- Kategori
- Güncel
Çölde Hırsız Hikâyesi
Çölde Hırsız Hikâyesi
Günümüz
Dünyada iyilik etmek istersen
Kapındadır ihtiyacı olmayan
Ayrılınca fakirlerle zenginler
Mahalle hatta şehirler birden
Ötede fakir acından ölürken,
Azıcık yanında bir başka âlem.
Fakirse düşkün, cesur da olamaz
Cesur olsa, utanır da diyemez
Yüzü kızarır söylemez biliriz
Fakiri bilmeyene dünya deniz
Türemiş bir takım, ölense güven,
Şüphe kazandı, işte ahir zaman.
Çölde yaşayan zengin ve muktedir bir kabile reisinin dillere destan, eşi-menendi az bulunur bir atı varmış.
Günün birinde kabile reisi, bu pek sevgili atına atlayarak tek başına çöle gezmeye çıkmış. Hayli zaman at koşturduktan sonra dönmek üzere iken uzaklarda bir kımıltı dikkatini çekmiş. Bakmış ki, bir insan, yerde yatıyor. Belli ki çok hasta veya ölmek üzere. Yardıma muhtaç bir insanın elbette ki yardımına koşmuş.
Hemen oraya yaklaşıp atından inerek yerdeki adama yardıma gitmiş. Hâlâ nefes aldığını görünce sevinip atının terkisinden su kırbası almak üzere iken, yerdeki mecalsiz ve hasta adamı, o herkesten kıskandığı değerli atın üzerinde görünce şaşırıvermiş. Adam atı topuklayıp erişilemeyecek kadar uzaklaştıktan sonra dönüp, alay edercesine bakmış atın sahibine fakat bir gariplik var; atın sahibi ardından koşarak bağırıp çağırmıyor; sadece durduğu yerde ağlıyor.
- “Ne oldu diye” seslenmiş hırsız, “Zoruna gitti de ondan ağlıyorsun değil mi? Sen ki bu atı kendi gözünden, evlâdından bile kıskanırdın ama bak, aklım ve çevikliğim sâyesinde şimdi benim oldu atın; ne kadar ağlasan yeridir!”
Atın sahibi gözyaşlarını silmiş; “hayır ey hırsız, atımı çok severdim, doğrudur; senin onu benden çalman elbette gücüme gitti, fakat onun için ağlamıyorum.”
- Yaa, niçin ağlıyorsun öyleyse, düşkünler gibi?
- “Şunun için: bu haber yarın etrafta duyulduğunda, senin nasıl bir hile ile atımı elimden kapıp çaldığın dilden dile gezdiğinde bundan sonra çölde hiç kimse, ölmek üzere olan gerçek bir ihtiyaç sahibine bir damla su vermeye çekinecektir. Üzüntüm ondan.”