Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '12

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Çocukluk Aşkım

Çocukluk Aşkım
 

"Resim: Bana ait" "ADAM HALA ÇOK YAKIŞIKLI"


Efendi mi efendi, kibar mı kibar, zarif mi zarif bir beyefendiden söz etmek istiyorum bugün sizlere. Kadife gibi yumuşak sesiyle büyük kitlelerin kalplerini fetheden, gönüllerinde taht kuran,  pek çok kişinin çocukluk aşkı olan,  büyüdüklerinde de kalplerinin bir köşesinde sevgiyle sarmalanmış bir şekilde hayat bulan bu beyefendi, Erol Evgin. Şarkıları dilden dile pelesenk olmuş, ne kadar dinlenilirse dinlenilsin asla bıkılmayacak, usanılmayacak izler bırakan dimağlarda. Başka sanatçılardan dinlesek de O’nun şarkılarını aynı lezzeti bir türlü alamadığımız, kulaklarımızın ille de o billur sesi aramasının bir nedeni olsa gerek. Öyle ya durup dururken olunmuyor Erol Evgin.

Gerek sanat gerek özel yaşamıyla çizgisini hiç bozmayan, bulunduğu yerin hakkını tam anlamıyla veren, örnek insan, önek eş, örnek baba, örnek sanatçı.

Geçen Pazar akşamı Kent park’ın Babalar Günü için yaptığı organizasyonun yıldızıydı Erol Evgin. Şükürler olsun ki yıllar sonra O’nu yeniden sahnede seyretme şansını üçüncü kez yakaladım. Zarafetinden, yakışıklılığından hiçbir şey kaybetmemiş. Sanki yıllar uğramadan geçmiş yanından Evgin’in ya da şöyle söyleyeyim zaman geçtikçe şarap gibi yıllanmış, değeri artmış.

Bu arada söylemeyi unuttum kendisi benim de çocukluk aşkım olur ve hala çok ama çok severim. O, bunu bilmese de hayranlarından biriyim işte. Belki de bu yüzden oturup bu yazıyı yazmayı bir borç bildim kendisine ve kendime.

Aşina olduğumuz şarkılarını seslendirmekle kalmadı o gece Erol Evgin. Sanat müziğinin geniş yelpazesinden harmanlayarak yorumladığı eserlerle kabına sığmayan yüreklerimize yarenlik etti ve kulaklarımız böylesi temiz bir sesten şarkı dinleme şerefine nail oldu. Şarkılarıyla coştuk, evet ama asıl anlattığı fıkralarla, anekdotlarla kahkaha tufanına tutulup karnımız çatlayana dek güldük, güldük. Bu kadarla da sınırlı değildi o akşam orada paylaştıklarımız. Elvis Presley, Erol Büyükburç, Cem Karaca ve daha pek çok sanatçının taklidi ile karşımızda buluverdik Evgin’i zaman akıp giderken. Sanırım çoğunuz bu yönünü bilmiyorsunuz. Çok da güzel şiir okuyor Erol Evgin. Dudaklarından dökülen güftelerin arasına sıkıştırdığı Nazım Hikmet şiiri dinleyenleri büyülüyor adeta. Seyircilerin keyfi yerinde. Eğlence dorukta. Kâh alkışlarla tempo tutuluyor kâh eşlik ediliyor şarkıya beraberce ve tek yürek olunuyor müziğin evrenselliği altında.

Programın sonuna gelindiğinde kimseler yerinden kalkmak, orayı terk etmek istemiyor. Ben de istemiyorum. Doyamadım bu muhteşem sese. Sabaha kadar söylese, dinlerim vallahi billahi. Yıllar önce Şen Sazın Bülbülleri’ni seyrettiğimde haftalarca etkisinden kurtulamamıştım. Biliyorum bu kez de öyle olacak, oldu da. Konserin üzerinden tam tamına dört koca gün geçti ve işte ben aldım elime kâğıdı kalemi o gecenin yüreğimde bıraktığı tınıları sizlerle paylaşıyorum. Paylaşıyorum ki artsın coşkusu, çoğalsın sizin yüreklerinizde de.

Kendisine eşlik eden saz sanatçılarını tek tek tanıttıktan sonra veda ediyor Erol Evgin ve diyor ki “Konserin ardından birkaç gün konuşun şöyle. Abartarak anlatın. Ve sakın unutmayın ‘Adam hala çok yakışıklı’ demeyi.”

Sizler göremeseniz de şu anda yüzümde kocaman bir gülümseme var. Konser alanını terk ederken hemen hemen bütün hanımların dudaklarında o cümle dolaşıyor dalga dalga ‘Adam hala çok yakışıklı’

Abartmıyorum, adam hala çok yakışıklı ve sahne performansı harika. Allah nazarlardan saklasın ve daha çok uzun yıllar bizler için şarkı söylemeyi kısmet etsin kendisine. Yediden yetmiş yediye uzanan bir kitle tarafından böylesine sevilmek hiç de kolay değil. Kolaysa var mutlaka nedeni. Bu yüzdendir ki herkes Erol Evgin olamıyor işte.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..