Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '08

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklara Ölümü Anlatmak

Çocuklara Ölümü Anlatmak
 

sana ölümü anlatamadan seni kaybettik...


Gelen, gitmek için…Allahaısmarladık derken böyle der babam. Sözün derin anlamında ölümü de duyumsarsınız. Herkes doğar, ömrü kadar yaşar ve ölür, hayat bu işte. Gelirsiniz ve gidersiniz. Kimler geldi, kimler geçti ve bu hiç değişmedi, değişmeyecek. Ama ölümü ne kadar kabullenmiş olsak da (sanki zamanı varmış gibi) zamansız ölümlere daha bir üzülürüz. Biz büyükleri bile ne zaman , nereden, nasıl gelirse gelsin derinden yaralayan ölüm, acaba çocuklar için ne anlama geliyor?. Nasıl algılıyor çocuklar ölümü ve nasıl tepkiler veriyorlar? Çocuk yaşta anne ya da babanın, yakınların ölümü elbette derin izler bırakacaktır. Çocuğun yaşına, ölenin kimliğine göre izler ve tepkiler değişmekle birlikte, ölümün çocuğa nasıl anlatıldığı ve ölümden sonra çocuğun yaşamının nasıl düzenlendiği bu konuda belirleyici olmaktadır. Çocuklar ölümü nasıl algılıyor? Üç buçuk yaşındaki Akın’ ın 26 yaşındaki amcası hiç beklenmedik bir kalp krizi ile vefat etti geçenlerde… Birkaç gün sonra arkadaşlarına “- biliyor musunuz, benim amcam öldü.” Dedi. Geldiğinde bunu öğretmenine ve arkadaşlarına söyleme ihtiyacı hissetmişti, paylaştıktan sonra bir daha sözünü etmedi, zaten hiçbir arkadaşı da daha sonra “-ee, anlat bakalım nasıl öldü, neden öldü?” diye sormadı, çünkü ölüm onların ilgi alanında değildi henüz. Altı yaşındaki Ayşe bir buçuk yaşındayken bir trafik kazasında anne-babasını kaybetmişti. Artık amcasına baba, yengesine anne diyor. Onların gerçek anne babası olmadıklarını biliyor. Ama o yine de şanslı, çünkü “anne-baba modeli” olarak amcası ve yengesi hep yanında olmuşlar. Çocuklarda ölüm kavramının gelişimi, ayrılma duygusu ile başlar. Ayrılma kaygısı, çocuklarda ölüm ile ayrılığı karşılaştırmalarına neden olur. Okul öncesi çocuğu, ölümün yaşamdan farklı bir olay olduğunu öğrenmiştir. Ona göre ölüm bir son değil, değişik bir hayat biçimidir. Üç-dört yaşlarındaki çocuklar için ölüm, sevgi ve koruma için bağımlı oldukları bir sevgi nesnesinin o anda bulunmaması ile eşanlamlıdır. Hareketsizlik, uyku hali ve benzer durumlar, çocuk tarafından ölüm benzeri olaylar olarak yorumlanır. Çocuğa göre karşısındaki kişi yemek, içmek, koşmak gibi hareketleri yapamıyorsa ölüm benzeri bir olay yaşıyordur. Çocuk, ölümle hayatın sona erdiğini anlayamaz. 3-6 yaşlarında ölümün var olduğu gerçeği ile karşılaşır çocuk. Ancak ölümden geri dönülebileceği, ölümün geçici olduğu, ölen kişinin nefes aldığı, yiyip içebileceği, üşüyebileceği gibi düşünceleri vardır. Bu duygu ve davranışlarına yönelik suçluluk, utanç, ceza korkusu gibi duygusal tepkiler verir. Ölüme neden olan şeye yakalanmak, başka bir sevdiğinin de ölebileceğine ilişkin korkular gelişir. Uyku bozuklukları, gece işemeleri, kabuslar, öfke nöbetleri, hiperaktivite, davranışlarının denetimini kaybetme görülür. İlkokul döneminde (7-11 yaş) problem çözme becerileri hızlanmıştır. Bu somut işlemsel dönemde çocuklar artık ölümün biyolojik bir süreç olduğunu, evrensel olduğunu, ölenlerin düşünemeyeceğini, hissedemeyeceğini