Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '11

 
Kategori
Aile
 

Çocuklar Duysun...

Çocuklar Duysun...
 

Aile... Bir insanı"insan"yapan, en önemli temel taşı...


Birol Güven'in senaristi ve yapımcısı olduğu dizi, beş yıllık bir aradan sonra yine ekranlarımızda... Bizimkiler,süper baba,Perihan abla gibi Türk aile yapısını,dinamiklerini sergileyen,ilgiyle izlenen yapımlardan"Çocuklar duymasın" ... İlginin nedeni, onların birer konuşan ayna olmaları...Bizi bize anlatan, hepimizin kendimizden bir şeyler bulduğu, günlük serüvenlerimizden örnekler...

2001-2005 yılları arasında ekranda olan "Çocuklar duymasın"ın ilk bölümlerinin konusu: Boşanmak üzere olan, Haluk ile Meltem'in, bu kararlarını, hiç olmazsa bir müddet için çocuklarından saklamaları, onların bunu duymasını istememeleri. Dizinin ismi de bu nedenle"Çocuklar duymasın"...Geçen haftaki dizinin jeneriği değişmiş.Gerek jeneriğin sözleri, gerekse sözlerle bağlantılı olan konu beni çok etkiledi. "Havuç"babasına, doğum günü için hediye alamadığını, onun yerine bir şarkı yazdığını söylüyor. Sözleri çok anlamlı..."Biz olduk, adam olduk o deli sevginle, keskin fırtınalar gibi esip gürlesen de, ılık nefesin bilirim her an içimde, kar tanesi gibi saçında şimdi aklar...Yıllarca sımsıkı tuttum, onlar da huzur var,güven var; iyi ki doğdun iyi ki varsın, sen babamsın, iyi ki doğdun iyi ki varsın, sen kahramanımsın... Kim yazmışsa, gönlüne sağlık...

Haluk ile Meltem, yetişme tarzı, karakter olarak birbirine tezat iki insan ama birbirlerini seviyorlar... Meltem evliliği ile ilgili sorunları için sık sık psikoloğu ile görüşüyor.Bitirmek istemiyor beraberliklerini ama kendisine çok ters gelen davranışlara da tahammül etmekte zorlanıyor...

Meltem,eğitimli,çalışan,entellektüel,(Haluk 'un deyimiyle entel...), avrupai dünya görüşüne sahip bir kadın. Haluk ise, geleneksel Türk aile yapısının karakteristik özelliği olarak, erkek çocuk ve erkeğe verilen ayrıcalığın tüm hücrelerine işlendiği bir koca... Doğal olarak; çocukların eğitiminden, sofra adabına, giyimden,cinselliğe akla gelen her konuda, sürekli bir tartışma ortamı söz konusu bu ailede...Her tartışmanın alevlenme aşamasında "mutfak" sözcüğü ortaya çıkıyor, çocuklar duymasın diye tartışmalarına orada devam ediyorlar...

Pek çoğumuz "Ne kadar bize benziyorlar"demekten kendimizi alamıyoruz. Toplumumuzda, evlenen iki kişi olmuyor,ailelerle de evleniliyor... Her ne kadar bu özellik, son yıllarda yavaş yavaş yerini, bağımsız-özgür aileye bırakmaya başladıysa da,yine de bir şekilde aileler ellerini hala "çocuk" gördükleri çocuklarının üzerinden tam olarak çekemiyorlar, bir türlü...Bunu bildiği için Meltem'in; kültür, görgü,gelenek,yaşam tarzı kendilerininkinden çok farklı olan dünürleri ile ilgili, haklı endişeleri var. Kızının, cicim ayları geçtikten sonra, mutsuz olacağını, pişman olacağını düşünüyor.

Bence, bu diziyi; çocuklar da izlesin,gençler de... Çocuklar da duysun, gençler de...

Duysunlar ki, Haluk'un da, Meltem'in de nerede hata yaptıklarını, üçüncü kişi olarak gözlemlesinler, sağlıklı olarak değerlendirmeler yapabilsinler...

Sevginin, sorunları aşmada üstlendiği rolün önemini kavrasınlar. Aynı zamanda; ayrı dünyalarda yetişmiş,farklı düşünce yapılarındaki insanların,birbirlerinin sınırlarına girmemeye özen göstermelerinin de, ne denli önemli olduğunu öğrensinler...

Çocuklar duysunlar, bilsinler...

Bizden öncekiler,nikahta birbirlerini görmüşler, belki şanslı olanları,bir-iki kez görüp seslerini duyabilmişler...Annelerimiz belki de babalarımız evlilikle, cinsellikle ilgili hiçbir şey bilmeden evlenmiş,sonrada çocuk yetiştirmişler...Çocuklarını da,kendi çocukluklarındaki terbiye,disiplinle yetiştirmeye çalışmışlar...Söz hakkı olmayan, özgürlüğü kısıtlanmış, önemli önemsiz hiçbir konuda fikri sorulmayan çocuklar...Biz böyle yetiştirilmiş bir kuşağız...

Anne-baba olduğumuzda ise, çocuklarımızla hemen her konuda, belli saygı sınırları çerçevesinde, fikir alış verişine önem verdik...Her kuşak, kendi çağının gerektirdiği şekilde ama yetiştiği toplumun değer yargılarına da ters düşmeyecek şekilde yetiştirilmeli diye düşünüyorum...

Çocuklar duysun, bilsin... Aile denllen, o; insana şekil veren, hayata hazırlayan , karşılıksız sevginin tek adresi olan sıcak yuvada öğrensin herşeyi... Başka kaynaklar, başka öğretiler de olacak mutlaka ama geç kalınmış oluyor çoğu kez...

Çocuklar duysun... Anne-babaları ayrılacağı zaman, ev-araba alınıp satılması, gündeme geldiği zaman, kendi hak ve görevleri söz konusu olduğunda... Saf dışı bırakılmasınlar, onların da söz hakları olsun.

Büyük insanla konuşulduğu gibi konuşulsun onlarla."Çocuklar,herşeye karışmaz,sen git odana" denilmesin...

Herşeyi duyarak, bilerek büyüsünler... Gözleri, kulakları, beyinleri,gönülleri açık olsun... Açık olsun ki, yürüyecekleri hayat yolu da, açık olsun...

Bir not...... Dizinin jenerik müziği değişmemiş, o günkü konuya uygun olsun diye sanırım, bölüm sonunda "havuç"un şarkısı jenerik olarak kullanılmış. Ben de, onu duyunca değiştirilmiş sandım. Bilgilerinize....(11.2.2011)

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..