Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Çocuklarımız büyüyor!

Çocuklarımız büyüyor!
 

Anne ve babalar her zaman çocukları için en iyi geleceği hazırlamak üzere çalışırlar. Daha da ötesi birçok ebeveyn yaşamlarını tamamen çocuklarına göre dizayn ederler. Adeta bir heykeltıraş titizliği ile eserlerini arzu ettikleri şekilde biçimlendirmek için özenle çaba sarf ederler. Emeklerinin karşılığında kusursuz, hatta mükemmel bir yapıt, başyapıt görmektir tüm beklentileri ve umutları. Ayrılmış olan çiftlerde sorumluluğu üstlenen anne ya da baba bu konularda çok daha temkinlidirler. Parçalanmamış aile koşullarına karşın haklılık payları yok denilemez. Ancak, göz ardı edilen gerçek olgu şudur ki, bu olumsuzluktan en çok etkilenen zaten çocuklar değil midirler?

 

“Bak oğlum, kızım. Siz henüz çok küçüksünüz. Yaşamın bizlere yaşatmış olduğu güçlükleri, bizlerde bırakmış olduğu derin izleri sizlerin de yaşamanızı istemiyoruz. Sizlerin bizlere oranla çok daha yaşanabilir bir ömür sürmenizdir tüm uğraşlarımız. Ne kadar büyümüş olsanız da sizler yine de bizlerin yaşanmışlıklarına nispeten henüz oldukça deneyimsizsiniz. Sakın ola ki bu yaklaşımlarımızdan siz nadide yavrularımızı küçümsediğimiz anlamını çıkartmayınız, lütfen.”

 

Biz ebeveynler için buraya kadar her şey çok güzel bir tablo olarak görülebilir.

 

Bu söylemlerin bir de çocuklar cephesinden tercümesine bakalım; “Bakın eşek sıpaları! Siz eşek kadar da olsanız yine de bizim gözümüzde birer çocuk olarak kalacaksınız. Hiç öyle yerli yersiz inatlaşmalarda, itirazlarda bulunup da bizim canımızı sıkmayın! Ha, dinlememekte ısrar mı ediyorsunuz? Edin. Kaybeden siz olacaksınız. Öncelikle şu an itibariyle harçlıklarınızı kesiyoruz. Sağlamış olduğumuz tüm olanaklardan ‘ben akıllandım, buyur anneciğim, buyur babacığım’, diyene kadar hiçbir şekilde yararlanamayacaksınız. Yarın her hangi bir sorunla karşı karşıya kaldığınızda da sakın ola ki gelip bizlerden yardım beklemeyiniz. Hadi bakalım, bakın başınızın çaresine!”

 

Öldürme, süründür! Tebrikler! Anne ve baba. Nazi kamplarına ilişkin çok mu roman okudunuz? Yoksa oradaydınız ve canlı canlı mı yaşadınız? En iyisi siz çocuğunuzun ayağına oldukça kütleli bir kaya parçası bağlayınız ve de atınız engin suların derinliklerine. Kurtulun gitsin. Kesin çözüm. Ne gereği var canım? O kadar emek, zaman ve ekonomik kayıplara? Değil mi ama?

 

Çok mu acımasız oldum? Hoş geldiniz öyleyse. Doğru aynaya bakmaya başladınız. Aynaları kırmanız bir anlam ifade etmeyecektir. “Kendimizle yüzleşmeyi”, oldukça sık kullanmakta olduğumuz “empati” yapma becerisini ve de sonuç olarak “kabullenmeyi” öğreneceğiz.

 

Neyi mi? Çocuklarımız büyüyor.

*******

 

Evet. Yukarıda açıklamaya çalıştığım aile içi anne baba çocuk ilişkilerine bir de ülkeleri yönetmekte olan idareciler ve halk birliktelikleri açısından değerlendirmelerde bulunalım. Toplumun en küçük birimi ailedir ve de simetriği de ülkelerdeki devlet yapılanmalarıdır.

 

Yakın zamanda ülkemizin tamamında (İçişleri Bakanlığı istatiksel verileri 80 ilimizde) yaşamış olduğumuz toplumsal bir hareket olan “Gezi Parkı Eylemleri”ne katılan insanımızın çoğunluğu lise ve üniversite çağında olan gençlerimizden oluşmaktaydı. Bilgisayar başında önlerine konulan sütlerini içen bu çocuklarımızın sanıldıklarının aksine çok daha duyarlı, katılımcı, kişisel tercihlerine saygı gösterilmesini bekleyen kocaman yürekli ve de zekâ küpü birer yetişkin olduklarını sadece ülkemiz değil tüm dünya kamuoyu şaşkınlıkla ve de beğeni ile gözlemledi. “Biz de varız hey! Duyun sesimizi” dendi.

Korumacılığımız ve de kuşkularımız sağlıklı değerlendirmelerde bulunabilme yetimizin önünde set olmamalıdır. Duygusal handikaplarımız bilinç algımızın kaybına yol açmamalıdır.

*******

Çocuklarımız büyüdü. Dilerseniz, bizler de ebeveynler olarak büyüyelim artık. Ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..