bilirler. Duygusal tepkileri öfke, üzüntü, suçluluk ve inkardır. Somatik tepkiler verir vücudu. Okulu reddeder, başarısı düşer, dikkatini veremez, kavgacıdır, saldırganlaşır, işini yarım bırakır, gündüz rüyası görür. Ergenlik döneminde soyut düşünceye geçilmektedir. Ölümün kaçınılmaz, evrensel ve geri dönülmez olduğunu bilir. Ölüm beni de bulabilir kaygısı artar. Ölen kişiyi idealleştirir. Bu dönemde güçlü inkar, öfke, suçlanma (benim yüzümden), sevdiğine kavuşma (intihar fikirleri) gibi duygusal tepkiler verirler. Bu dönemde çocuk/genç suça yönelebilir, ilaç, alkol kullanımı başlar. Bedensel yakınmalar görülür. Depresyona girebilir. İntihar davranışları görülebilir. Okulda başarısızlık söz konusudur. Bir çok toplumda çocuklar ölüm ve ölümle ilgili konulardan uzak tutulurlar. Çoğu kez ölümle ilgili gerçekdışı bilgiler verilir ya da hiç açıklama yapılmaz. Ölüm olayı karşısında yetişkinlerin gösterdiği yoğun duygusal tepkiler, hiçbir açıklama yapılmayan durumlarda çocukları şaşkınlığa düşürür, korku ve kaygı duymalarına yol açar. Peki ne yapacağız? Yaşa uygun açıklamalar yapılmalıdır. 6 yaşından önce yapılan dini açıklamaları çocuk genellikle yorumlamakta güçlük çeker ve daha da korkabilir. Çocuğa ölümün yaşamın sonu olduğu ve ölen birinin hiçbir şekilde geri dönmeyeceği uygun ve basit bir dille anlatılmalıdır. Ayrıca ölen birinin bütün vücut fonksiyonlarının durduğunu, yani ölen birinin nefes alamayacağı, yemek yiyemeyeceği, bir şey içemeyeceği, oyun oynayamayacağı, düşünüp hissedemeyeceği söylenebilir. Soyut açıklamalardan uzak durulmalıdır. Örneğin “ çok iyi olduğu için onu Allah yanına aldı” gibi bir açıklama karşısında çocuk ölmemek için kötü olmayı tercih edebilir. Ayrıca ölümü bir seyahat ya da uyku olarak açıklamamalıdır. Özellikle küçük çocuklarla konuşurken ölümü uykuya benzetmemek çok önemlidir, çünkü çocuk uyursa kendisinin de öleceğinden endişelenmeye başlar. Ayrıca ölümü uzun bir yolculuğa benzetmek ya da hastaydı, yaşlıydı gibi açıklamalarda bulunmak çocuğun, yolculuklardan, hastalıklardan ve doktor randevularından korkmasına yol açabilir. Çocuğun cenaze törenine katılmasına izin verilebilir. Fakat özellikle okul öncesi dönemdeki çocukları cenaze törenlerinden uzak tutmak gereklidir. Gereksiz ayrılıklar önlenmelidir. Yaşayan ebeveynin kendi matemi nedeniyle çocuğun gereksinimlerini karşılayacak durumda olmaması nedeniyle bu sorumlulukları üstlenecek, çocuğa fiziksel bakım ve ilgi gösterecek başka bir ebeveyn belirlenmelidir. Çocuk başka bir şehre gönderilmemelidir. Ölüm olayı açıklandıktan sonra yas tutanların üzüntülerini çocuktan gizlemeklerine gerek yoktur. Ancak aşırı tepkileri de çocuğun görmemesi iyi olur. Çocuğun ölüm olayına yetişkin gibi tepki veremeyeceği unutulmamalı, çocuk üzgün görünmüyorsa suçlanmamalıdır. Eğer çocuk ölümü inkar etme davranışı sergiliyorsa çocuğa anlayışlı davranmak gerekir. Çocuğa evcil bir hayvan veya peluş oyuncaklar satın alınabilir. Örneğin, çocuk bir köpeği kollarının arasına aldığı zaman duygularını daha rahat ifade edebilir.

 
Toplam blog
: 6
: 1061
Kayıt tarihi
: 17.01.07
 
 

1960 Manisa Gördes doğumluyum. Sosyal Hizmet Uzmanıyım. Sosyal Hizmetler Akademisi 1981 mezunuyum. ..