Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Gülüm Çamlısoy

http://blog.milliyet.com.tr/

01 Ocak '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çok mu geç

Çok mu geç
 

Sıklaştı adımlarım yine. Koşabildiğim kadar koşmalıyım ve yakalamalıyım ucundan. Ne ya da kim ise kavuşma telaşı içinde olduğum… Gitme sakın gitme.

Koca bir kepçe ile karıştırırken geçen günleri kocaman bir yadsımazlıkla nasıl da göremedim. Duymadım da. Onca sanıya kapılıp eş güdümlü bir vurdumduymazlıkla ittim elimin tersiyle.

Ya şimdi… Çok mu geç…

Anımız kuşatılmışken pişmanlıklarla nasıl da bağımlısıyız mazinin. Kaçamadığımız ne varsa takılı kalmış geride ve bir yanda uzanan gelecek umutlarla ve hayallerle bezeli.

Sayfaları hızla çeviriyorum. Yalayıp yutmalıyım bu kitabı. Ve bir sonrakini. Ne varsa yığılı önümde.

Geç kaldım, biliyorum hem de çok geç kaldım.

Gitti gidiyor işte koca bir yıl. Diğerlerinin yanına. Ne çok şey gömülü kaldı içerisinde. Tüm umutlarım gönlüme ektiğim. Tüm hayallerim. Ben hepten kaybolmuştum. Artık asla bulamam aslımı. İşin yoksa uğraş dur.

Yine de edinilesi amaçlar ve yeni hayaller köşe başında sahiplenmeyi bekliyor. Bundan kolay ne var. Yeni boşaltmıştım heybemi uğurlarken yaşlı yılı. Bir bebek masumiyeti ile almışken kollarıma geçen zamanla ve tüm bağnazlıklarla nasıl da kirletildi nasıl yozlaştı.

İşin yoksa tüm suçu eski yıla yükle. Hiç mi suçumuz yok, hiç mi mesul değiliz tüm bu olanlardan tüm ölümlerden ve tüm acılardan. Kolaya kaçmak işte:’’Ne kötü bir yıldı. Az mı acı yaşadık az mı üzüldük…’’

Vebali boynuna…

Doğum sancısı nüksetmeye başladı işte yeni yılın. Doğdu doğacak ve tüm âlem kucaklayacağız bu masum bebeği. Büyütmek adına düştük yola. Hadi, geri sayım başladı. 3, 2 ve bir…

Hayır, hayır daha değil. Bu kadar sabırsız olmamalı. Daha iki gün var. İki koca gün. Toplam kırk sekiz saat hem de…

Hemen bir rapor hazırlayıp sunmalıyız Noel Babaya. Ne de olsa o da bizden biri oldu artık. Her ne hikmetse senede bir gün görünüp göz kırpıyor her ne kadar geleneklerimizde olmasa da. Uysun uymasın örflere adetlere bir misafir daha ağırlasak evimizin bir köşesinde ne kaybederiz. Belki bacadan girmeyecek ama bir şekilde sırtında torbası kim bilir hangi hediyelerle yüklenip gelecek. Yeter ki hüzün ve acı olmasın torbada.

Bolca kahkaha, bolca sevgi ve barış lazım bize. Çocukların asla ağlamadığı ve öldürülmediği, huzurun daimi olacağı ve mutluluğun kalpten kalbe yolculuk yapacağı.

Bir o kadar saygı ve sevgi çerçevesinde birbirimize gülen gözlerle ve anlayışla bakacağımız. Öncelikle aynada kendi aksimize sonra huzurlu vicdanlarla başımızı yastığa koyduğumuzda derin bir uykuya dalacağımız…

Yoksa fazla mı uyuduk da gördüğümüz bir kâbustu üç yüz altmış beş gün boyunca aralıksız gördüğümüz. Neydi o nidalar neydi o çığlıklar ya neydi o masumların döktüğü gözyaşı.

Yıl mı uğursuzdu biz mi hazırlıksız yakalandık.

Ya şimdi…

Yeter ki zamanın telvesinde kalsın ne varsa bizi bizden eden. Kötü hatıralar da yıkık kalpler de. Yeter ki güzellikleri içelim yudum yudum ve usul usul. Buna öylesine ihtiyacımız var ki insanlık olarak. Haksızlık ve istikrasızlık salına salına dolanırken artık yeter. Yetmeli de.

Nazire edercesine geride kalan enkaza haydi sıvayın kolları ve yeniden inşa edelim hayatlarımız harcı öncelikle sevgi ve umut…

Herkesin yeni yılını içtenlikle kutlarım. Nice yıllara. Her şey gönlünüzce olsun.

 
Toplam blog
: 216
: 117
Kayıt tarihi
: 22.08.13
 
 

Yazmaya gönülden sevdalı, kendini her daim geliştirmeye çalışan, öğrenci ruhlu biriyim. Mesleğim ..