Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '18

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Çocuklarda Zarar Verme Davranışı: Akran Zorbalığını Tanımak

Çocuklarda Zarar Verme Davranışı: Akran Zorbalığını Tanımak
 

 Sosyal gelişim süreci içerisinde insan ilişkilerine dair yoğun adımların atılmaya başlandığı okul dönemi çocuklar için başarı duygusunu tatmaları gereken kritik bir öneme sahiptir. Fakat örseleyici dış sebeplerle kişilik gelişimi zarar görmekte ve sürecin zedelenmesi sonucunda bireylerin bir ömür etkisi altında kalacağı ağır sonuçlar doğabilmektedir. Bu sebepler kümesinin etkileyici unsurlarından biri şüphesiz akran zorbalığıdır.

 Olweus(1993)  akran zorbalığını, bir öğrencinin bir veya daha fazla öğrenci tarafından tekrar eden biçimde olumsuz davranışlara (fiziksel, sözel ve/veya psikolojik) maruz kalması olarak tanımlamaktadır(Siyez, Kaya 2011). Bu tanımdan yola çıkarak akran zorbalığı; bir çocuğun, aynı yaştaki biri veya bir grup tarafından devamlı bir şekilde bedensel, sözel, duygusal, cinsel veya psikolojik yollarla olumsuz davranışlara uğraması/maruz bırakılması olarak açıklanabilir. Sözel yeteneğin gelişmesiyle zarar verme davranışı şekil değiştirmektedir.  İhanet, ikiyüzlülük, dedikodu, hakaret gibi durumlar kişinin bedensel bütünlüğüne etkide bulunmadığı halde psikolojik yönden saldırganlık tutumlarıdır ve zorbalık, fiziksel-doğrudan gözlenebilen davranışlar olabileceği gibi, dolaylı yani ilişkisel saldırganlık yoluyla ortaya çıkabilir.

  Uluslararası literatürde önemli bir yere sahip olan akran zorbalığı konusunda Türkiye’de de akademik çalışmalar yürütülmektedir. Zorbalığı tetikleyen etkenlerin üzerinde eğilirsek literatür kapsamında, cinsiyet, benlik saygısı, empati, aile tutumu, sosyal kabul gibi belirli başlıklar altında incelememiz gerekir. Akran zorbalığının cinsiyete göre zorba/mağdur ilişkisinin incelendiği birçok araştırmada birbirinden farklı sonuçlar elde edildiği için, (erkeklerin daha fazla maruz kaldığı veya cinsiyetin etken bir sebep olmadığı ) ilişkiye dair kesin bir çıkarımda bulunamamaktayız.

  Seals ve Young, (2003), zorba, zorba-kurban ve kurbanların benlik saygısı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediğini, ancak zorbaların en yüksek, kurbanların da en düşük benlik saygısına sahip olduğu yönünde bir eğilimin gözlendiğini belirtmektedirler.Craig (1998)’e göre ise zorbalığa maruz kalan çocukların daha fazla psikolojik yardıma gereksinim duydukları, depresyon ve kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğu ve benlik saygılarının da daha düşük olduğu bildirilmektedir. Sosyoekonomik düzey ele alındığındaysa, araştırmalarda her sosyoekonomik düzeyden çocuğun zorbalığa maruz kaldığı sonucuna ulaşılmıştır ( Kapçı, 2014).

  Endresen ve Olweus (2001) tarafından yapılmış ve araştırma sonucunda empati ile zorbalığa yönelik pozitif tutumlar ve zorbalık davranışı arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur(Siyez, Kaya; 2011).Buradan yola çıkarak empatik eğilim düzeyi arttıkça akran zorbalığının azalacağı söylenebilir.  Bunun yanında zorba çocuklar ebeveynleri tarafından güce dayalı disiplin teknikleri kullanılan yahut ihmal edilmiş, arkadaşları tarafından reddedilen, kabul oranı düşük çocuklar olabileceği gibi; arkadaş grubu içerisinde popüler görünme çabasıyla da zorba davranışları sergiliyor olabilirler. Sebepler bireyden bireye farklılık gösteren kişisel durumlar olarak ele alınmalıdır. Zorbalığa maruz kalan çocuklar incelendiğinde, akran zorbalığı okula uyum düzeylerini, sınıf içi stres iklimi doğrultusunda okula gitme isteğini ve akademik başarıyı olumsuz etkilemektedir. Zorbalık, maruz kalan kişide yetersizlik, değersizlik dâhil birçok olumsuz duygu doğurmaktadır.

Teknolojinin gelişmesiyle ilişkiler internet ortamına kaymış ve zorbalık sanal yollarla ortaya çıkarak “siber zorbalık” adını almıştır. İnternetin etkili kullanımı akran ilişkilerini güçlendirirken, riskli internet kullanımı olumsuz yaşam olaylarına sebebiyet verebilmektedir. Bu konuda ailelere büyük sorumluluk düşmektedir.  Ünver ve Koç(2017)’a göre  aile içinde oluşturulan bu disiplin çerçevesinde, çocuklarının internet kullanım süresine gerçekçi ve sağlıklı (günlük 0-2 saat aralığı) bir kısıtlama getirilmeli, çocuk ve ergenlerin ziyaret ettikleri siteler takip edilmeli, internet aracılığı ile kimlerle iletişim halinde olduklarının kontrolü, sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde sağlamalıdırlar.

Akran zorbalığı, esasında zorba ve mağdur açısından kısa ve uzun vadede önemi küçümsenemeyecek etkiler doğurabilmektedir ve olası risk faktörlerini belirlemek önleme çalışmaları açısından değer arz etmektedir. Bu konuda hem ailelere, hem öğretmenlere hem de okul psikolojik danışmanlarına büyük sorumluluk yüklenmektedir. Çocuklar öfke ile baş etme teknikleri ve kendini sağlıklı ifade etme yöntemleri konusunda bilinçlendirilmelidir. Ayrıca zorbalık uygulayan çocukların belirlenmesi, zorbalığın durdurulması, çocuklara sınırları hakkında bilgi verilmesi ve arkadaş ilişkileri konusunda destekleyici eğitimlere önem verilmesi gerekmektedir. Bu süreçte okul Psikolojik Danışmanları oldukça önemli bir yere sahiptir. Okulda yürütülecek grup rehberliği etkinlikleri ve psikolojik danışma hizmetleri akran zorbalığının önlenmesi ve eğer varsa sağlıklı bir biçimde giderilmesi yönünde etkili çalışmalar olacaktır.

 

 

Kaynak:

Kapçı, E. G. (2004). İlköğretim öğrencilerinin zorbalığa maruz kalma türünün ve sıklığının depresyon, kaygı ve benlik saygısıyla ilişkisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi37(1), 1-13.

Siyez, D. M., & Kaya, A. (2011). Akran zorbalığı gruplarında empatik eğilim.

Ünver, H., & Koç, Z. (2017). Siber Zorbalık ile Problemli İnternet Kullanımı ve Riskli İnternet Davranışı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Journal of Turkish Educational Sciences15(2).

 

 
Toplam blog
: 2
: 954
Kayıt tarihi
: 10.01.18
 
 

Ondokuz Mayıs Üniveristesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alan mezunu olmakla birlikte; çocu..