Coğrafyanın Gizemi

Coğrafya her zaman ilgimi çekmiştir. Tarih konusunda çok konuşulur ama coğrafya konusunda pek konuşulmaz. İlginin az olduğunu düşünmüyorum, farkında olmadan coğrafyanın çeşitli konularını sohbetlerimizde yer veriyoruz aslında.

Coğrafya deyince öncelikle aklıma haritalar gelir. Atlas’lara bakmak hoşuma gider, Atlas’a bakmak benim için kağıt üzerinde seyahat yapmaktır. O ülke senin, bu ülke benim dolaşırım. Karayolları haritası, gezmesini seven biri olarak her zaman ilgimi çekmiştir. İşyerlerinde duvarlara asılı haritaların evlerde de olmasını savunurum. Türkiye’nin dünyanın neresinde olduğu, çevresinde hangi ülkelerin olduğu, kıtaların okyanusların konumlarını, dünya üzerindeki dağları, nehirleri, gölleri, adaları bilmek sizce gereksiz bilgiler midir? Bizim çocukluğumuzda konuşulan “Dünya memleketlerinin başkentlerini ezberleme” olgusunu kastetmiyorum.

Coğrafya deyince yeryüzümüzün şekilleri mi akla gelir? Tabi ki konu bununla sınırlı değil. İklim, nüfus, tarım, maden yatakları, dinler, diller hep coğrafyanın ilgilendiği konular. Yeryüzünün tektonik yapısı, kutuplardaki buzdağları coğrafyanın konuları arasında, her biri insanın ufkunu açan bilgiler. Kısaca yaşadığımız bu yerküreyi tanımamız coğrafya bilgisi ile mümkün. Peki ne kadar tanıyoruz, işte size kısa birkaç bilgi:

Bitki örtüsü: %23,3 ü çöl ve kutuplar (çorak araziler)

En çok yıldırımın düştüğü bölge: Orta Afrika

Nüfus : Asya’dan sonra Afrika ikinci kıta Türkiye dünya sıralamasında 17. ülke

En kalabalık Müslüman ülke Endonezya (Türkiye 5.)

ABD de yaşayan Yahudiler, Israil nüfusu kadar.

Antarktika kıtasını kimler parsellemiş : Avustralya, Yeni zelanda, İngiltere, Norveç, Şili, Arjantin, Fransa