Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '19

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Çocukta Sosyal Kaygı

Eteğim kısa mı? Çantam uyumlu mu? Saçım düzgün mü? Elbisemin ütüsü iyi mi? Benim hakkımda kesin olumsuz düşünecekler çünkü sakal traşı olmamışım...

Yukarıda yazan durumları yaşamaya ebeveyn yoktur. Bu soruları kendinize sormaya başladığınızda, ya da negatif düşüncelerle dolu yanardağı içinizde sebepsizce patlattığınızda, önce avucunuz terler, oda ne?ellerinizde titremeye başlamıştır. Aman tanrım boğazınız kurudu. Konuşmamanız lazım. İşte bunların hepsi "Sosyal Kaygı" kaynaklı işaretlerdir. Genelde tüm yetişkinlerde olmak ile beraber, yaş ilerledikçe kaygı oranı ters orantılı olarak düşüş gösterir. Herkes için mi? HAYIR.

Çocukluk safahatinde yaşanan, ergenlik ile atlatılamayan öz güven eksikliğinin bir sonucu olarak "Sosyal Kaygı" ortaya otomatik olarak çıkar. Öz güven eksikliği kapsamında çocuk, ergen, yetişkin anlamsızca çevre ile etkileşim konusunda yetersiz olduklarını düşünürler. Bu yanlış düşünce bu problemlerin doğmasında temel sebeplerden bir tanesidir.

Sosyal kaygı çevre ile etkileşimi sınırlandırır. Özellikle öz güven eksikliği bu durumu tetikler ve güven ihtiyacı anne, baba, arkadaş, akraba ... vb. aktörlere bağımlı olma durumu ortaya çıkar. Yetersizlik hissiyatı bu durumu daha çıkmaz bir hale getirir.

Korkudan korkmak kendi iç dünyamızda yarattığımız bir olgu olarak ortaya çıkar. Bu nihayetinde sosyal kaygıyı tetikler. Kendini aptal gibi hissetme, kişilere karşı mahcup olunacağının düşünülmesi vb. gereksiz yere iç dünyada oluşturulur ve "Asla konuşmayacağım. Sadece dinleyeceğim. Ne demişler? Bilmiyorsan sus, biliyorlar zannetsinler." kararı alınır. Özlü söze katılıyorum. Ancak bu kaygı kaynaklarının olmadık yere ortaya konması ve yoktan var edilmesi insanı rahatsız ediyor.

Sosyal kaygısı olan birey asla düşüncelerini özgürce dile getiremez. Bununla beraber içe dönük bir karakter yapısına sahip olunur. Bu durumu yaşayan bireylerin, yeterli yaş seviyesinde iseler öncelikle kararlı bir şekilde bu konuyu hayatlarından çıkartmak için uğraşmaları gerekmektedir. Bu kapsamda nefes ile rahatlamanın sağlanması, nefes terapileri bu konuda destekleyici olabilir. Bununla beraber birey kendini hayallerinde odak noktasına koymaktan vazgeçmeli, bunu başarma adına da bireysel gelişim konusuna eğilmelidir. Çocuklar için ise gelişime odaklanma ve gelişimi sağlama ebeveynler tarafından yönlendirilmek sureti ile sağlanmalıdır.

Unutmayın! Ufak Bir Dokunuş Yeter!

 
Toplam blog
: 20
: 48
Kayıt tarihi
: 27.12.18
 
 

NASIL BAŞLADI? Her insanın hayatında dönüm noktaları bulunmaktadır. İşte “Ufak Bir Dokunuş Yeter”..