Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '19

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklar Nasıl Öğrenir?

“Benim çocuğum arkadaşları yüzünden bu hale geldi. Lütfen, hocam! benim çocuğum Mert ile aynı sıraya oturmasın. Onlar arka sırayla birlikte dörtlü grup.  Hepsi bir araya gelince, bizim çocukta ister istemez onlara uyuyor. Yoksa benim çocuğum…” diyordu bu veli...

Çocuğu aynı zamanda bir çok öğretmen arkadaşın şikayet ettikleri bir gurup öğrenci arasındaydı.    Öyle söylediği gibi çocuğu yaramaz filan da değildi. Öğrenciler gurup arasında olunca biraz faklı davranabiliyorlardı.

Burada benim dikkat çekmek istediğim nokta bir çok öğrencinin velisinin yaptığı gibi kendi çocuklarını şikayet etmeleri.

Bu veli bana göre aslında çok da mutlu gördüğüm, bence iyi bir arkadaş grubundan da ayırmak istiyor çocuğunu. Kim bilir belki derslerine giren diğer öğretmen arkadaşların tavsiyesidir.

Her veli kendi çocuğunda hiçbir hata bulmaz. Toz bile kondurmaz. Kendi çocuğu iyidir, yalan söylemez, sınıfta ders yapılmasını engellemez.

Ve genellikle başkalarının çocuğu kendi çocuğunu ayartmıştır.

Yanılmıyorsam geçen yılda aynı gruptan olan Mert’in babası da diğer öğrencileri bu anlamda şikâyet etmişti. Ona göre Mert’in ahlakını diğer çocuklar bozuyordu. Her toplantıda böyle çocukların arkadaşlarından yakınan bir veli mutlaka çıkar.

Ben de hepsine bir sınıf rehber öğretmeni olarak şöyle derim.

Bizler Lise öğretmeniyiz. Burada çocuklarınıza kendi branşımızı öğretiriz. Mezun olduğumuz okullarda bize dadılık öğretilmedi. Psikoloji bilgimiz ancak sorunlu öğrenciyi tespit edecek kadardır. Sanıldığı gibi sizin çocuklarınızın bekçileri, dadıları ve eğitmeni asla değiliz. Biz onların öğretmenleriyiz. Onlara kendi konumuzu öğretebiliriz.

Çocuk “Temel Eğitimini” sizden alıyor. Sizden öğrendiklerini bizimle tamamlıyor. Bizler onlar için sizden aldıklarını doğrulayacak diğer eğitim araçlarıyla birlikte onun seçimine dayalı karakterini oluşturacak araçlarız.

Herkes bizi öğretimden çok eğitimci zanneder. Yılların vermiş olduğu kalıplamaya uygun olarak biz öğretmenlerde kendimizi “eğitimci” zannederiz. Ve önce eğitimi ön plana aldığımızı savunuruz.

Oysa eğitim öğrenim sonucu gerçekleşir. İyi bir öğretmen değilsen iyi bir eğitim verdiğinden bahsedemezsiniz. Yani önce eğitimci olunamaz.

Şu da unutulmamalıdır. Bizlerin okulda verdiğimiz eğitim “Kurumsal Eğitimdir.” Parmak kaldırarak konuşma hakkı istemek gibi davranışları öğretebiliriz.. Mesela boş zamanında kitap okumayan öğretmeni gören öğrenciye boşa söylenen “kitap okuyun” sözü nasıl havada kalıyorsa sizin yapmadan çocuk için söylediğiniz sözler havada kalır.

Ne diyorduk? Çocuklar temel eğitimini sizden alırlar. Verdikleriniz ne ise onu alırsınız. Çevrenin verdikleri bu temelin üzerine inşa edilen bina gibi düşünün. Temel sizde. Belki ana okulunu da bu temelin harcına katabiliriz.

Gelip geçen öğretmenlere çocuğunuzu şikayet ediyorsunuz. Bırakın çocuklar arkadaşlarıyla etkileşime girsinler. Herkesin çocuğu kötümü? Herkes birbirinin çocuğunu eleştiriyor. Herkesin çocuğu bozuk bir kendi çocuğunuz iyi öylemi? Böyle bir şey yok.

 Bu elbette “çocuğunuzun denetimini” yapmayın demek değildir. Sizin göreviniz onu  takip etmektir. Yanlış yaptığında yanında olup verdiğiniz "temele" göre doğrusunu göstermektir.

Önemli olan "siz doğrumuzsunuz?" ona bakın. Yaptıklarınızın sözlerinizle uyumlumu?

Çünkü dünyanın her yerinde çocuklar “Görerek” öğrenirler.

Bizde ise çocuklara bolca hiçbir işe yaramayan öğütler verilir. Bu öğütler sayesinde çocukların eğitiminin sağlandığı düşünülür. Çünkü bizim kültürümüzde her yazılı hikâyenin sonunda "Dede Korkut’un" verdiği öğüt vardır.

Oysa eğitim çocuk görüp kabullendikten sonra gerçekleşen bir davranış şeklidir. Sorumluluk bile daha küçük yaşlarda verilir. İleride ilerlemiş yaşlarda, ergenlikte çocuklara sorumluluk çok zor öğretilir. Bazende hiç...

Lütfen artık eski hataları yapmayın. Çocuğa bir şey söylediğinizde siz tersini yapıyorsanız mesela “sözünü tut” dediğinde siz tutmadığınız sözleri vermişseniz çocuğun durumunu bir düşünün bakalım. Böyle milyonlarca örnek verilebilir.

Sayın veliler tekrar ediyorum! "Çocuk dünyanın her yerinde görerek öğrenir."

Çocuğunu şikâyet ediyorsan aslında kendini şikâyet etmiş olursun!

Çocuklar
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Halil Cibran

 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..