Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '12

 
Kategori
Magazin
 

Çok özel bir adam: Tarkan

Çok özel bir adam: Tarkan
 

Megastar Tarkan


Ülkemizde bazı özel isimlerin kesinlikle alternatifsiz olduğunu düşünüyorum. Örneğin Kemal Sunal, Şener Şen, Barış Manço, Zeki Müren, Sezen Aksu, Meral Okay, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Tarkan hemen aklıma gelen isimler arasında yer alıyor. Bazıları maalesef ki aramızdan ayrıldı, bazıları da çok şükür hâlâ aramızda ve sanatını sürdürmeye devam ediyor. Elbette liste bu kadar kısa ve de kısır değil. Daha nice sanatçılarımız var ki alternatifleri asla yok. Her biri hakkında ayrı ayrı yazmak geliyor içimden. Ama bugün bu yazıyı yazmaya karar verme sebebim Megastar TarkanTarkan'ı neden bu kadar sevdiğimin (sevdiğimizin) ve her şeyden önce ona bu kadar saygı duymamın (duymamızın) pek çok nedeni var. Bu nedenler aklıma geldi birden ve aklımdakileri buraya dökmek ve sizlerle paylaşmak istedim.  

90'ların başında, hayatımıza "Kıl Oldum Abi" şarkısıyla giriş yaptığı günden beri kariyerindeki basamakları başarıyla çıkmayı hep sürdürdü Tarkan. Her ne kadar zaman zaman başarısı ve ona yakıştırılan megastar ünvanı azımsanmaya ve aşağıya çekilmeye çalışılsa da; gerçek bir başarının asla gölgelenemeyeceğini ispatladı herkese ünlü şarkıcı. Geldiği noktaya çalışarak, tırnaklarıyla kazıyarak, sadece ve sadece kendi işini yaparak, kendisini devamlı geliştirmeye çalışarak, mütevazi kimliğini koruyarak, hiç kimseyle polemiğe girmeyerek, hep daha iyisini yapmaya çalışarak, iyi niyetini muhafaza ederek ve devamlı üreterek, üretmeye çalışarak ulaştı. Sadece seksi danslar yaparak, sıradışı sözlerin olduğu şarkılar seslendirerek, içi boş bir şöhretle aramızda olmadı hiçbir zaman… Tarkan'ın geldiği nokta ve bugünkü başarısı; bazı dönemler böyle tanımlamalarla sınırlandırılmaya çalışılmış olsa da; bunu yapmaya çalışanlar hiçbir zaman amaçlarına ulaşamadılar. Çünkü yapılan iş ortada, çünkü sadece işini yapan adam ortada… Tarkan; zamanında musiki eğitimi almış biri olarak güzel sesi ve kaliteli performansı ile şarkıcı kimliğini çoktan kanıtlamıştır. Aynı zamanda söz yazarı, besteci kimliği ile işin mutfak kısmından da hiçbir zaman ayrılmadı. Sahneye çıktığı zamanki performansı ise dudak uçuklatan türden oldu her zaman… Öyle bir sahne ışığı ve kendine has bir aurası var ki, sanatçı olunmaz, doğulurun canlı kanıtlarından biri de Tarkan'dır benim için hiç şüphesiz. Müzikalitesi çok önce tescillenmiş bir sanatçı olan Tarkan'ı, Tarkan yapan özellikler sadece bunlarla sınırlı değil. Tarkan bugüne kadar istese sayısız albüm çıkarabilirdi, gündemden düşmemek adına, o dönem tutacak bir şarkı bulup gerekirse araları single çıkararak doldurabilirdi. Bunu becermekten yoksun olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama kendisi her daim kaliteyi tercih etmiştir. "Olsun da, nasıl olursa olsun!" düşünce yapısından çok uzakta, tamamen mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olan Tarkan'ın hem işine hem de sevenlerine karşı gösterdiği bu saygı ve sorumluluk bilinci bile tek başına alkışı hak etmektedir benim gözümde…

