- Kategori
- Tiyatro
Çok Yaşa Komedi-Anton Çehov
Yazan:Anton Çehov
Oyuncular:Zafer Algöz, Zeynep Erkekli, Galip Erdal
Türkçesi:Yılmaz Gruda
Dekor Tasarımı:Hakan Dündar
Kostüm Tasarımı:Funda Çebi
Işık Tasarımı:Enver Başar
Reji:Işıl Kasapoğlu
Müzik-Efekt Tasarımı:Cenap Oğuz
Süre:1 Saat 30 Dakika
2 Perde
İstanbul Devlet Tiyatrosu
Sahnelenme Tarihi:17.11.2007
Anton Çehov, 29 Ocak 1860, Taganrog Rusya’da beş çocuklu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açmıştır.Ünlü Rus tiyatro yazarıdır ve modern kısa öykülerin en önemli ustalarından. 19. yüzyıl gerçekçilik okulunun en önde gelen temsilcilerinden biridir.Lisede Yunan ve Latin klasiklerini temel alan bir eğitim gördü. Düş gücüne fazlasıyla olanak tanıyan bu eğitim Çehov'un yaşamı boyunca klasiklerden hoşnut olamamasına yol açacaktı. "Kılıflı Adam" ve "Edebiyat Öğretmeni" adlı hikayeleri lise dönemine aittir. Zor koşullar altında geçen çocukluk yılları, hikayelerinde çocuklara geniş yer vermesine ve hep hüzünlü, incinmiş çocukları anlatmasına neden oldu.
1879'da liseyi bitirdi ve Moskova'ya giderek tıp fakültesine girdi; 1884'te doktor oldu. Tıp öğrenimi sırasında ailenin geçimine katkıda bulunmak için çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Bu dönemde yazdığı yazılarını "
1887'de "Alacakaranlıkta" adlı öykü kitabıyla Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin ödülüne hak kazandı. Aynı yıl ilk büyük tiyatro oyunu "İvanov", Moskova'daki Korsch Tiyatrosunda seyirci karşısında ününe kavuştu. 1901'de "Vanya Dayı" ardından “Üç Kızkardeş" sahnelendi; Çehov, Kafkasya seyahatinden sonra bir ev yaptırdığı Yalta'ya döndü ve Olga Knipper ile evlendi.1904'te de "Vişne Bahçesi" Moskova'da sahnelendi. Sağlığı bozulan Çehov, eşi ile birlikte Almanya'ya gitti ve 15 Temmuz 1904’de Badenwiller’de gözleri hayata, kalemi tiyatroya veda etti.Çehov'un bütün yapıtları ölümünden 40 yıl sonra 20 cilt halinde yayımlandı. Bu yayının 8. cildinde Çehov'un sayısı birkaç bine ulaşan mektupları da yer almaktadır.
<ı>"Her şey basit olmalıdır... Tümüyle basit... Teatral olmamaktır esas olan..."ı>
A. Çehov
Sırasıyla “Ayı, Tütünün Zararları, Bir Evlenme Teklifi”adlı üç çağdaş kısa güldürünün bir araya gelmesiyle oluşan bir oyundu “Çok Yaşa Komedi”İnsanlığın ve hayatın tuhaflığının Çehov’un kaleminden çıkma üç karakterin ölümsüzlüğüyle sahnede yeniden vücut bulduğu dakikalardı yaşanılan.Eserlerinde Rus toplumunun yapısını sanatla eleştiri yağmuruna tutan yazar, bu üçlemesini bir kritik tadında dökmüş yazıya.
Evlenip bir yuva kurmak insan doğasının olmazsa olmazlarından biri ve bunun sonucunda mutlu olmak en nihayetinde.Ama öncesinde bir evlenme teklifi yapmak gerek.Oyunun ilk bölümünde, Anton Çehov bir evlenme teklifinin ne kadar karmaşık bir hal alabileceğini anlatmaya çalışmış “Bir Evlenme Teklifi”ile.İwan Wassiljewitch Lomow, Stepan Stepanowitch Tschubukow'un kızı Natalie ile evlenmek ister. Bu durum kızın babasını pek memnun etmiştirKızına “Müşteri geldi Natalie(!)”diye seslenir koca adayını müjdelerken.Zira Zeynep Erkekli’nin rolünü üstlendiği karakter evlenecek yaşa gelmiştir çoktan.Baba kızı ile adamı baş başa bırakır.Adam kıza evlenme teklif edecektir de, laf o kadar döner dolaşır ki o teklif bir türlü gelmez;başlarlar Öküz Çayırı üzerine hararetli bir tartışmaya;kimdir sahibi çayırın diye.Sonra kimin köpeği daha iyidir bir diğerininkinden.Ivan yaşlıdır ve kalp çarpıntısıyla devrilir sahnede.Natalie bu koca adayını kaçırmak istemez ve kabul eder teklifi.Lakin güldürü öğesi ön plandadır ve oyuncular gözlemlediğim kadarıyla seyirciyi eğlendirmeyi başarırlar.
