Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '06

 
Kategori
Ramazan
 

Çocukluğumun Ramazan akşamları...

Çocukluğumun Ramazan akşamları...
 

Henüz küçük bir çocukken ve dünya daha az karmaşıkken Ramazan akşamları bizim için şenlikti. O zamanlar Ramazan yaz aylarına denk gelirdi ve bizlerin iftardan sonra geç saatlere kadar sokakta oyun oynamamıza izin verilirdi. Küçük bir sokakta yaşıyorduk ve insanlar henüz birbirlerine bu kadar güvensiz değillerdi. Anne babalarımız da henüz bu kadar kaygılı ve paranoyak olmamışlardı. Çünkü gazeteler başına bin türlü belalar gelen insanların haberleriyle dolup taşmıyordu, televizyonlarda hala güzel haberler okunuyordu. Eskidendi...

O zamanlar gül ve yasemin kokularıyla dolu bir sokakta yıldızlı bir gökyüzü altında dünyayı unutarak oynamanın keyfini çıkaran bir grup çocuktuk. Tüm akşamı saklanbaç oynayarak geçirebiliyor ve bundan büyük bir haz duyuyorduk. Çünkü o zamanlar dünya bu kadar gerçek değildi.

Anneannem bize göz kulak olmak için gönüllü olarak görev alırdı. Evinin önündeki geniş tahta sedire akşamın ilk saatleri oturur, küçük çiçek desenli basma sofrasını serer, orucunu o divanın üzerinde açardı. Biz çocuklarda çoğunlukla onun sofrasında yerdik yemeğimizi. Çünkü sadece o sofrada hep birlikte yemek yiyebiliyorduk. Üstelik bahçede, açık havada güle oynaya yemek yemenin ayrı bir keyfi vardı.

Anneannem orucunu dualarla açardı. Şükreder ve sonra yemeğine başlardı. En küçük ekmek parçasının bile değerli olduğunu, çünkü bu ekmeğe ihtiyacı olan insanlar olduğunu anlatırdı. Ekmeğin değerini ondan öğrendim.

Alelacele yenen yemekten sonra oyuna koşardık. Sokaktan camiye giden insanlar geçerdi. Horoz şekeri satanlar, pamuk şekeri satıcıları, dondurma satıcıları bir bir geçerdi. Gece çok çabuk olurdu. O güzelim Ramazan akşamları... İnsanların neşe içinde bahçelerde, balkonlarda çaylarını yudumladığı koyu sohbetlere daldığı akşamlar. Huzurun kentin her köşesine sindiği o akşamlar...

Dün akşam pencereden bakarken boş sokağın artık eskisi gibi olmadığını, olamayacağını gördüm. Motorsikletli çılgın bir sürücü geçti, bir kaç çocuk birbirlerini ite kalka sokak lambasının altında durdular ve geçip gittiler. Sessizliğe kavuştu sokak tekrar. Pencerelerden televizyon sesleri yükseliyordu...

Bu sokak bir daha öyle Ramazanlar görmeyecek. Bunu biliyorum. O şenlikli günleri çoktan geride bıraktı. Hüzünle gülümsedim... Ben çok şanslı bir çocuktum...

Resim: Bruegel

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..