar hatırlatmak maksadı ile tüm cep telefonları operatörlerinde ki faturalı hatlardan 3919 numaraya yazacağınız “YANGIN” ile yalnızca 6 YTL karşılığında THK’na yangın uçağı alımına katkıda bulununuz.

Kurban Bayramı yaklaşıyor. Kurban kesecek olan vatandaşlarımız “İSİKBAL GÖKLERDEDİR” sözüne istinaden kurban derilerinizi lütfen THK’na bağışta bulununuz ki ülke savunmamızda güçlü olalım.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..