İlk oyunun bitiminden sonra sahnede değişen kostümleri görüyoruz.Iwan Iwanowitch Nuchin adlı karakter sahnede sözde tütünün zararları hakkında verir bu kısa monolok tarzı oyunda Zafer Alagöz’ün karısının o'na emir vermesi ve o'nun da sahnede anlattığı trajikomik öyküsü;sanki seyirciyle dertleşir gibi.Oyunda birkaç an dışında espiri görünmemesi tempoyu düşürse de seyirciye bir oyunda düşebilen görevi anlatıyor gibi.
Perdenin tekrar açılması ardında daha önce de izlemiş olduğum bir oyun sahne alır:”Ayı”.
Helena İvanovna Popov, kocasının ölümünden sonra hayata tamamen küsmüş, kendini eve hapsetmiş genç bir kadındır.Evin uşağı Luka bu duruma üzülerek, Bayan Popov'u tekrar hayata kazındırma peşindedir. Bunda pek başarılı olamaz. Bir gün ölen kocasından alacağını almaya gelen kadın düşmanı Gregori Stepanovitch Smirnov, evin kapısını çalar.Birbirine gayet acımasız ve kaba davranan bu iki karakter aşık oluverirler birbirlerine Zeynep Erkekli ve Ali Galip Erdal uyum sorunundan ötürü. sahnede yakışmasalar da, beden dilleriyle oyunculuk hünerlerini sergilerler.Zeynep Erkekli’nin kostümüyse rolüne yakışır niteliktedir.Siyah tuvalet ki onu aldatan kocasının hala inatla yasını tutan bir kadın için fazlasıyla abartılıdır ve üzerine rengin tutkudan çalan kırmızı bir şal.Sahne de ağır diyaloglara nazaran seyirciyi yormama gayesiyle oldukça sadedir.Kısacası bu oyunda kadın-erkek çatışmasının gayet başarılığı irdelenmiş.
Anton Çehov’un 100. ölüm yıldönümünde sahnelenen oyun ben de fazla etki bırakmasa da, özellikle Zeynep Erkekli’nin oyunculuğunu çok taktir ettim.Her iki karakterde de oyuna oldukça hakimdi.Sanki onun için yazılmış gibi. Birinci perdenin sonunda yani evlenme teklifini yapıp yıllar sonra erkek konuşma yaparken ışık oyunları erkek oyuncunun repliklerine göre renk değiştirmesi karakterin nasıl bir psikoloji içinde olduğunu gayet iyi anlatmış.İlk perdede kızın babası rolündeki Galip Erdal’ın ses tonu mükemmeldi ama Zafer Alagöz’ün ses tonu bazı kelimelerin-zaten en arka sıradan izlediğim için-duyulmasını zorlaştırdı.Oyunun yöneten Işıl Kasapoğlu da seyircilerin ilgisini dağıtmamak için olsa gerek, sahneyi perdelerle daraltarak seyircilerin oyundan başka hiçbir şeye odaklanmamasını sağlamış.
<ı>"Sanırım Anton Çehov'la karşılaşan herkes, içinde ister istemez daha yalın, daha doğru, daha kendisi olma isteği duyardı... Çehov hayatı boyunca hep kendi ruhsal bütünlüğü içinde yaşadı; her zaman kendisi olmayı, iç özgürlünü korumayı başardı. Başkalarının özellikle de daha kaba insanların Anton Çehov'dan beklediklerine hiç aldırmadı... Bu güzel yalınlığın içinde, kendisi de yalın, gerçek ve içten olan her şeyi sevdi ve kendine özgü bir güçle başkalarına da yalın olmayı öğretti."
ı>Maksim GORKİ