Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '12

 
Kategori
Sinema
 

Çok geç olmadan bu sese kulak verin

Çok geç olmadan bu sese kulak verin
 

Zafer Caymaz hayır sever vatandaşların desteği ile yaşama tutunuyor.


MÜRÜVET SİM VE TİMUÇİN CAYMAZ’IN OĞLU ZAFER CAYMAZ SOKAKTA MI KALACAK?

Yeşilçam emekçisi Sn. Ekrem Gökkaya ile bir süredir Yeşilçam üzerine sohbet etmekteydim. Yine Ekrem Bey’le bir haber üzerine sohbete başladık. “İşte sana bir köşe yazısı Neslihan Hanım” dedi. Haber tanıdıktı, bilindikti. Defalarca oynanan bir senaryonun tekrarıydı. Konumuz yine Yeşilçam’a ve vefasızlığına gelip kilitleniyordu. Bu kez başrolde 55 yaşında, ayağından engelli Zafer Caymaz yer alıyordu.

Türk sinemasına büyük emek vermiş iki önemli insanın evladı olan Zafer Caymaz, intihar etmeyi düşündüğünü belirtiyordu yayınlanan haberde.

“Kimdir Zafer Caymaz, neden bu köşede onun haykırışına yer verildi?” diyorsanız anlatayım. Annesi Yeşilçam’ın unutulmaz, şen-şakrak, kalender, babacan, tombiş kadını Mürüvet Sim, babası TRT Dublaj sanatçılarından,  tiyatro oyuncusu Timuçin Caymaz. Yeşilçam’ın Yeşilçam olduğu dönemlerde var olan bu iki değerli insan,  zamanında Filmsan Başkanı Ümit Utku’nun kapısını defalarca aşındırarak birçok sanatçının emekli olmasına ön ayak olmuş kişiler. Bu olayın bir yönü. Bir başka yönü ise engelli olan Caymaz’ın yasalar karşısında çaresiz kalması.

Ayağından yüzde 20 özürlü raporu olan 55 yaşındaki Zafer Caymaz, kendisinden yüzde 40 özürlü raporu istenmesinden dolayı iş de bulamıyor. Yıllarca alüminyum firmalarında çalışan, TRT’de kamera asistanlığı yapan, birçok dizinin setinde görev alan Caymaz, en son İstanbul’da çalıştığı iş yerinin kapanması sonucu işsiz kaldığını belirtiyor. Caymaz’ın dramı sadece işsizlik olarak kalmıyor. Birikmiş maaşlarını da alamayıp beş parasız kaldıktan sonra Manavgat’ta bir otelde müzisyen olarak çalışan abisinin yanına geliyor. Onun kaldığı lojmanda bir hafta kalan Caymaz’a orada çalışmadığı için ayrılması gerektiği söyleniyor ve sokakta kalıyor. Bir iş yeri sahibi olan Sibel hanım adında hayırsever bir vatandaş kendisine kol kanat geriyor. Caymaz bir süredir Sibel Hanım’ın iş yerinde kalıyor. Ancak bu durumun ne kadar sürebilir ki.  Caymaz’ın çaresizliği ve umutsuzluğu ise kendi ağzından şöyle dökülüyor;

“Bu şekilde devam ederse intihar etmeyi düşünüyorum. Son derece ciddiyim. Sokakta yatacak halim yok. Bu insanlar bir yere kadar yardım eder. Tek çarem rapor alabilmek. Yüzde 40 rapor alırsam hem işim hem yatacak yerim hemde param olacak. Ama bunların hiçbirini yapamıyorum. 9 yaşımda ayağımdan çocuk felci geçirdim. 6 defa ameliyat oldum, bir ayağımda kısalık var. Yüzde 20 özürlü raporluyum. Ama iş bulabilmem için yüzde 40 rapor istiyorlar. Ben kimseden bir şey istemiyorum, en azından arasınlar bana bir rapor çıkarsınlar. Boş zamanlarımı parklarda geçiriyorum. Önceki gün Manavgat’ta çok şiddetli yağmur yağdı. Elektrikler gitti. Yattığım işyerinde soğuktan hastalandım. Şu an hastayım ve çaresizim”.

İstediği sadece kendi hayatını idame ettirmesini sağlayacak bir iş olan Caymaz’ın sesini yetkililer bir an önce duymalı.

