Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '10

 
Kategori
Deneme
 

Çok zevzek hareketler bunlar...

Çok zevzek hareketler bunlar...
 

Hiç yolda yürürken ayağınız çamura saplandı mı? Çamurlu bir yolda, ne kadar sakınsak da çamur gelir, vıcık vıcık ayağımıza bulaşır!

İşte böyle çamur gibi insanlar vardır yakınımızda yöremizde! Vıcık vıcık! Bir bulaşırlar, pir bulaşırlar! Bunlar öyle özgün kimseler değildirler. Cıvık olmak ortak özellikleri başta olmak üzere hepsi de seri mal üreten fabrikalardan çıkmış gibidirler.

Zevzektirler!

Bir araya geldiler mi zevzeklik yapma yarışına girerler. Bazen kendileri söyler, kendileri gülerler. Sokak arasında top oynayan veletler misali yoldan gelip geçenlere mani oldukları yetmezmiş gibi, ara sıra birbirlerine de çalım atıp dururlar! Kuru gürültüden öte hiçbir anlamı olmayan boş konuşmaları, carıltıları, cırıltıları sokakları doldurur.

Oyunlarına katılmak istemeyen kişileri, oyun kurdukları sokaktan -sanki sokak, babalarının malıymış gibi- geçirmemek için her türlü ayak oyununa başvururlar. Bu arada, mahalleye yeni gelenlerle hemen bir kulis oluşturup, yeni yalakalar edinmekte üstlerine yoktur!

Üstelik bunlar çocuk da değiller... kazık kadar kadınlar ve adamlardır! Ağzı olan konuşuyor, cinsinden..."durun!" diyecek birileri de olmazsa, şımardıkça şımarırlar!

Sahtekardırlar!

İşleri güçleri oyun oynamaktır! Bir yazı okumuştum geçenlerde. "Sistem, oyunun kurallarını belirler" gibi bir cümle geçiyordu yazıda. Hangi oyun? Neden oyun?

Yaşam ciddi bir iştir.

Yaşam oyun değildir!

Yaşamın bir anlamı vardır!

Sömürü sistemi, kendi acılı çarkları içerisinde vıyaklamayan bireyler yetiştirmek için DİN'den ve BİLİM'den yararlanır.

Adamın işi yok, aylardır.. hatta birkaç yıldır boş geziyor, bir lokma bir hırkaya geçici işler peşinde taban tepiyor... DİN'i devreye sokar sistem:

"Bak kardeşim, işin yoksa da sakat değilsin, elin ayağın tutuyor, bak isyan etme, tanrının gücüne gider yoksa... tanrı bu işlere çok bozulur, sana bir dert verir ki bugününü ararsın!"

Tanrıyla aldatamazsa bu kez de BİLİM'den aldığı kozları kullanır:

"Kendinle barışık ol! Pozitif ol! Bak eğer çevrene olumlu bir kişilik imajı verirsen, piyasadakiler seni tercih edecektir, işe almak için! Oturmana kalkmana dikkat et, insanları idare et, çevrendekileri kaçıracak davranışlardan uzak dur... bla.. bla.. bla.. bla..."

Göktanrı ve yerden bitme tanrılar, işte bu zevzekleri ihya etmek üzere düzenlemiştir OYUNUN KURALLARInı!

Sistemin kendilerine biçtiği rolleri üstlenen oyuncular, kimi zaman suflöre ihtiyaç duyarlar. Sistemin DUVAR diplerinde daima suflörler bulunur. Bunların görevi, oyuncunun kulağına, onu yaşamdan uzaklaştırıp sisteme yaklaştıracak ezberleri fısıldamaktır! Bunu yaparken oyuncuya ne denli "güvenilir" olduğunu söylemeyi ve böylece oyuncunun güvenini kazanmayı hiç ihmal etmezler. Bazen kendisine verilen role çok uygun olmayan oyuncu, senaryoyu tam bilmediği için, suflörün fısıldadıklarını yinelemekle işi götürür. Bu tür oyuncular için oyundan çok alkış önemlidir!

Alkışa alışan ve alkışsız yapamayan oyuncu, enerjisinin tükendiğini fark ettiğinde ucuz şakşakçılar toplar çevresine.

Suçludurlar!

Çünkü bu zevzekler, oyunun kurallarını çok iyi bildiklerinden, hep kazanan olmak adına, sürekli hile yaparlar! "Oyunbozan" olduklarını düşündükleri kişileri saha dışına atarak bir taşla iki kuş vururlar. Böylece hem meydan kendilerine kalacak ve diledikleri gibi zevzeklik yapabileceklerdir; hem de yaşama karşı hile karıştırdıkları çirkin oyunlarının bozulma olasılığı ortadan kalkmış olacaktır.

Dünya ve ahiret işleri yoluna girenler, sistemi; sistem de, kendisinin garantisi olan bu kimseleri kollar! Hem bu zevzeklere hem de sisteme gün doğmuştur.

Sistem ve suç ortakları olan zevzekler elbirliğiyle önceden DİN ve BİLİM'den yonttukları müdahalelerle bu suçları örtbas ederler!

Yaşamın bir anlamı olduğunu savunan insanlar, sisteme ve suç ortağı zevzeklere karşı çıktıkları için, çeşitli ayak oyunları ve hilelerle yalnızlaştırılırlar; inandıkları yolda yürürken ne kadar sakınsalar da çamur gelir, vıcık vıcık ayaklarına bulaşır!

Bu zevzeklerin, emeğe ve emekçiye saygıları yoktur! Emekle ve emeğe ait bütün değerlerle alay ederler. Çünkü onlar, emeğin yanında değil, sömürü düzeninin yanındadırlar.

***

Sömürü sisteminde, emekçi; yolunu bulmaya çalışan ve bütün referansların yanlış bilgi verdiği biri gibidir. Ya bir parça ekmeğe mahkum, ya bir parça ekmeğe muhtaç halde yaşatıldığı sömürü kıskacında, öylece cevapsız kalakalması için; sömürücü, bütün doğru, aydınlatıcı bilgileri emekçinin çevresinden uzaklaştırır. Sistemin SÖZCÜleri olan zevzekler, tutulmuş din yoluyla "kadersiz" olduğunu söylerler ona, tutulmuş bilim yoluyla "yetersiz" olduğunu! Hayatının çarçur olup gidişinden "yakınma"sını anlaşılmaz bir gündem maddesi gibi karşılarlar.

Yakındıkça yalnızlaşmanın, yapayalnız kalmanın korkusuna kapılan emekçi, yakınmamaya zorlar kendini. Böylece sistem, bomboş meydanlarda, dilediğince at oynatır!

Sınıfının bilincinde, yaşamın bir anlamı olduğunun farkında olan emekçi, gülüp geçer bu zevzeklere!

Onların; ellerine kollarına, hatta hiç kapanmayan "mübarek" çenelerine bağlı iplerle hareket ettirilen kuklalar olduğunu bilir!


Zelin Artuğ, 15 Aralık 2010, Yeryüzü

http://www.kucukisler.com/2010/12/15/cok-zevzek-hareketler-bunlar/

 
Toplam blog
: 142
: 969
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Yaşam, sorulardan ve yanıtlardan oluşmuş. Her soru, aynı zamanda kendinin yanıtı... Çift yumurta ..