Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '08

 
Kategori
Haber
 

Çocukları için kaşar ve çikolata çaldı...

Çocukları için kaşar ve çikolata çaldı...
 

Antalya'da dört çocuğu ile yaşayan -aslında çile çeken demek daha doğru olur- anne Tülay Oğuz; yirmi beş Ağustos iki bin sekiz günü alışveriş için gittiği marketten çocukları için, kaşar ve çikolata çalıyor. Sonra da ani bir pişmanlıkla aldıklarını reyona koyuyor.

Ne var ki kameralar ve görevliler durumu ayrımsıyorlar; alınanları bırakmasına karşın, Tülay Oğuz ile beraberindeki görümcesinin oğlu Mustafa Demir, görevlilerce çağrılan polisler tarafından gözaltına alınıyorlar; çıkarıldıkları mahkemece de tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderiliyorlar.

Antalya üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde bayramöncesi başlayan duruşmada anne Tülay Oğuz şunları söylüyor:"On iki yıldır eşimden ayrı yaşıyorum. Dört çocuğuma bakıyorum. En son evli olan kızım da boşanıp yanıma geldi. Geçim zorluğu çekmeye başladım. Görümcemin oğlu olan Mustafa Demir bana yardım amaçlı birşeyler almak istedi. Bu nedenle markete gittik. Ben bir an şeytana uyup, bir paket kaşar ile çikolata alıp eteğimin altına koydum. Ancak, çocuklarım gözümün önüne gelince tekrar reyona bıraktım. Beni, bırakırken gördüler. Bir an şeytana uydum. Beni affedin."(02.10.2008 Milliyet;sondakika haberleri)

Mahkeme Heyeti, iki sanığa; anne Tülay Oğuz ile hayırsever akraba Mustafa Demir'e TCK'nın 145/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına hükmederek beraat kararı veriyor.

Mahkeme Heyeti; sanıkların suça teşebbüs ettiğini, ancak çalınanların değeri yüksek olmayan gıda maddesi olduğunu ve daha çoğunu çalma imkanı varken ihtiyacı kadar çaldıklarını belirterek, sanıkların beraatini sağlıyor.

Her geçen gün daha da çoğalan çilekeş annelerimizden sadece biri, Tülay Oğuz... Birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü... Aile Mahkemeleri'nde görülen boşanma davalarında; Tülay oğuz gibi kendisini savunamayan dayanaksız anneler; birkaç celsede boşanırlar. Duruşma Salonları küçücüktür. Annelerin yüreği büyüktür; hayatlarının bundan sonrasında karşılaşacakları çileleri de büyüktür. Duruşma neticesinde -neredeyse tamamında da- çocukların velayeti anneye verilir. Anne; kucağında çocuğu ile duruşma salonundan çıkar; evsiz, eşsiz, aşsız, dayanaksız bir hayatın zorlukları içinde bulur kendini...

Ne diyor çilekeş anne Tülay Oğuz?!..

"On iki yıldır eşimden ayrıyım... Dört çocuğuma bakıyorum... En son evli olan kızım da boşanıp yanıma geldi...Geçim zorluğu çekmeye başladım..."

Rahmetli Ordinaryus Profesör Doktor Hıfzı Veldet Velidedeoğlu; "Boşanma ailenin çilesidir" diyordu. Bugün geldiğimiz duruma bakarsak; boşanmalar toplumun çilesidir artık... Hem de ne çile... Bir ömrün umuduyla evlenen kızcağızı, birkaç ayda boşanmak zorunda bırakacaksın öyle mi?!.. Ondan sonra da, o genç evli insanı babaevine yollayacaksın!.. Toplumumuzda bu vicdansızlık, bu kadar kolay olmamalı. Boşanıp ana-baba evine gelen kızın ve ailesinin hayatlarını hüzün kaplıyor... Yazık değil mi evlada ve aileye?!..

Adam boşanıyor; çocuklarını da o saat unutuyor. Sorunda buradan başlıyor. Yasalar böyle babalara "baba" olduklarını hatırlatmalıdır. Boşanma durumunda böyle babalara; çocuklarına bakma hükmü getirilmelidir. Böyle bir yasal düzenleme gecikilmeden "Medeni Kanun"a eklenmelidir.

Her yerleşim biriminde "Akil Adamlar Kurulu" oluşturulmalı ve bu kurul ev ev gezerek toplumun dertlerini not almalıdır; böyle çilekeş annelere de mutlaka kol kanat gerilmelidir.

Türk Milleti'nin anneleri onurludur; bu onur her şartta korunmalıdır.

fot.Milliyet







 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..