Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Çok yaşadı, güzel yaşadı, yaşamaktan hiç vazgeçmedi

Çok yaşadı, güzel yaşadı, yaşamaktan hiç vazgeçmedi
 

http://www.flickr.com/photos/norte_it/2540255559/sizes/m/


Aynadaki yaşlı yüzünü saran kırışıklıklar moralini bozuyordu. Gençliğinin en güzel günleri bir roman gibi geçip gitmişti. İnsan gençken yaşlılığını hayal bile etmiyordu. Ne garip değil mi? Yaşlılar da bunun tam tersini düşünüyorlardı. Ve işte o da o yaşlılardan biri olmuştu. Aynadaki kırışıklıklar... Öyle hikayeler anlatıyordu ki geçmişten gelen bu izler, belki hepsinden unutulmaz birer film çıkardı.

İçinden çığlık atmak, aynayı yumruklamak ve aynada ona bakan gözleri sonsuza kadar yok etmek istiyordu. Belki de yaşlanınca kör olmalı insan diye düşündü. Etrafında mutlu olan yaşlıları görünce deliye dönüyordu. İnsan gençlik ateşini kaybettikten sonra neyle mutlu olabilirdi? Pürüzsüz bir ten, özenerek yaratılmış bir çift büyüleyici göz ve en güzeli de gençliğinde tenine özgü o mayhoş kadın kokusu. Tanrı’nın bir azabı mıydı yaşamak, bu yaşta hala hayatta olmak? İnsanların sabrını mı deniyordu? Gençliğinde yapıp da şimdi yapamadığı ne kadar çok şey vardı? Bir geriye dönüştü bu kuşkusuz, insanlığın geriye dönüşü... Bir imparatorluğun içten içe erimesi gibi...

Karşısındaki görüntü gittikçe daha da hüzünleniyor ve sessiz hıçkırıklara boğularak için için ağlıyordu. Her damlayı lanetli bir zehir gibi kalbine akıtırken telefon çaldı. Gözlerini aynadaki yansıyan görüntüsüne dikmiş öfkeyle onu süzüyordu. Telefon çalmaya devam etti. O süzdü, telefon çaldı... Sonunda gözlerini silip telefonu açmak için odaya girdi. Telefon onun gelişinden rahatsız olmuş gibi sesini kesti. Evde sadece kısık sesle açık olan televizyonun sesi vardı. Kumandayı alıp onu kapatmak istedi fakat ekranda gözleri ağlamaktan şişmiş, üstü başı perperişan adamı görünce televizyonun sesini biraz daha açtı. Genç adam isyan ediyordu ve feryadı odanın içinde yankılanıyordu. Kanını dondurmuştu bu görüntü. Kıpırdamadan televizyona konsantre oldu.

“Sayın seyirciler yeni evli çiftin balayına giderken geçirdiği trafik kazasıyla ilgili haberimiz devam ediyor. Kazada yirmi iki yaşındaki eşini kaybeden sürücünün isyanı trafik canavarına değil kaderineydi. Yeni evli çiftin balayına giderken geçirdiği kazada suçlu bulunan kamyon şöforü gözaltına alındı.”

“Ve şimdi sırada...”

Devamını duyamıyordu, duymak istemiyordu... Yirmi iki yaş... Kim daha şansızdı? Hayatında hayal ettiği hiç birşeyi yapamayacak olan gencecik bir kız yarın soğuk toprağın altında olacaktı. Ne güzel geceler, ne sıcak bahar günlerini göremeyecekti. Bir daha gülümseyemeyecek ve nefret ettiği aynalara bile bakamayacaktı.

Televizyonu kapatıp gözlerini sildi. Yatak odasına girdi ve dolabını açtı. Yıllardır satın alıp giymediği bir sürü elbisesi vardı. Aralarından en sevdiğini, hep imrenip de giymediğini seçti. Saçlarını özenle taradı, hafif bir makyaj yaptı ve seneler önce eşinin evlilik yıldönümünde aldığı inci kolyesini taktı. Yeniden aynaya baktı. Artık bambaşka bir kadın vardı karşısında. Bu ayna bir yanılsama mıydı, gerçek miydi? İnsanın kendini aldatması için basit bir oyuncak mıydı yoksa? Ne yalancı, ne menem birşeydi bu?

Kapıyı arkasından çekip kendini sokağa attı. Bir İstanbul Hanımefendisine benziyordu bu haliyle. İlk gördüğü taksiyi çevirdi ve yaşlılığıyla ilgili bütün olumsuz düşünceleri taksinin uzaklaşırken bıraktığı sis bulutu gibi gittikçe uzaklaşıyordu.

Nereye mi gidiyordu? Belki hastanede ölmek üzere olan kocasını son bir yemeğe götürmeye, belki liseden beri sevdiği fakat hiç yaklaşamadığı unutulmaz aşkına... Kim bilir, belki de ikinci bir hayata başlamak için dünyanın bambaşka bir coğrafyasına yol almıştır. Nereye giderse gitsin artık hayata karşı bir duruşu vardı. Yaşlı, dimdik, mutlu, umutlu bir duruş. Arkasından bakanların şöyle demesini istiyordu “çok yaşadı, güzel yaşadı, yaşamaktan hiç vazgeçmedi”.

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..