Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Coştum yine dalgalanıyorum!

Deprem yine bir alt-üst etti bizi, “alt-üst” etti derken, maddi değerler ile manevi değerler yer değiştiriverdiler bir anda!

Hep böyle değil midir?

Doğanın gücü karşısında maddi değerlerimizden vaz geçmemiz, ya da ölüm karşısında…

Hep söz vermez miyiz kendimize, aileme daha çok vakit ayıracağım, “Paranın gözü çıksın, üç günlük dünya!” diyerek…

Sonra…

Üç-beş gün sonra unutuluyor, ya patronumuz bizi ters-yüz ediyor, ya ödenecek borçlar!...

“Üst-alt” olup, devam ediyoruz çırpınmaya…

Fazla mesailer, bulunabiliyorsa ek işler, falan…

Bunlar, yaşamın kenarına tutunmaya çalışan vatandaşların çalkalanmaları, bir de depreme karşı korunaklı evlerde oturup, koruma ordusu ile dolaşanlar var; olabilecek her türlü riski bertaraf edenler…

Onlar da bu yüzden “Çılgın Proje” ler üretebiliyorlar zaten!

******

Pek korunaklı yaşayanların alt-üst olma gibi bir durumları yok gibi geliyor bana!

Yani, maddiyat ile maneviyat, bizler gibi tırnakları ile yaşama tutunmaya çalışanlara kıyasla kolay yer değiştirmiyor; öyle olsa birkaç günlüğüne de olsa doğanın kükreyişi karşısında maddi-manevi değerlerini şöyle bir evirir-çevirir insan!

Bir-kaç günlük etkisi içinde, mesela, çalışanlarına ikramiye dağıtabilir bir patron, emeklilere bir hoşluk yapabilir bir başbakan, gençleri etkilemeyi bırakabilir tarikat liderleri…

Olmuyor!

Demek ki güçlü olanlar doğanın haykırmasından da korkmuyor!

O nedenledir ki ormanları yok edip de HES’ler kurulsun isteniyor, Japonya örneği yetmiyor, ille de Rusya’ya para verip, burada da nükleer santral kurulsun isteniyor; belli ki birileri hiç korkmuyor!

Ne doğanın haykırmasından, ne de doğanın yaratıcısından!

******

İnsanoğlu, yaşamın sonsuz olduğuna inanıyor, ölümü de biliyoruz, yaşlılığı da… Pek kötü hastalıkları da…

İnsana bahşedilmiş bir umut var, iyi ki var, kendimize bir türlü konduramıyoruz!...

Yoksa yaşam ne zor gelirdi insana!...

Bir denge var, o dengeyi kurmak, sanıyorum ki, insanın sınanma halidir; her birimiz pek özeliz!

Bizden bir başka daha yok!

Lakin, hepimizin de birbirimizden farkı yok!

Ne kendini çok hafife al, ne bir başkasını gözünde fazla yükselt!

Yani…

Her bir insanın değerini tanı, kendinin ki de dahil, çok da övünme, herkesten farklı değilsin yaşam içinde!

******

İnsan tabii ki istiyor ki, değerler eşit olsun!

Köyde kerpiç evde oturan ile başbakanın konutu aynı şekilde korumalı olsun!

Doğa birilerini cezalandırırken, birilerini kayırmasın!

Doğa bunun ayırdında olamaz da, insanoğlu doğaya hükmetmeyi bellediğinden beri, kendini fazla “Yaradan” sanıyor; o nedenledir ki kendine layık gördüklerini bir başka kişilere bahşetme konusunda “insanca” davranıp, karşılığında oy, para, alkış falan bekliyor!

Sanıyor ki “Yaradan” insanların sandığı gibi “güç” den yana!

******

Güçlü sağlam binalar doğanın haykırışına elbette ki daha dayanıklıdırlar, yapanlar insan, oturanlar insan…

Güçsüz yapıları yapanlar da insan, oralarda oturanlar da…

Onay verenler de insan, olmaması gerekene olur diyenler de…

******

Yastığına başını koyup da uyuyanlar artık işlerini bir şekilde yoluna koyanlar, uyuyamayanlar ise geçim derdi ile boğuşurken bir taraftan da insan olma sınavı verenler!

Oysa, sınıyorduk ki, vicdan rahatsızlığı olanlar başlarını yastığa koyduklarında uyuyamazlar!

Değerler ters-yüz oldu da, ne öğrendiğimize uydu, ne de hissettiğimize…

Yaşamın kenarına tutunmaya çalışan bizler hala başımızı yastığımız koyduğumuzda uykuya dalamıyoruz; peşimizde bir geçim derdi, bir de “Cumhuriyet”…

Hangisine el atsak, elimiz boş!...

Doğaya karşı çıkasımız ise hiç yok!

Öyle insanca…

Sinmeye ise hiç niyetimiz yok, öyle uygarca!

İmza: İzmir’li bir yazar… Cumhuriyet’i kendine düstur edinmiş bir anne ve babanın çocuğu, herkesten fazla kendini eleştirmiş bir insan!

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..