İstese ortaya bir laf atarak herhangi bir polemiğin ateşini fitilleyebilirdi, ya da gündemdeki polemiklere kendisi de katılıp devamlı oyunun içinde kalmanın yolunu bulurdu. Kendisine söylenen laflara, hakkında yapılan eleştirilere yanıt verip kendi reklamını yapmayı sürdürüp, gündemdeki yerini cilalayıp dururdu. Ama bunların hiçbirini yapmadı. Hem de hiçbir zaman… Yani şimdi bulunduğu konum için bütün bunları yapmasına ihtiyacı yok diye düşünebilirsiniz belki ama Tarkan bundan 10 sene önce de böyleydi, 20 sene önce de… Evet belki ilk çıktığı dönemlerde çok genç yaşta olmasının getirdiği tecrübesizliklerin kurbanı olduğu dönemlerden geçti. Ama kendini çok hızlı bir şekilde toparladı. Çoğu sanatçımızda olan duygusallık, hassasiyet ve duyarlılık Tarkan'da da her daim mevcut oldu. Kendisi kalp kırmayı hiçbir zaman sevmedi ve tercih etmedi, çünkü kendi kalbi de çok çabuk kırılabilen bir yapıya sahipti. Hâlâ da öyle.

Bir ödül töreninden çoğu ödülü toplamış olduğu ve sürpriz olarak finalde sahneye çıkması tasarlandığı için; kendisine söylenmeyen kalmadı. O ödülleri dağıtan müzik kanalının (Kral Tv) kendi tasarlayıp hayata geçirdiği bu projenin faturası bile kendisine kesilmeye çalışıldı. Ortada kesinlikle bir art niyet olmadığı halde, kendisini herkesten çok yüksek bir yere koyduğu ve şımarıklık yaptığı için ödüllerini almaya çıkmadığı yönünde pekçok ünlünün eleştiri oklarına hedef oldu. Bu konuda kendisiyle ilgili çok ağır sözler söylendi. Oysa ki orada müzik kanalının bir organizasyonu söz konusuydu ve o gece kendisine 7 - 8 tane ödül verileceği için finalde sahneye çıkıp herkese sürpriz yapması ve sevenlerine son albümündeki şarkıların hepsinden oluşan mini bir konser yapması kararlaştırılmıştı. Böyle iyi niyetlerle hazırlanılmış bir gece için sonrasında Tarkan'a söylenen sözler yenilir yutulur türden değildi. Taş olsa çatlardı. Ama kendisi ağzını açıp tek bir kelime dâhi etmedi, kendisine söylenen ağır sözler karşısında asla duruşunu bozmadığı gibi, bazı ağır hakaretlerden dolayı mahkemeye bile verebileceği bazı ünlü isimler için hiçbir yasal işlem başlatma gereği duymadı. Biliyorsunuz bizim ülke birbirine laf atan ve sonrasında da birbirini mahkemeye veren ünlü isimlerden geçilmiyor. Biz böyle manzaralara çok alışığız ama Tarkan bu tip oyunlara asla gelmeyerek bulunduğu konuma tesadüf eseri gelmediğini bir kez daha ispatladı.

Aslında ne kadar iyi niyetli ve naif bir adam olduğunu sonrasında bir kez daha gördük. Çünkü böylesi eleştiriler aldıktan sonra başka bir ödül töreni daha düzenlenince kendisi çıkıp ödülünü elleriyle alarak centilmenliğini gösterdi. Altın Kelebek TV Ödülleri gecesinde ödül almaya çıktı ve bir şarkı seslendirdi. Arkasından ne mi oldu? Tarkan'ın iyi niyeti ve eleştirilere kulak verip kendi ödülünü almak için sahneye çıkması suistimal edildi. Normal şartlarda asla izin verilmeyecek ve zaten verilmemesi de gereken bir olay yaşandı. Tuğba Ekinci nereden eline tutuşturulduğuna anlam verilemeyen bir mikrofonla elini - kolunu sallayarak sahneye çıktı, sunucuların da hiçbir müdahalesi ile karşılaşmadığı için Tarkan'a Hülya Avşar'ın kendisi için söylediği ağır sözleri hatırlatarak, Tarkan'ın asla girmeyi tercih etmediği o polemiğe onu zorla sokmaya çalıştı. Üstelik de canlı yayında, herkesin gözü önünde… Tarkan'ı bu durumdan çekip çıkarması gereken sunucular, gecenin düzenleyicileri, yetkililer, vb ise bir köşeye çekilip bu olayı film seyreder gibi seyrettiler. Tarkan gerekli yanıtı kendine yakışan bir şekilde verdi elbette ama aynı zamanda da ne kadar şaşırıp üzüldüğü de ortadaydı. Şimdi bu adam neden başka bir ödül törenine katılıp, kendisine verilen ödülü sahneye çıkıp alsın ki? Böylesi tecrübeler yüzünden medyaya güven duygusunu yitimesinden daha doğal ne olabilir? Haliyle kendini koruma altına alan bir adam izliyoruz biz senelerdir. Haksız mı? Bence sonuna kadar haklı Tarkan

