Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '11

 
Kategori
Güncel
 

Çocuklarımızın üzerine uygulanan sınav şiddeti

Çocuklarımızın üzerine uygulanan sınav şiddeti
 

Bu hafta sonu SBS sınavı yapıldı. SBS son beş yıl içinde uygulamaya koyulmuş ve 6. 7. ve 8. Sınıf öğrencilerinin seviyesini belirleyerek lisede hangi okullarda okuyabileceğinin sıralamasını yapan merkezi bir sınav sistemi.

Bu sistem geçen sene ilk yerleştirmesini yaptı.

Ancak içinde bulunduğumuz eğitim yılının başında “çocukların psikolojisini bozuyor” gerekçesiyle sadece son sınıfta yapılmak üzere kaldırıldı. 6. sınıfta okuyup sınava girmiş ve bu sene 7. sınıf öğrencisi olanlarla ilgili sene başında büyük karışıklıklar yaşandı.

Bakanlık bu çocukların sınava girmesi yönünde karar bildirdi. Sonra bir velinin mahkemeye başvurusuyla yürütme durduruldu, bakanlığın başvurusuyla yanılmıyorsam Danıştay tarafından tekrardan uygulamanın yürütülmesi yönünde görüş bildirildi.

Sistemin içindeki velilerden bir tanesi olarak geçen sene görüşlerimi özetlediğim bir yazı yazmıştım. O tarihlerde sınavın yapılması ile ilgili bir karar verilmemiş sadece bir sınav gündemi vardı. (*)

Dün sınav maratonuna katılmak üzere bize bildirilen okulda yerimizi aldık.

Hem bu sınavın aktörlerden biri hem de etrafta olan bitene gözlem yapan bir yazar olarak karışık duygular yaşıyor, hissediyordum.

Hemen yanımda duran bir kız öğrenci elleri tir tir titreyerek biraz sonra başlayacak sınavı bekliyordu. Az ötede diğer bir öğrenci babasına sarılmış bir türlü ondan ayrılamıyordu. Her veli çocuğunu yatıştırmaya, “bu sınavın sene içinde girdiği birçok denemeden farkı olmadığını” anlatmaya çalışıyordu.

Bu çocuklara yaşatılan stresin şiddetini ölçecek bir aletimiz olsa sanırım en üst değerde bir yerde durur belki de gerçek değeri asla gösteremezdi.

Sene içinde yaşananların hangi birini anlatabiliriz ki?

Eğitim sisteminin giderek okuldan çıkıp evlere, özel derslere ve dershanelere yönlendirilmesinin o sınava girmiş öğrencilerin sayısı kadar örneği vardır.

Daha önce de yazmıştım; ben Haydarpaşa Lisesi’nin eski binasında okuma şansı yakalamış öğrencilerden biriyim. Okulumuzda fizik, kimya, biyoloji derslerine ait iki şer adet laboratuvar bulunurdu ve bizler ders kitaplarında bulunan her deneyi, maddeyi ve organizmayı bu laboratuvarlarda görür, dokunur, deneyini yapardık ve o an bütün sonuçlarını kendi aramızda tartışırdık. Bir mühendis olarak bugün hala o tarihte yapmış olduğumuz deneylerin sonuçlarından yararlanabiliyor ya da kendi çocuğuma bilgi olarak aktarabiliyorum.

Ancak yeni eğitim sistemi yukarıda özetlediğim bütün deney, araştırma konuların hepsini evlere, velilere, öğrencilere bıraktı. Ders kitaplarının içinde bilgiden çok öğrenciye dışarıda yapacağı araştırmalara ait ödev konuları var.

Aynı öğrenciye bir de bütün geleceğini belirleyen SBS adındaki sınavı yükleyince ortaya içinde okullardaki öğretmenlerinin etkisinin azaldığı, velinin ödev, bilgisayar başında araştırma yaptığı, çocukların da özel dersler ve dershanelerle sınava hazırlandığı çarpık bir sistem çıktı.

Kim kimi kandırıyor, bilmiyoruz.

Sonuç olarak çocukların çocukluklarını yaşayamadığı bir ülke haline geldik.

Sınav şiddeti 11 yaşında başlıyor, üniversite giriş sürecine kadar her an her şekilde dozu arttırılarak bu çocukların üzerine uygulanıyor.

Ortada dört ya da beş seçenek soru çözme becerisi elde etmiş, çeşitli seviyelerde eğitim başarısı gösteren ancak sosyal ve psikolojik yönden büyük tahribat görmüş gençlerin yetiştiği bir gerçeklik oluşmuştur.

Bu gençlerin zaman zaman toplum içindeki farklı davranış şekillerinin nedenlerini tartışıyoruz. Nereye gidiyoruz, sorusunu soruyoruz.

Nereye götürüyoruz, sorusu çok daha anlamlıdır.

Hiç kuşku yoktur ki parası olanın bu sistem içinde etkinliği, önceliği ve başarı sıralaması da ona göre şekillenmektedir.

Sınav çıkış öğrencilerin yüzlerine yansıyan ifade çok daha karışıktı.

Bu sınavlarda öğrencilere sorulacak soruları hazırlayan ekibin bütün bu süreçlerden ve gerçekliklerden haberi var mıdır, gerçekten çok merak ediyorum. Gencecik beyinleri çelişki içinde bırakan şaşırtmacalı, her tarafında tuzaklar gizlenmiş ve ‘kötü niyetli’ soruların okullardaki eğitimle ne kadar ilişkisi olduğu yanıtlanması ve açıklanması zor bir durumdur, zaten her sınav sonunda da iş işten geçmiştir.

“İşte bir o farkı görebilen öğrencileri arıyoruz.”

Sen önce o farkı gösterecek bir eğitim sistemini kur da sonra öğrencilerin içindeki X-Men’i ara bul.

Bu gerçeğin tam merkezinde olunca hiç kuşku yok ki derinden yaşıyor ve hissediyorsunuz. Etrafınızda kim ne yapmış bununla ilgileniyorsunuz. Yakın bir arkadaşımızın bir çocuğunun sınav sırasında salonda kustuğunu öğrendiğimde bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Bu sistem, sınav süreci insani olmaktan çok uzak bir yerdedir. Bir veli olarak bunu son iki senedir içimde hissediyorum, önümüzdeki sene çok daha şiddetli bir şekilde ailemle birlikte yaşayacağım.

Geleneklerine bağlı, hiç değişmeyen bir sistemimiz olsa bu yazıyı asla yazmazdım. Ancak hangi sistemin doğru olduğunu sistemi kuranların dahi bilmediği, sürekli değişen ve her jenerasyonu denek gibi kullanan, bir ayarı ve düzeni olamayan bu gerçekliği asla kabul etmiyorum.

Çocukların psikolojisini bozduğu gerekçesiyle uygulamadan SBS’nin son kurbanları olan bizim çocuklarımızın psikolojisini kim düzeltecek?

Uzay Gökerman

(*) http://www.indigodergisi.com/56/ug.htm

http://blog.milliyet.com.tr/Roportaj___Her_Sinav__ogrenci_icin_bir_sirat_koprusudur_/Blog/?BlogNo=252240

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..