Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Çocukları istismar etmeyelim lütfen

Çocukları istismar etmeyelim lütfen
 

Toplum olarak sarhoş sürücünün araba kullanması gibi bir sağa bir sola yalpalayıp duruyoruz. Sürekli aşırı uçlarda gezinmekten orta yolu bir türlü tutturamadık.

Aynı şekilde ileri veya geri adımlarımız da anormal. Eskilerin ifrat ve tefrit olarak adlandırdığı gibi, ya gereksiz şekilde çok ileriye koşuyoruz, ya da hep gerilerde kalıyoruz.

Oysa orta yol ve orta karar, her zaman denge unsurudur. Peygamberimizin bu konuda bir tavsiyesi var. Her şeyin hayırlısı ortasıdır, buyuruyor.

Bir de benim çocukluğumda Tercüman gazetesinin sağlık köşesini yöneten Kamuran Şenel adında bir doktor vardı. Sürekli şu sözü tekrarlardı: Azı yarar, ortası karar, çoğu zarar...

Bilmiyorum kendi sözü müydü, ya da bir yerden alıntı mıydı ama, hakikaten insana yol gösteren önemli bir vecizeydi.

Öğütlerin çoğuna kulak tıkadığımız gibi, bu sözlere de hiç önem vermediğimiz için, toplum olarak darmadağınık bir haldeyiz.. Keşke elele, aynı amaçlar doğrultusunda kenetlenmiş bir toplum olabilsek...

Şu meşhur türban gösterilerinden birinde küçücük çocukların eline, üstünde onların asla anlayamayacağı sloganlar yazan pankartlar verilmiş.

Milliyet gazetesi de "Çocuklar kullanılıyor" diyerek bunu manşete almış.

Bir başka gazetede ise yine çocukların kullanıldığı farklı bir haber var. Çocuk pornosu özendirdiği için büyük tepki gören küçük kızların güzellik yarışması, Antalya valiliğinin açtığı soruşturmaya rağmen yine düzenlenmiş.

Burada da küçücük kızlar aşırı makyajla olgun bir kadın havasına büründürülüyor, transparan elbiseler giyerek jüri önüne çıkıyormuş.

Güneş gazetesi de, "Bu rezlete kim izin veriyor?" başlığıyla bunu haber yapmış.

İkisinin tavır olarak, düşüncesizlik olarak, çocuk haklarına saygısızlık olarak birbirinden farkı yok. Aslında hep aynı hataları yapıyoruz da, sadece olayları hep kendi görüşümüzden yana yontuyoruz gibi...

*****

Hürriyet gazetesinin manşetinde Labaratuvarda yapay kromozom üretilmesi iddiasıyla ilgili bir haber var. Olayın heyecan yarattığı, DNA uzmanı Dr. Craig Venter'in "Tanrı'yı oynayan adam" olarak nitelendirildiği anlatılıyor.

"İlk yapay canlıya büyük adım" başlığıyla verilen haberle ilgili yazdığım bir blog dolayısıyla burada sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=68469

Öte yandan Radikal gazetesinde "Yaratılış teorileri insan haklarına tehdit" manşetiyle verilen daha değişik bir haber bulunuyor.

Avrupa Konseyi, okullarda yaratılışçılık teorisinin okutulmasına 'insan haklarına karşı tehdit oluşturabileceği' gerekçesiyle karşı çıkmış. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM) 4 Kasım tarihli oturumunda 'Eğitimde Yaratılışcılığın tehlikeleri' başlıklı rapor ve ona bağlı karar tasarısı ele alınmış. Oturumdaki oylamada, 'yaratılış teorisinin okullarda bilimsel bir disiplin olarak öğretilmesine' karşı çıkan karar, 25 aleyhte ve üç çekimser oya karşın 48 lehte oyla kabul edilmiş.

Türk üyeler CHP'li Abdülkadir Ateş ile Gülsün Bilgehan da karara lehte oy vermiş.

*****

Türkiye'nin Avrupa Birliği macerası devam ediyor. Hükümetin bu konuda ciddi şekilde olayın üzerine gitmesi, -geçmişte AB'nin aleyhinde olduğu düşünülerek-, bazıları tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor. Bazıları ise Temel'in, "sen beni tanımaysen ben seni hiç tanımayrum" demesine atfen, AKP bu kadar AB'ye girmek istiyorsa, ben hiç girmek istemiyorum diyerek karşı çıkıyorlar.

Doğrusu ben de bu konuda kafası karışık olanlardan biriyim. Ne lehte ne aleyhte oluşmuş bir kanaatim yok.

