Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '18

 
Kategori
Özel Günler
 

Çok Yaşa Mutlak Barış!

Çok  Yaşa  Mutlak  Barış!
 

Barışa kucak açan martılar


İnsanoğlunun bencilliği, aç gözlülüğü, kanaatsizliği yüzünden ne savaşlar bitti yeryüzünde ne barış özlemi biz arada kalanların,

Savaşlar olmasaydı,   doğal olarak barış çabaları da olmayacaktı diye düşünüyorum. Ve barış günü kutlamayı çok da sevemiyorum.

1 eylül barış günü yaşadık bir kez daha hiç bir şey değişmeyen yaşantımızdan geldi ve geçti sessizce, savaşların ve savaş çığırtkanlarının ürkütücü seslerini düşünürken "Haksızın sesi çok çıkar" sözünü doğrularcasına, barışa ve huzura hasretimizin arasından sızıverdi, ne barış günü olsa ne de bizim barış özlemimiz dedim kendi kendime, ve gazetelerin günün önemini anlatan köşelerini okudum karışık duygular içinde, mesela bir afet yaşanıyor. Felaket oluyor hiç düşünmeden diyebileceğim ölçüde Dünya'nın her köşesinden insanlar  kendi bildiği yötemlerle  el uzatmaya çabalıyor zor durumda olan ülkelere,  ya savaş öyle mi? neredeyse kapanan  yaralar kaşınıyor şiddeti artırmak için, hepsini bırakıp ben kısaca güne dair alıntıyla devam edeyim.

    " Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla Almanya'nın 1939 yılında Polonya'yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı tarih olan 1 Eylül'ü “Dünya Barış Günü” olarak ilan etmiştir

Birleşmiş Milletler, Barış Günü’nde, dünya çapında çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda bilinçlenmeyi amaçlıyor. Her 21 Eylül'de, Birleşmiş Milletler Merkezi'ndeki “Barış Çanı” çalınıyor. Savaşlardaki insani kıyımın anısına Japonya tarafından yaptırılan bu çan, dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretildi. Çanın üzerine, “Çok Yaşa Mutlak Barış” yazısı kazındı. "

En son yolculuğum dan bir anıyı eklemek istiyorum Tabi izin almadığım için ne anne ne de gencin adını yazmayacağım, ben cam kenarına oturdum yanımdaki koltuğa da güler yüzüyle selam verdikten sonra koltuk komşum oturdu, otobüs hareket ettikten kısa bir süre sonra da sohbete başladık, muhteşem bi anne, iyi bir yol arkadaşı olduğuna dair inancım oluşuverdi çok geçmeden, ses tonu ve birikimine hayran olduğum biriydi, aynı amaçla devam ediyordu yolculğmuz, tatili değerledirmek, "Oğlumun kayıt işlemlerini bitirdik, okulu açılmadan tatilimizi de yapalım dedik" dedi, söz okullarda sosyal faaliyetlerden açıldı ve oğlunun okulunda boks sporunun özendirici biçimde sergilendiğinden görüntüler ve madalyalardan etkilenerek boksa başladığını, kendisinin bu duruma çok üzüdüğünü, ne yapsa bir süre  vaz geçiremediğini söyledi. "Maçım var annecim bana dua eder misin?"dediği bir gün "edemem! ne günahı var O arkadaşının? hangi hatasından dolayı sen O'na yumruk atacaksın?" dedim. Oğlum o maça gitti döndüğünde ben boksu bıraktım senin yüzünden dedi diyordu. Arkadaşıma yumruğu indireceken senin sesin geldi. "Ne yaptı şimdi sana!" diye  vuramadım dediğini söyledi. Hal böyle olunca bir kez daha anladım ki; doğru anneler doğru insanlar yetiştirebilir.

Ben de boks ve halterin spor kategorisinden çıkarılmasnı istiyorum. Daldan dala atlamış olsam da konu Barış ve hasret bırakan savaş, çatışma siz ne derseniz deyin,
Ben  diyorum ki; sevgili çocuklar sizden umutluyum ve yeryüzüne huzuru siz getireceksiniz.
Saygı selamlarımla BARIŞın özlenen bir kavram değil yaşanan bir ortam olmasını istiyorum.  

    Sözcü gazetesi

           2.9.2018  CEMİLE

 
Toplam blog
: 209
: 350
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Kurşun kalemden gelen ağaç kokusunun kağıtla buluşma büyüsüyle yoluna devam eden, Lise mezunu, ha..