Yıllar önce birçok sanatçının emekli olmasını sağlayan anne babasının da hatırının olmadığını belirten Caymaz,  Yeşiçam’ın vefasızlığının en büyük canlı tanıklarından biri. Filmsan Vakfı’nı birkaç kez aradğı halde kendisine geri dönüş yapılmamış ve Filmsan’ın hiç kimseye sahip çıktığını zannetmediğini belirtiyor.

İşte Ekrem Bey’le sohbetimiz bu haberin üzerine kurgulandı. Kısa bir süre önce gözlerinden ameliyat olan Ekrem Gökkaya’ya (kendisini fazla da yormaktan çekinerek) birkaç soru yönelttim. Gökkaya  sorularımı içtenlikle yanıtladı.

“Yeşilçam emekçilerine sahip çıkan özellikle yardımcı oyunculara sahip çıkan bir kuruluş, örgüt, dernek yok mu?” diye soruyorum.

“Aktörlerin yoktu ki onların olsun, kızım” diyor Ekrem Bey ve sözlerini şöyle sürdürüyor;

“Son zamanlarda bilindiği gibi SODER kuruldu. Ama o da hiçbir şeye faydalı değil, burada başkanlık yapanlar sus payı olarak bol bol rol kapıyorlardı.  Günümüzde jönler de dahil, ben de dahil hiçbir sinema emekçisinin rahat geçinebildiğini zannetmiyorum.”

Zafer Caymaz’ın durumuna ne diyeceksiniz diyorum. Ekrem Gökkaya konuşmasını sürdürüyor;

“Yıllarca Türker İnanoğlu’nun sömürdüğü annesi Mürüvvet Sim, babası da beni ve kötü adamları seslendiren Rahmetli tiyatro ve dublaj sanatçısı Timuçin Caymaz.  Bir ara Beyoğlu Saray Sinemasının girişinde, ufacık Milli piyango satan gişeler vardı. Ben maddi durumum beni taşıyabilseydi eğer İstanbul’da kalırdım ve eski patronlarım da sağ olsaydı  ki burada özellikle Dündar Kılıç’tan bahsediyorum. Zafer’in haberi bile olmadan gerekenler yapılırdı. Burada siz medya mensuplarına çok iş düşüyor. Sizin gibi tesirli olabilecek arkadaşların bilhassa Türker İnanoğlu’na gitmelerini ve olayı anlatmalarını, benim de adımı vererek yardım istemelerini tavsiye ediyorum. Sizler ön ayak olursanız Türker İnanoğlu’nun bu işi seve seve yapacağından eminim. Çünkü kuvvetli olan Türker İnanoğlu. Ve Mürüvet Sim’in de Türker’e çok hizmeti geçmiştir. Buradan Türker ağabeye sevgilerimi iletiyorum. Bu sömürme lafıma alınmasın lütfen. Patronlar ayakta kalabilmek için işçilerini hep sömürmüşlerdir. Yüzlerce filmde oynadım. 32 filmin yapım yönetmenliğini yaptım. Emekli olacağım sırada araştırdığımda, 30-40 yılıma karşılık, 100 gün kadar sigortam çıktı onu da ecnebllerle oynadığım filmde ecnebiler yatırmışlar ve bir de gayrı Müslim sinema yapımcıları yatırmış. “

Sözlerini üzüntüyle dinliyorum usta oyuncunun. “Demek Yeşilçam’dan  fayda gören yok ” diyorum.

“Patronlardan başka gören yok” diyor. “Çünkü yapım yönetmenliğim sırasında patronlarla iç içe idim. Bizim patron günde bugünkü parayla 10 milyar harcardı, bu arada İstanbul’da en az, (en kaliteli yerlerden) 10 tane ev almıştır”.

Yeşilçam, kendini yakarak tükenen dibine kendini ayakta tutan şamdana ışık vermeyen bir mumu anımsattı bana. Yeşilçam bu kadar emekçinin emeğini-hakkını yiyerek kendi sonunu hazırlayan bir timsahtı belki de. Şimdi ağlayan her emekçinin yüzünde bu emek hırsızların parmak izleri dolanmaktaydı.

Yeşilçam bir köşe yazısıyla anlatılacak bir konu değildi. Konuyla ilgili hazırlıklarım sürmekle birlikte her zaman hemen her konuda yolumu aydınlatan bir başka sinema emekçisine aynı soruyu soruyorum.  “Ne olacak Yeşilçam emekçilerinin hali”?

