Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '16

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklarını halk çocuklarından ayrı tutmadı

Çocuklarını halk çocuklarından ayrı tutmadı
 

Köy Enstitülerinde askerli dersi (Fotoğraf:Mustafa Güneri)


İkinci Dünya savaşının yarattığı olumsuz koşullar tüm hızıyla sürerken, eğitim çalışmaları da ağırlıklı olarak yürütülüyordu. Köy Enstitüleri kurulmuş, mezunları tüm ülkeye dağılarak halkı aydınlatmaya başlamışlardı. Ancak bu yetmiyordu. Ülke güvenliği ve barış için ordunun savaşa her zaman her durumda hazır olması gerekliydi. Bir yandan yetersiz ekonomik koşullar elverdiğince, ordunun gereksinimleri karşılanıyor, bir yandan da eğitim kurumlarının Anadolu’nun her köşesine yayılması, Halkevlerinin, okuma odalarının açılarak, halkın aydınlanması her yönden ele alınmaya başlanmıştı. Resim sergileri açılıyor, oyunlar sahneleniyor ve halkın bunlara yoğun katılımına çalışılıyordu.

İşte bu günlerde yüksek okul öğrencileri yer yer askeri eğitimden geçirilirdi. Bunun amacı gerektiğinde orduya eğitilmiş, donanımlı bireylerin hazırlanmasıydı. Yüksek okullarda okuyan öğrenciler, yaz dinlencelerinde, Ankara Balgat sırtlarındaki alanda kurulan askeri kamplara alınıyor, onlara askeri eğitim veriliyordu. Zaten lise yıllarında askerlik dersi almış olan bu öğrenciler savaş yıllarının verdiği dikkatlilikle de askeri eğitim disiplinine çok çabuk uyum sağlıyorlardı.

O günlerde eğitimci ve dilci yazar Ali Dündar öğretmen de Pazarören Köy Enstitüsü’nden mezun olmuş, sınava girerek Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünü kazanmıştır. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde okurken,  eğitim için kampa çağrılmıştı. Askeri eğitim alacaklardı. Her zaman olduğu gfibi, kampta da her işlerini kendileri yapmaya başladılar. İş bölümü kusursuzdu. Eğitimler planlı bir şekilde yürütülüyordu. Yemek ve temizlik aksatılmadan kendileri tarafından nöbetleşe gerçekleştirilirdi.

Bir gün Ali Dündar ve arkadaşı yemek sonrası çadırda bulaşık yıkarken, dışarıda koşuşmalar, alkışlar duydular. Ali Dündar öğretmen çadırdan başını dışarı çıkarınca bir kalabalık oluştuğunu, herkesin oraya doğru koştuğunu gördü. O da koşarak gitti. Kalabalığın karşısında, at üstünde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü vardı. Toplananları selamlıyordu. Topluluğa doğru yüksek ve kararlı bir sesle: “Erdal da sizin aranızda mı?” diye sordu. Oradakiler hep bir ağızdan “Aramızda” dediler. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü: “Elbette aranızda olacak. O’nun babası da sizin babalarınızla cephelerde beraberdi.” dedi. Kalabalıktan yükselen alkış seslerinden ürken at, biraz huysuzlandı. İsmet İnönü atını okşadı, rahatlattı. Atın üzerinde dimdik durmayı sürdürdü.

Erdal İnönü, Ali Dündar ile birlikte çadırda bulaşık görevlisiydi. Biraz sonra işini tamamlayınca O da arkadaşlarına katıldı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü çocuklarını halkın çocuklarından ayırmamış, devlet okullarında okutmuştur.

İşte “Devlet Adamlığı” buydu. Savaşta nasıl babalarıyla yan yana olmuşsa barışta da halkla yan yana olmaktı devlet adamlığı. Çünkü O, Lozan’ın yürütücüsü, Lozan’ın mimarıydı. Tartışılmaz bir kişilik ve bilgelikle, savaşta olduğu gibi, masa başında da yedi düvelle boğuşmuş, ince ve kıvrak zekasıyla ülke yararına sonuçlar almayı başarmıştı.

Bu güçlü kişilik; devlet adamıyım diyenlere ders ola.

Ruhu şad olsun.

Mehmet ERBİL

02 Ekim 2016

                www.mehmet-erbil.tr.gg

 
Toplam blog
: 63
: 729
Kayıt tarihi
: 29.09.11
 
 

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi-Yüksek Lisans Resim-19 kişisel Resim Sergisi Yazı..