Tarkan'ın önemli niteliklerinden biri de sosyal sorumluluk projelerine, hayvan haklarına, çevreyi ve doğal ortamları korumaya yönelik organizasyonlara her daim destek olması ve bu konuda farkındalık yaratmaya çalışmasıdır. Bazen bu duruşu ile ilgili olarak da fazlasıyla olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır ünlü sanatçı. Örneğin Tarkan'ın aslında çevreye karşı duyarlı duruşunun; aslında onun kariyer plânlarından biri olduğu ve bu duyarlılığın göstermelik olabileceğine yönelik ithamlara rastlıyorum bazı yazılarda... Ne kadar üzücü ve kırıcı ithamlar bunlar… Ben Tarkan'ın böyle biri olduğuna hiç inanmadım. Çünkü Tarkan aramıza yeni katılmış ya da henüz 5 - 6 senedir aramızda olan bir sanatçı değil. Dile kolay 20 senedir aramızda… Peki, bir insan 20 senedir hiç mi fire vermez? Hiç mi bu kadar içten pazarlıklı olduğu, çevre ve doğaya karşı olan hassasiyetinin aslında gerçek bir çaba değil de, kariyer plânlamasının bir parçası olduğu ortaya çıkmaz? Bu kadar sanatçı dostu ondan övgüyle bahsederken, Tarkan'ın iki yüzlü ve içten pazarlıklı bir sanatçı olduğunu hiçbiri fark etmez mi? Tarkan eğer aramızda maske ile dolaşan bir sanatçı olsaydı, bugüne kadar çoktan maskesini düşürürlerdi. Ama bir de en kötü ihtimali düşünelim. Diyelim ki Tarkan bütün bu sosyal farkındalık tavrını bir imaj çalışması olarak gösteriyorsa, bunun kime ne zararı olabilir? Elbette olamaz. Ama yararı olabilir mi? Sonuna kadar… Herşeyden önce insanların dikkatini, ilgi ve desteğini bu konulara çekerek büyük bir fayda sağlamış oluyor. Eğer bu bir PR çalışması ise (ki ben buna kesinlikle inanmıyorum), keşke tüm ünlülerin kendi kariyerleri için yaptığı PR çalışması böyle olsa diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Bütün bunlara ek olarak; Tarkan'a olan hayranlığımı ve saygımı bine katlayan ve defalarca "Helal olsun!" dediğim başka bir mevzu var ki, o da onun dürüst ve içten duruşu ile ilgili… Hatırlıyorum seneler önce Tarkan'ın çıplaklar kampında çekilmiş bazı görüntüleri basına sızmıştı ve hakkında bir dolu spekülasyon ortaya atılmıştı. Cinsel kimliği sorgulanmaya başlamıştı. Kendisi de çıkıp: "Hayır, o ben değilim. Aslında o durum da öyle değil, böyle!" gibi kendisini savunmaya, aklama - paklama gayretlerine girişmek yerine tek bir şey söyledi: “Fotoğraflardaki kişi benim, montaj değil, kimseye hesap vermek zorunda değilim!” NOKTA… İşte budur. Asıl kıvırmamak budur. Tarkan'ın cinsel kimliğinden, tercihlerinden kime ne? Bize ne? Böyle davranabilecek kaç erkek var çevremizde? Böyle bir konuda ne açıklama yaparsa yapsın, sanki hesap vermesi gereken bir suç işlemiş de, kendini temize çıkarmaya çalışıyor gayretine düşmüş olacaktı. Bu oltaya gelmemek de her baba yiğidin harcı değildir bence… Tarkan'ın sırf şu duruşu bile kendisine şapka çıkartılması için yeterlidir benim gözümde…

