Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '14

 
Kategori
Anılar
 

Çocukluğum, hatıralarım ve çocuklar

Çocukluğum, hatıralarım ve çocuklar
 

Masumiyet toprak altında asla çiçek açamaz; Köklenip güneşe uzanması,dallanıp yapraklanması lazım..!


İlkokul 3 sınıfta Öğretmenim olan Babam: Not defterinden biraz büyükçe, 29 sayfadan oluşan ve kapağında, Mavimsi puslu bir havada, orman içinde, Devle savaşan bir çocuğun resmedildiği, İsmi ‘’ Devler Ülkesinde’’ olan bir hikâye kitabını, 3 gün içinde harfi harfine ezberleyip, sınıfa anlatmamı istemişti.


Ve ben de vakit kaybetmeden bana verilen bu süre içinde,Kitabın içindeki mekânları yakalamak, Kendimi Devle savaşan o çocuk gibi hissetmek için.

Kâh okulun bahçesinde ağaçların arasında, kâh tek bir Ardıç ağacının olduğu kızıl burunda ki o tepede…

3 gün içinde kitabın tamamını, Babamın söylediği gibi harfi harfine ezberleyip, sınıfta anlatmıştım.

Kitabın içinde yazılanları, A4 kâğıdının içine dökseniz, içindekiler 3 sayfa bile gelmezdi.

Ama o seviyede ki bir çocuk için bu küçültülmüş ebatlardaki 29 sayfalık hikâye,

Bugün en az 100 sayfalık bir öykü kitabına denkti.

Kapaklarında esrarengizce gelen, o resimlerden etkilenerek, içindeki mekânları yakalamak adına, Cengiz Aytmatov'un ‘’İlk Öğretmenim’’adlı öyküsündeki gibi, bahçesinde kavak ağacı olan o köy okulunda okuduğum, dili sade o hikâye kitaplarını özlüyorum. Ve ben bunları neden şimdi ve neden bugün hatırlıyorum, anlayamıyorum…

Şimdi; Kulağımda beni o günlere götüren müzik yenilendikçe, piyona gibi hissettiğim klavyemde parmak uçlarımla o günlere köprü kurmaya devam ettikçe, anlamaya çalışacağım ve çalışıyorum...

O günlerden.... Gözlerim kapalı ve ellerimi bir âmânın arayışında uzattığı gibi ilerliyorum günümüzün bazı hikâye kitaplarına... Artık güzeli gözlerimle göremiyorum. Kelimeler değiştikçe, yabancılaştıkça sanki düşüncelerim ağır bir battaniyenin altında terliyor, terler içimi bunaltıyor, Hani benim o masum sözlerim; şimdi neredesiniz diyorum!

O edebiyatçıları görebilseydim keşke, dili yenileştireceğiz derken, beni nezle eden o edebiyatçılara derdim ki! Ben edebiyatçıları severim, gün bakışlı güneş gibi düşünürlerse…

Ben çocukları da severim. Sizde sevin ne olur! Bırakın konuşsunlar düşündükleri gibi, Şu battaniyeyi ne olur örtmeyin. Terlemesinler düşünürlerken…

Evet, battaniyenin altında, karanlık bir dil keşmekeşi var.

Oysa dışında, güneş, ağaç, çiçek, kelebek… Her şey var.

Dil ile düşünür insanlar, dil ile sever, dil ile ister.

Büyükler kendini kurtarır belki, Ben çocuklar için üzülüyorum.

Çocuklar, çiçekleri koparılmış, düşüncelerine battaniyeler çekilmiş…

Çocuklar terlemiş, terlemiş, düşünceleri nezle olmuş.

Söylesin, Batı taklitçisi o Edebiyatçılar şimdi? Sever mi bu çocuklar sizi?
Severler mi kitapçıları ve kitapçılardaki o kitapları?



2014 Şubat... Dolunaya Doğru..!

 
Toplam blog
: 67
: 4037
Kayıt tarihi
: 24.04.07
 
 

17 Şubat 1986'da: Soğuk karlı bir Şubat gecesi Koca Karı olan ebenin ellerine ''bilim otoritelerinc..