Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '10

 
Kategori
Spor
 

Çocuklara Ayıp Oluyor

Çocuklara Ayıp Oluyor
 

Türü ve derinliği ne olursa olsun, toplumdaki şiddetin en büyük mağduru; daha hayatlarının ilk demlerini yaşayan çocuklar olmakta. Ailelerinde anne ve babalarının ufacık bir tokadıyla tanışıp, okul hayatlarında ise daha vahim türleriyle kanıksadıkları şiddet; çocukların artık bir ömür boyu yol arkadaşı ve toplum içerisinde karşılaştıkları sorunlara karşı tek güvenilir silahı haline geliyor. Sevgiden yoksun, sadece kâğıt üzerinde gerçekleştirilen formalite evliliklerinin her biri; problemli nesillerin yetişmesi ve toplumsal şiddetin artmasına katkı sağlıyor.

Bugün aslında, İstanbul’un görsel güzelliklerini ele alan bir yazı yazmayı düşünüyordum. Yazımın başlığı dahi hazırdı: İSTANBUL’U EN GÜZEL MARTILAR ANLATIR. Ama hafta sonunda oynanan Beşiktaş-Bursaspor karşılaşmasından önce yaşananların ardından, bu blogumu yazmayı bir süreliğine erteledim.

Beklenildiği ve endişe edildiği üzere, bir Beşiktaş-Bursaspor karşılaşması daha, ağır yaralananlar ve gözaltına alınanların gölgesinde sona erdi. Çatışan taraftar gruplarının birbirleriyle sorunları neydi; bilmiyorum. Belki taraftarların birçoğu, birbirlerini o kavga esnasında daha ilk defa görmüşlerdi. Hayatta ilk kez karşılaşılan birine hasmane bir tutum beslemenin, acaba sosyologlarca geçerli ne gibi bir ilmî tanısı olabilir?

Bireylerin, birbirlerini neredeyse yan bakma davasından ötürü hunharca öldürdüğü bir toplum haline geldiğimizden, belki de geçen Pazar günü Dolmabahçe’de yaşananları artık kanıksamış olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Pazar günü Bursasporlu ve Beşiktaşlı gruplar arasında çıkan çatışmada karşılıklı atılan taşlar, kesici aletler ve yanıcı maddelerden en çok nasibini alanlar; hiç şüphesiz karşılaşmaya sadece takımlarını desteklemek için gelen ve olaylarla ilgisi dahi bulunmayan taraftarlar oldu. Ve o taraftarlar arasında, babalarının bir hafta sonu hediyesi olarak beraberlerinde maça getirdikleri ve muhtemelen henüz okul çağına dahi gelmemiş küçük çocuklar da vardı.

Şimdi kim bilir ne kadar zor; o çocuklara, yaşamlarının bir parçası olarak benimsedikleri takımlarının, her birini, bir ilâha taparcasına çok sevdikleri futbolcuların zaferlerine her maçta bir yenisini ekledikleri stadın, aslında onların güvenliğini tehlikeye sokacak bir yasaklı bahçeden ibaret olduğunu anlatabilmek. Belki birçoğu anne ve babalarından şiddetin, ne kadar acı veren ve aşağılayıcı bir davranış biçimi olduğunu henüz görmemiş ve öğrenmemişken, bu kavramla ilk olarak bir ferdi olarak yaşamını sürdürdüğü toplumda tanışmış oldu. Ferdi olduğumuz toplum, çoğu zaman hayatın acı ve tehlikeli yüzünü bize gösteren katı bir öğretmenden öteye gidemiyor.

Çocuklu ailelerin, hafta sonlarında maça gitme alternatifleri artık giderek azalıyor. Aile kurumu, tribünlerden çekiliyor. Anne ve babalar, çocuklarını yalnız başlarına dahi maça göndermekten artık çekiniyorlar. Çocuklara, stadyum kapıları da kapanıyor. Stadyumlara, holigan kültürü sahip çıkıyor ve çocuklara ayıp oluyor.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..