Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '07

 
Kategori
Sinema
 

Çocukluğumdaki Yılmaz Güney

Çocukluğumdaki Yılmaz Güney
 

"Bahçelievler yazlık sinemasında bu akşam oynuyorrrrr ARKADAŞ, çirkin kral” YILMAZ GÜNEY ” saat 20:00 de başlıyor..." mikrofonla cızırtılı bir sesle konuşarak giderdi. Ne günlerdi o günler, külüstür bir pikap araba üstünde “ YILMAZ GÜNEY ” in afişleri sokaktan geçerdi bizde arkasından koş ha koş.

Filmin adı Arkadaş yönetmen Şerif GÖREN müzik Melike DEMİRAĞ, hafızamdan silemeyeceğim tek film diyebilirim.

Akşam yemekten sonra evde bir telaş, ağabeyim ile babama baskı yapardık para ver sinemaya gideceğiz diye. O da yok, yok derdi ama parayı yinede verirdi.

Sinemanın önünde upuzun bir kuyruk olurdu sıra gelmek bilmez ufak adımlarla gişeden bilet alınır ve içeri girilir sinemanın içinde bir birine tellerle bağlanmış çok sayıda olan sandalyelere bakarak numaramızı bulurduk.

Yerler çakıl taşı ama görünmüyor çekirdek kabuklarından gök yüzünde çok sayıda kalabalık yıldızlar eşliğinde gonk çalar, işte o muhteşem an herkes oturur ve film başlar.

Nedense ben hep sinemanın yanında olan binalar da bakan var diye sık, sık kontrol ederdim keşke bu evlerden birinde otursak diye söylenirdim kendi kendime ne şanslı insanlar derdim, ama onlar da bıkmış olmalı ki hiç bakan olmazdı nedense.

Önümüzden geçen satıcılar tablalarında frigo buz, gazoz, çekirdek, çikolata, sakız satardı. Ağabeyim benle hep pazarlık ederdi sadece gazoz içeceksin derdi. Çünkü öbürleri pahalı para yok. Ben de ikide bir hadi al, al diye ısrar ederdim. Bir yandan gazoz içer, çekirdek yer, bir yandan ağzım açık “YILMAZ GÜNEY” e bakardım. Önüne çıkanı indiriyor aşağıya, vuruyor, kırıyor, döküyor, aşk var, gurur var. O bütün bunları yaparken seyirciler bir alkış bir alkış birisi ona vurduğu anda hep bir ağızdan yuh çekerdik.

Seneler sonra İstanbul’a taşındım. Meşhur Yeşilçam sokağını bilmeyen yok gibidir. Bir film şirketinde işe başladım. Teknik olarak o kadar çok insan tanıdım ki sinemadan, tanıdığım aktörleri ve aktrisleri gördükçe nerden nereye demekten kendimi alamıyordum. Şimdi yan yanaydım onlarla. Ama ben hep benden büyük ağabeylere hep “YILMAZ GÜNEYİ” soruyordum. Nasıl birisiydi o diye... Çünkü ben bu işe başladığımda rahmetli olmuştu. Anlatırlardı bana "Çok iyi bir adamdı sinemaya çok şey kazandırdı o." diyorlardı. Çok seviyorlardı onu. "Baba adam!" diyorlardı hep, sevmeyenlerde vardı ama sevenlerin yanında azınlıkta kalıyordu.

Sevmeyenlere de soruyordum neden sevmiyorsun diye. "Film setinde canı sıkıldığı zaman şişe dizer ateş ederdi diyorlardı ve vururdu da ıskalamaz, çok korkardık ondan sinirli olduğu zaman kimse yanına yanaşmazdı" gibi. Yumurtalık Hakim’ ini nasıl vurduğunu anlatamıyorum bu konu beni aşar.

Ama çok seviyorum YILMAZ GÜNEY i.

"Sorunun esası şudur: Ya devrim yolunu seçeceğiz... Ya da, bu düzenin baskılarına, haksızlıklarına boyun eğerek, şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz. Bu çeşit bir seçiş, yok olmanın bir biçimidir." YILMAZ GÜNEY

EYLÜL DELİSİ

 
Toplam blog
: 12
: 1673
Kayıt tarihi
: 26.04.07
 
 

Bir film şirketinde teknik eleman olarak çalışmaktayım. Sinemayı, okumayı ve yazmayı seviyorum. Haya..