Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çok acelem var, çokkk...

Çok acelem var, çokkk...
 

Akşamüzeri işten çıktığımda, hiç telaşım yoktu doğrusu. Ne olduysa, bu soğuk havada, tam evime gitmek üzereyken aklıma gelen şey yüzünden oldu!

Aklıma gelen şey yüzünden gittiğim yerden çıktıktan sonra, neredeyse koşarak eve geldim. Zaman çok önemliydi. Evde oğlum da yoktu ki, onu arayıp yardım isteyeyim; beyefendi Ankara’dan gelen babasıyla birlikte bu saatlerde. Hem de bu sabah, “Anne, akşama geç kalırım, babamla gezeceğiz.” diye havasını da atarak gitmişti okuluna.

Neyse, yine kendimden fayda var. Eve gelir gelmez hemen çaydanlığı ocağa koydum, bir yandan ısıtıcıya da su koydum ki genellikle ısıtıcının suyuyla demlemem çayı ya bu gün acelem var. Sonra fırladım odama, işten gelir gelmez yaptığım gibi, üzerimdekileri çıkarıp, ev giysilerimi giydim. Sonra koşarak banyo; makyaj temizlenip, el-yüz yıkandı. O hızla ayaklarımı da yıkamışım, ıslak ıslak çorap giymek zor olunca fark ettim. Hemen saçımı topladım, işe giderken taktığım tokayı çıkarıp, turuncu olanını taktım; giysimin rengine uyanını yani.

Aceleyle salondaki masaya örtüyü serdim ve koşarak, emin olun iki adımlık yerde koşarak mutfağa gittim! Diyorum ya, telaşım var. Bu arada neyse ki çaydanlıktaki su kaynadığı için, onunla demledim çayımı. Isıtıcıdan, demliğin altına su çektim. Bir yandan da, hani şu genellikle küçük dört tabaklı olan kahvaltı tabağını çıkardım ki, tereyağı biraz da olsa yumuşasın. Sabahtan kalma doğranmış domateslere burun kıvıramadım, acelem vardı ne de olsa, onu da sofraya koydum. Çatal, tereyağı bıçağı, tabak...gibi şeyleri de taşıdıktan sonra, çayımı koydum ve ve...

En son bütün bu hazırlıkları koşarak yapma nedenim olan, eve gelir gelmez, soğumasın diye mutfak havlusuna sarıp sarmaladığım, iş çıkışı, evde ekmek yoktu diye aklıma gelince, fırına uğrayıp aldığım sıcacık ekmeği getirdim sofraya; buğular çıkan ekmeği şöyle elimle koparıp, ortasına üst komşum Nursel Abla’nın, "memleketten geldi" diyerek bana da getirdiği, o sapsarı tereyağından bolca sürdüm ve ekmeği bir güzel bastırıp, tereyağını erittikten sonra, içine peynir de koyup, neredeyse bütün bir ekmeği yedim!

Ne yaptım ben?.. Evet itiraf ediyorum; bütün bir ekmeği yedim. Zaten içini de çıkarınca pek bir şey kalmıyor geriye, değil mi?

Bütün koşuşturmam, bu soğuk havada, fırında iki dakika bekleyerek aldığım sıcak ekmek soğumasın diyeydi...bütün koşuşturmam, çocukluğumuzun, hani fırına giderek sıcak ekmek alıp geldiğimiz günlerineydi...hani annemizin kahvaltıyı hazırladığı, ekmek almanın da bize düştüğü günlereydi...

Sonra hemen, “soğumadan” sizinle paylaşmak istedim... Afiyet olsun. Sevgiler, en sıcak mavilerle...

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..