Bazı yasal düzenlemelerin bu bağlamda yapılmak zorunda olması da bana ters gelen konulardan biri.

Şu meşhur 301. madde bana göre neden olumsuz tarafıyla yorumlanıyor, onu da anlamış değilim.

Dışişleri Bakanımız ve başmüzakerecimiz Ali babacan, uluslurarası platformlarda hep karşısına çıkan 301. madde ile ilgili ilginç bir benzetme yapmış.

Sabah gazetesi haberi "404 gibi yapıştı, 501'den ünlü" manşetiyle vermiş.

Star gazetesi ise "301 üstümüze 404 gibi yapıştı" başlığını kullanmış.

Babacan "bu etiketi üstümüzden atmalıyız" demiş.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, EuroNews televizyonuna yaptığı bir açıklamada, AB'nin Türkiye'ye karşı tutumundan şikâyetçi olmuş ve Türk halkı Kıbrıs ve AB vaatlerini unutan Avrupa'ya inancını kaybediyor, demiş. Türkiye gazetesi bu haberi "AB sözünde durmuyor" şeklinde vermiş.

*****

İki gazetede birden manşete çıkan haberlerden biri de İsviçreli bir iş adamını kaçırıp fidye isteyen uyanık Türklerle ilgili...

Olay sanki bir film senaryosu gibi gelişmiş... Peynircilik işi için kendisine ortak arayan İsviçreli bir işadamı gazetelere ilan vermiş. Sanki sermayedar işadamı pozisyonunda ilanlara cevap veren 3 Türk, konuştukları düzgün Almanca'yla adamı ikna edip Türkiye'ye getirtmişler.

Ancak niyetleri iş yapmak filan olmadığı için adamı bilinmeyen bir yere götürüp ailesinden fidye istemişler.

Parayı temin eden, ancak bu arada polise de haber veren ailesi, işadamını Türk ve İsviçreli görevlilerin yaptığı operasyonla fidyecilerin elinden kurtarmış.

Posta gazetesinin "Peynirli tuzak" manşetiyle verdiği haberi, Takvim gazetesi, "Ortaklıkta fidye var" diye vermiş.

*****

Hemen hemen bütün gazetelerde yer alan ve Vatan gazetesinde manşetten verilen bir haberde şimdi sıra... Garnizonda şehit çocuklarına verilen iftarda, babasız kalan çocuklar, Orgeneral Büyükanıt'ın elini öperken ona "baba" diye hitap edince, Paşanın hanımı Filiz Büyükanıt duygulanıp fenalık geçirmiş.

"Filiz Hanımın yıkıldığı an" başlığıyla verilen haberde bu sahnenin kendisini çok etkilediği anlatılmış.

Diğer gazetelerdeki manşetler de şöyle :

Bugün gazetesi "Anayasacılar aşk kurbanı" başlığıyla verdiği haberde, 1808'de ilk Anayasa belgesini hazırlatan Alemdar Mustafa Paşa'nın da gönlünü bir güzele kaptırdığını anlatıyor. Artık bu ne anlama geliyorsa...

Yeni Şafak gazetesi, Başbakan Erdoğan'ın 21 Ekim'deki referandumdan sonra, başka konuların da halkoyuna sunulacağı mesajını verdiğini manşete taşımış. "Yeni referandum konuları var" başlıklı haberde, Erdoğan'ın Türkiye referandum kültürüne alışmalı, dediği de belirtiliyor.

Cumhuriyet gazetesi Antalya'da lise öğrencilerinin türbanlıların ablukası altında olduğu haberini "Kız yurdunda zikir sesleri" başlıklı manşetiyle okuyucusuna aktarmış.

Zaman gazetesinin bugünkü manşeti değişik bir habere ayrılmış. "Antalyalı çaycı Amerikan internet devini dize getirdi" başlıklı haberde, Kaş'ta organik çay üreten Lycos firması ile dünyanın en büyük 5 internet portalinden biri olan Lycos arasındaki isim davasını Türk gencinin kazandığı anlatılıyor.

Türk patent enstitüsü, pazara com.tr uzantısı ile girmek isteyen ABD firmasını haksız bulmuş. Firma şimdi Türk www.lycos.com.tr ismini satın almaya çalışıyormuş.

Son haberimiz Akşam gazetesinin "Düğün tatbikatı" manşeti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kızı Kübra'nın düğününün ksursuz olması için hazırlıklarla bizzat ilgileniyormuş.

*****

Spor gazeteleri, Fenerbahçe'nin beraberliğini manşete taşımışlar.

Bugünlük bu kadar. Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla...







 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..