Çoğu kişinin tutkusu: arabalar

Gün içinde şöyle bir çevrenize baktığınızda, arabaların hayatımızdaki yerini daha iyi anlayabilirsiniz. 

Dünya, artık teknolojinin liderliğinde dönmekte ve liderin yenilikleriyle daha yaşanabilir hale gelmektedir. Bundan çok uzağa gitmeye gerek yok, 100-200 yıl önce insanlar, gidecekleri yerlere tabanvayla ya da atlarla gitmek zorundaydılar ve bu da günler, haftalar hatta aylar sürecek bir yolculuk demekti. 

Önceleri at ve at arabaları ulaşımı sağlarken, 1887 yılında Alman Gottlieb Daimler'in bir icadı, tüm dünyanın geleceğini bir anda değiştiriverdi. Daimler, öyle bir şey icat etmişti ki, bu icat, daha önceki icatların hiç birine fiziken benzemiyordu. Tamamen kendine has bir fizyolojisi vardı. Kısa sürede bu icat, tüm dünyada yerini aldı ve artık arabaların geldiği noktayı körler bile görebilmektedir...

Artık aylar süren yolculuklar sadece 3-5 saate indirgenmişti. Hatta bu yolculuklar, sıkıcı değil tamamen konforlu ve keyifli bir şekilde sürüyordu. Kısa sürede arabalar, sektör haline gelip seri üretimle tüm dünyaya yayılmaya başladı. Artık bu icatlar; imparatorlara, devlet başkanlarına dostluk eder duruma gelmişlerdi. 

Sektör öyle bir hal almıştı ki, çoğu yatırımcı bu alana yatırım yapmak için milyonlarını feda eder duruma gelmişti. Sürekli yatırımlar, sektörün gelişmesini sağlamış ve artık dünya, arabaların tekerlekleri altında ezilir hale gelir olmuştu. 

Arabanın geçmişi böyle idi, şimdi de bugünümüze bir göz atalım...

Bu icatlar günümüzde öyle değerli hal almışlardır ki, mal varlığımızın iki maddesinden biri haline gelmişlerdir: Biri gayrimenkul, diğeri araba. Artık insanlar, emekli olduklarında ya da ellerine büyük çapta para geçtiğinde, ilk veya sonraki sözleri "araba satın alacağım." olmuştur. 

Yine öyle bir hal almıştır ki, önceden camilerin ya da kiliselerin etrafına kurulan şehirler, artık karayollarının etrafına kurulmaya başlamıştır. Artık yayaların geçiş üstünlüğü değil, bu icatların geçiş üstünlüğü vardır. Lüks bir araca binen fakir biri bile, bu araç sayesinde saygın bir yapıya kavuşabilmektedir. Bu araçların yakıtı olan petrol için dünya, rezervi olan ülkeleri alt etmek için birbirleriyle yarışmaktadır. 

Kızışan sektörün rekabeti sonrası arabalar çok farklı bir hal aldı. Bundan 50 yıl öncesi arabalarına bakıldığında, bu rekabetin ne kadar geliştirici bir etki yarattığını görebiliriz. Bilinen bir gerçek var ki, Alman otomotiv üreticileri, çoğu vatandaşın kalbinde taht kurmayı başarabilmiştir. Bugün insanlar, sağlamlığa örnek verdiklerinde "Mercedes", hıza örnek verdiklerinde "BMW", gösterişe örnek verdiklerinde "Audi" ya da konfora örnek verdiklerinde "Volkswagen" demektedirler. 

Arabanın önemi bugün bir kat daha artmıştır. Hangi ülkeden çıkışlı iseler, o ülkenin ekonomisine büyük katkı yaptıkları su götürmez bir gerçektir. Bugün Almanya'nın %25'ini otomotiv sektörü oluşturuyorsa ve bu sektörde en küçük bir verimsizlikte, Alman ekonomisi durgunlaşıyorsa, arabanın ekonomik olarak ne kadar önemli olduğunu buradan da görebiliriz. 

Bugün dünyada, bir kişiyi çevirip de sorsanız: "En büyük hayalin nedir?" diye.

Çoğu kişi buna "Ferrari ya da bunun gibi lüks bir araca sahip olmak!" derdi.

O halde arabalar, hayatımızda ne kadar önemli bir yere sahipse, bunların sadece teknolojik bir alet olduğu gerçeğini de unutmayarak, onlara gereken önemi vermeliyiz. Çünkü bu tekno otolar, kesinlikle geleceğin belirleyici öğelerinden biri olacak ve çoğu ülkenin ekonomisinin yapı taşı konumuna gelecektir...