Sosyolog-yönetmen Ömer Faruk Mençikyılmaz cevaplandırıyor:

“Bence Türker de, TRT de bu sorunun geride kalan uzantıları. Bana göre bu konuda ne TRT ne RTÜK ne MEB ne de KTB dolaylı da olsa gerekli destekleri sağlamaktadır. Sorunun çözümü belirli bir kaç proje için mali destek vermek ya da kimi tekliflere de bağlı olarak bazı yapımları siyasi destekli kimi şirketlere iş vermek yolu ile sağlanamaz. Sinema sanatı ya da sinema sektörü için sermaye temerküzü bir türlü sağlanamadığından ne kurumsallaşma ne de kazançların rasyonel bir biçimde yeniden sinema sanatına aktarılması mümkün olabilmektedir. Bu yüzden devlet kurumlarına büyük görevler düşmektedir. Ne yazık ki bu konuda yukarıda adlarını yazdığım dört kurum da 'model sıkıntısı' çekmektedir. Bu kapsamda RTÜK'nun yayınlanan reklamlardan kendi bütçesi için elde ettiği gelirin en az yarısını Türk Sinemasına aktarsa ne kadar güzel olur değil mi?”

Evet konuyla ilgili olarak başta Faruk Çelik, Fatma Şahin, Ertuğrul Günay olmak üzere herkese görev düşüyor. 26 Mart 2012 tarihli bir habere göre; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yeşilçam’ın unutulan sanatçılarının dramlarına son vermek için kolları sıvamıştı. Buna göre; Türk sinemasına yıllarca emek verdikten sonra unutulan, yaşamlarını yokluk içerisinde devam ettirmeye çalışan oyuncularla ilgili sık sık karşımıza çıkan “evinde ölü bulundu” ya da “cenazesine kimse katılmadı” gibi yürek burkan haberler sonrasında iki bakanlık, muhtaç duruma düşen sinema emektarlarına sosyal yardım bağlanması ve “evde bakım” gibi diğer hizmetlerden faydalanması için çalışma başlatmıştı. Yardıma muhtaç emektarlar Kültür Bakanlığı’nın yapacağı envanter çalışması ile tespit edilecek, muhtaç durumda olan sanatçıların belirlenmesinin ardından Aile Bakanlığı hızla sosyal yardım sağlayacak, gıda, yiyecek, yakacak, barınma, ulaşım, evde bakım ile tıbbi araç-gereç ihtiyaçlarını gidermeyi üstlenmişti. Çocuk sayıları gibi kıstaslar göz önüne alınarak aylık nakdi yardım da yapılacağı belirtiliyordu. [1]

 Bütün bu bilgilerden yola çıkarak ilgili bakanlıkların, ailece sinema emekçisi olan Sn. Zafer Caymaz için de kollarını sıvamasını bekliyorum. Onun sıcak bir yatakta uyumasına, huzurla çalışacağı bir iş bulmasına bir katkım olur ümidiyle bu yazıyı açık bir mektup olarak ilgili her kuruma-kişiye ve Sn. Türker İnanoğlu’na sunuyorum.

Neslihan Sultan PALA

Önemli Not: Radyo Engelsiz Gazete Yöneticilerinden Sn. Serkan Aykurt konuyla ilgili olarak şu bilgileri bize ulaştırmıştır: “Kaymakamlıklarda sosyal yardımlaşma vakıflarında hem maddi hem de erzak çeşitleriyle hem para, hem yakacak, hem yiyecek hem de giyecekler her konuda destek veriliyor (engelli yada engelsiz fark etmıyor),  ayrıca kalacak yeri yoksa kişinin barınma ihtiyacının karşılanıyor. TC kimlik  numarasından kişinin tüm mal varlığı, maaaşı, doğumu , evliliği arsası, neyi varsa görünüyor ve devlet ona göre kişiye desteğe başlıyor. Bu bakımdan sevgili aktör beyefendinin  kaymakamlığa başvurmasını öneriyorum. sosyal yardımlaşma vakıflarına nufus cuzdanı yani TC Kimlik numarası ile gitmesi yeterli.”

 

 
Toplam blog
: 35
: 2068
Kayıt tarihi
: 03.09.11
 
 

1970'li yıllarda başlayan yaşam serüvenimde yazmak daima benim için itici bir güç oldu. İstanbul ..