Çok karanlık burası.

Üşüyorum.

Annee!

Üstümü örter misin anne, üşüyorum. Nedensiz bir üşüme bu, belki de üşüttüm, ondandır.

Teşekkür ederim ısınırım belki şimdi.

Ne güzel elbisen var anne senin öyle. Pembelerde pek yakışmış. Çok güzel olmuşsun.

Hayırdır bir yere mi gidiyorsun anne? Elbisen, ayakkabıların, makyajın çok güzel hepsi.

Niye cevap vermiyorsun?

Aaaa!

Baba hoş geldin. Nasılsın baba? Çok zaman oldu görüşmeyeli. Nerelerdeydin bu kadar zamandır? Beyaz takımın çok hoş, laf aramızda pek yakışıklı görünüyorsun. Sinek kaydı traş olmuşsun. Sen de mi bir yerlere gideceksin?

Baba! Sen de cevap vermiyorsun bana.

Niye benim ile konuşmuyorsunuz?

Oysa ne çok özledim size sarılmayı, sohbet etmeyi. Siz ise geldiğinizden beri sadece bana bakıyorsunuz. Kalkmama yardım edin kalkamıyorum. Size doyasıya sarılmak istiyorum. Siz özlemediniz mi beni?

Tam da size ihtiyacım olduğunda geldiniz, sizi düşünüyordum.

Etrafta niye güneş ışığı yok, gece mi oldu yoksa baba?

Hadi elini uzat, kalkmama yardım et baba, kalkamıyorum ben.

Dua sesleri geliyor, yan odada dua mı okunuyor yoksa? Niye konuşmuyorsunuz benimle, bir şeyler söylesenize. Yoksa, yoksa….Kim öldü, söyleyin ne olur, ağlamayacağım bu sefer.

Kalmak istemiyorum burada, ölenin kim olduğunu da söylemeyin. Gidiyorum işte. Duaya da kalmayacağım, helvaya da.

Mis gibi de koktu helva. Fıstıklı mı? Biraz yesem mi?

Anne orada mısın, göremiyorum artık seni. Baba sen nereye gittin? Herkes nerede? Dua sesleri de kesildi? Çok karanlık burası. Terk etmeyin beni geri gelin, çok az görebildim sizi. Doyamadım daha size.

Kalkamıyorum yattığım yerden, geri gelin.