Tarkan'la başka önemli bir deneyim daha yaşadık biz aslında. O da kendisinin uyuşturucu ile yakalanıp göz altına alındığı süreçtir. Tarkan’ın avukatı: “Esrar ve kokain kullanmıyor. Gerekli açıklamayı daha sonra yapacağız” diye konuşurken, Tarkan savcılıkta uyuşturucu kullandığını itiraf etmişti. Sonrasında da Tarkanmedyanın önüne çıktı ve işte o nokta çok önemliydi. Çünkü savcılıkta ya da mahkeme sürecinde gerekli itirafları yapmış olsa bile medyanın önünde kendisini aklamaya yönelik farklı savunma stratejileri geliştirebilirdi, ya da daha farklı bir duruş sergileyebilirdi, hiçbir şekilde açıklama yapmama tercihini kullanabilirdi. O ise; şöhretin getirmiş olduğu zorluklardan dolayı uyuşturucu madde kullandığını, buna pişman olduğunu ve bu operasyondan sonra hiçbir uyuşturucu madde kullanmadığını ifade etti. Tek bir söz bile söylemese olurdu. Böylesi bir açıklama yapmak bile yürek ister. Çünkü milyonlarca sevenin var ve imajının zedelenebileceği yegâne bir deneyim yaşıyorsun, normal olarak korkarsın, kaygılanırsın ve durumu toparlama gayretine girişirsin. Ama bunları yapmak ve bazı şeyleri ağzına yüzüne bulaştırmak yerine en sade ve temiz olan yolu seçti Tarkan. Doğruyu söyledi. Bunu yaptığı için de sevenlerini kaybetmedi. Aksine kazandı. Çünkü kimse aslında karşısındaki kişiden mükemmel ve kusursuz olmasını beklemez, dürüst ve samimi olmasını bekler. O kişi sanatçı da olsa, sıradan vatandaş da olsa durum bundan ibarettir. İnsanoğlu defoludur, hatalarla ve zaafiyetlerle doludur. İçtenliğini kaybetmediği ve hatalarının farkında olduğunu gösterdiği müddetçe herkes sevilmeyi ve saygı duyulmayı sonuna kadar hak eder benim nazarımda… Gerisi teferruattır.

Bence Tarkan bunu kişisel anlamda çözmüş bir adam… Herşeyin ötesinde içsel yolculuğuna önem vermiş ve o rotadan ayrılmamış ve ölene dek ayrılmayacak bir adamdır. Hayatını yaşarken hatalar da yaptığının ve yapabileceğinin bilincinde, kendine bu hata paylarını her zaman bırakmayı öğrenmiş ve bu nedenle de böylesi durumlarla karşılaştığında inkâr yoluna gitmek yerine, hatalarını da kucaklamayı başarmış bir adamdır. Elbette olumsuz taraflarını milyonların önünde kabul edip kucaklamak kolay bir mesele değildir ve eminim ki Tarkan da bu yüzden çok ciddi sıkıntılar, üzüntüler, kırılma noktaları yaşamıştır. Kimi zaman kabuğuna çekilmiştir bu yaşadığı üzüntü verici deneyimlerden dolayı… O dönemlerde kendi içine dönmüştür yeniden, bi süre herkesten ve her şeyden uzak kalmayı tercih etmiştir. Şarj olup yeniden yaşama aktif olarak katılmak için kendine zaman tanımıştır.   

Gerçek sanatçılar hassastır, kırılgandır, duygusaldır. Vurdum duymaz olmayı, umursamamayı, duyarsızca düşünüp davranmayı beceremezler. Onları özel kılan, yeniden ve yeniden üretkenliğe iten belki de en çok bu özelliklere sahip olmalarıdır, yaşamış oldukları bu deneyimlerdir, sevdiklerine haddinden fazla değer ve önem vermeleridir, çoğu zaman acıdan beslenmeleridir. İstedikleri ve tercihleri bu olmasa bile… Tarkan da bunlardan biridir. O nedenle de saygıyı ve milyonlar tarafından böylesine sevilmeyi sonuna kadar hak etmektedir.   

Katharsis

 

Dikkat! Yasal Uyarıdır:Bu blogda yayımlanan tüm içeriğe ilişkin haklar blog kullanıcısına (üyesine) ait olup, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun koruması altındadır. Bu blogdan ancak kullanıcının adı ve blog adresi kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Aksi takdirde her türlü hukuki ve cezai sorumluluk alıntıyı yapana ve yayımlayana ait olacaktır.

 
Toplam blog
: 19
: 6255
Kayıt tarihi
: 13.08.12
 
 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum, yaklaşık 10 senedir psikolog olarak çalış..