Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çok mu geç?

Çok mu geç?
 

Her üç evden birinde silah bulunan Türkiye'de, yılda yaklaşık 4 bin kişi ateşli silahlarla işlenen cinayetler sonucu hayatını kaybediyor, 13 binden fazla insan da yaralanıyor. Silahlı suça karışanların yüzde 55'inin 28 yaşından küçük olduğu belirlenirken, işlenen cinayetler bireysel silahlanmadaki artışla paralellik gösteriyor. (showhaber)

Samsun’da kendi aralarında söz kesip yüzük taktıkları kız arkadaşı 20 yaşındaki E.K.’nın, kendisini terk etmesine sinirlenen 19 yaşındaki M. B., intikam için sevgilisinin 12 yaşındaki kız kardeşine tecavüz ettiği gerekçesiyle 11 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. (haberler.com)

Bizler ve bizden önceki birkaç nesil Kemallettin TUĞCU hikayeleri ile büyüdük. Onun acılar üzerine kurulu, en fazla 100 sayfadan oluşan ince hikayelerini okudukça; kimi zaman kendimizi annesini kaybeden bir yetim, kimi zaman üvey baba baskısı altında ezilen bir çocuk, kimi zaman bir tamirci çırağı yerine koyduk. Onların yerine kendimizi koydukça sahip olduklarımızın değerini daha iyi anladık. Nede olsa biricik annemiz yanı başımızda, babamız ise en fazla 2 saat sonra işten dönecekti. Gidip annemize daha bi sıkı sarıldık, babamızı güler yüzle kapıda karşıladık. Onun hikayeleri sayesinde; merhamet, acıma duygusu, iyilik, alçak gönüllülük kavramları acıyla kavrulup yüreğimize öyle bir girdi ki onları bir daha oradan çıkaramadık. O duygularımızı hiç kaybetmedik. Her ne kadar bir dönem hikayelerine” Edebiyatın Arabeski “ yakıştırması yapılıp, çocukları aşrı duygusallığa ittiği öne sürülse de, hikayelerin sonunda iyilerin çektiği tüm zorluklara karşı kazanması, zalimlerin ise kayıp olup gitmesi Kemalettin TUĞCU’yu hayatımızın unutulmazları arasına sokmuştu. O zamanlar ben pek hatırlamıyorum komşunun karşı komşunun çocuğunu sobada yaktığını, sınava giremediği için annesinin boğazını kesenlerin olduğunu, incir çekirdeğini doldurmayan sebepler yüzünden oğlunu öldüren babaların, babalarını öldüren oğulların olduğunu…Kafaya sıkmanın racon olduğunu ve bu kadar itibar gördüğünü… İnsanlığın ve değerlerimizin hüküm sürdüğü yıllar... Hiç mi cinayet işlenmiyordu? İşlenmez mi! Öldürmek insanın doğasında var fakat hiç bu kadar da anlamsız olmamıştı cinayetler. Birlik, beraberlik, hoşgörüsü ile övündüğümüz Türk toplumunun değer yargılarını kaybetmesi sonucu hızlı bir kültür erozyonuna uğrayarak gittikçe bataklığa saplanması, tecavüzlerin, kapkaçların, çocuk istismarcılarının hayatımızın bir parçası haline gelmesi ve en tehlikelisi de artık bütün bunların insanlar tarafından doğal karşılanmaya başlaması yadsınamaz bir gerçek. Hatta insanın kanını donduran daha da önemli gerçek; Türk toplumunda her zaman kutsal bir yere sahip çocuklara karşı işlenen suçlardaki artış. En değerli varlığımız olan çocuklarımıza karşı işlenen suçlardaki artış… Tabii ki bunca merhamet yoksunluğunun ve çılgınlığın sebebi Kemalettin TUĞCU okumamak değil. Hayata dair bütün kavramlarda meydana getirilen yozlaşmaların sebepleri malum…

Artık bu saatten sonra önemli olan gerçeklerin farkına vararak yaydan çıkan okun durdurulup durdurulamayacağı… Durdurulabilir mi?
 
Toplam blog
: 5
: 1000
Kayıt tarihi
: 25.04.09
 
 

1974 Gümüşhacıköy/Amasya doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İ.İ.B.F İşletme bölümü mezunuyum. Doğa..