Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '10

 
Kategori
Anılar
 

Çocukluğumda kalan bir anı

Çocukluğumda kalan bir anı
 

Doğduğum ev


Sanırım 1956 veya 1957 yıllarıydı.

İlçe olalı iki yıl oluyordu doğduğum küçük kasabanın.

İlçe olduktan sonra bir canlılık bir devinim geldi, Karadeniz’in hırçın dalgalarının kıyılarını dövdüğü güzel beldeme…

Hükümet binası yapıldı, belediye kuruldu. Devlet memurları geldi. Her şeyden daha önemlisi eğitimimde en büyük payı olan ortaokul açılmıştı.

O zamanlar insanlar daha bir dost, daha bir candandı.

İlçemize gelen her yeni memura babam da annem de evimizi açarlar, kiralık bir ev buluncaya dek konuk ederlerdi.

Benim en candan arkadaşım Malmüdürünün kızı İnci’ydi. Aynı sırada otururduk, birbirimizden hiç ayrılmazdık.

Hâkimler, doktorlar, savcılar benim en iyi arkadaşlarımdı. Özellikle doktor Nahit Kumbasar ve Hakim Nihat Aryol çocukluğumun en iyi arkadaşıydılar.
Genelde annemin görkemli konak gibi evi kaymakamlara, doktorlara, PTT müdürlerine kiraya verilirdi.

Demokrat Partinin tahkikat komisyonlarının kurduğu, vatan cephelerini oluşturduğu yıllardı.

O zamanlar radyolardan dikkatle dinlenen 13 ajansları vardı. Vatan cephesine katılanların listeleri okunurdu.

Evimize İstanbul’da basılan tüm gazeteler girerdi. Ama o zamanlar kara yolu olmadığı için motorla deniz yoluyla gecikmiş olarak gelirdi gazeteler. İçercesine okurduk her gazeteyi, dergiyi. Akis dergisi, Kim dergisi bir de Hayat dergisi vardı.

Fakat bütün bunların arasında belleğime kazınan bir savcı vardı. O zamanlar müddeiumumi de denirdi.

Savcı gerçekten Cumhuriyetin savcısıydı.

İlçemizde elektrik yoktu o yıllarda. Akşam olunca genelde küçük yer alışkanlığı olduğundan erkekler geceleri kahveye ya da meyhaneye giderlerdi. Kadınlar da ev gezmelerine. Kadınlar birlikte pekmezler, reçeller, salçalar, kuskuslar, bulgurlar, keşkekler yaparlardı. Buzdolabı olmadığından kavurmalar yapılırdı.
İşte o yıllarda genelde sahil boyunca akşamüzerleri yürüyüşler yapardı guruplar halinde insanlar. Sohbetler yapılırdı.

İşte böyle bir akşamüzeri savcı arkadaşlarıyla yürüyüş yaparken onlardan metrelerce uzaklıkta bulunan iktidar partisinden birkaç kişi savcının Adnan Menderes’e küfür ettiğini duymuşlarmış. Hemen şikayet ettiler ve savcı sürüldü. O zamanlar partizanlık çok ileri boyutlarda olduğundan partililer kızdıkları ve iş yaptıramadıkları devlet memurlarını sürdürüyorlardı. Ben çok üzülmüştüm. Babamın iyi bir dostuydu. Benim de arkadaşımdı. Savcı üzülerek gitti ve giderken de bir söz verdi. “Ben tekrar buraya geleceğim. Bana iftira edildi. Bu yanlışlık mutlaka düzelecektir” dedi.

Ve savcı gerçekten ilçemize geri döndü. Atamaya itiraz etti ve hukuk yoluyla aklanarak döndü. Ben çok sevinmiştim, çocuk aklımla…

Haberleri izledikçe, gazeteleri okudukça diyorum ki; “Ben bu görüntüleri daha öncede mi izlemiştim?”

Beynimin içinde bir cümle gezinip duruyor: “Kendi gelecekleri ile ilgili planları olmayanlar başkalarının planlarına dahil olurlar.”

Bizim geleceğimiz için bir planımız olmadığı için mi savruluyoruz yaşamın dar boğazlarında…

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..