Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

ÇÖZÜM, ARMUT DEĞİLDİR?..

ÇÖZÜM, ARMUT DEĞİLDİR?..
 

Soruyu sormak, atılması gereken “ilk” adımdır… “Doğru” adımdır. Ancak soru, kendi çözümünü araştırıp, sorgulamanın başlangıcı ve bu yöndeki çabaların başlangıcıdır. Peki, Türkiye’nin yoğun, karmaşık, zorlu sorunlarının çözümü ne?.. İşte bu sorunun yanıt üzerine kafa yorulacaktır… Eğer soruyu bu şekilde sorup, çözümü için ter dökmezsek, yaptığımız sadece içi boş bir entel-gevezelikten öteye geçmez; geçemez… - Eğer Dünya kadar borca girmişseniz ve de evinizin ekonomisinin yönetimi, alacaklılarınızın eline [fiilen] geçmişse, ne yaparsınız?. - Oturur, “<ı>ben bu hale niye düştüm?..” sorusunun cevabını arar, muhasebenizi yeni baştan gözden geçirirdiniz. Öncelikle, evinizin ekonomisi üzerindeki “alacaklı” etkisini (ya da egemenliğini) yok edip, yönetimi ele geçirirdiniz. Ev ekonominizin kötüye gitme sebebini istediğiniz kadar doğru keşfedin; eğer bu noktada tökezleyip, sadece pinekliyorsanız… Çözüm nafiledir!.. ÇÖZÜM, öncelikle, bir egemenlik ve güç meselesidir. Kaynaklarınızın başına çöreklenerek, suyu kendi çıkınlarını doldurmak için kullananlar oturdukları yerde oturdukça, siz istediğiniz kadar yaptığınız ekonomik hataları teşhis edin ve bu gerçeği ifade edin… Hiçbir şey yapamazsınız... Belinizi doğrultamazsınız. Önce egemenlik!.. illaki egemenlik… Egemenliği sağlayabilmek için suyun başına bizzat siz oturacaksınız… Yani yönetimi ele geçireceksiniz! Bunun başka yolu yok... Yönetim sizde olacak. Kararları siz vereceksiniz; kararları siz uygulayacaksınız. Egemenlik ve güç sizin elinizde olacak... İşte bu “hal”e, toplum bilimciler ve siyaset adamları, “Bağımsızlık” diyorlar. Bağımsızlık, çağımızda, sadece hudut kulelerine bayrak çekip, gelene gidene pasaport sormakla olmuyor. Eğer, ülkenizin ekonomisine egemen değilseniz… Eğer, ülkenizin doğal kaynaklarına hâkim değilseniz… Eğer, siyasetinize yabancı parmağı dolanmasına izin veriyorsanız… Ve eğer siz, iç politikanızı, dış politikanızı, bugününüzü ve yarınınızı özgürce ve ulusal çıkarlarınız doğrultusunda bağımsız bir güçle kendiniz belirleyemiyorsanız... O bayrağı huduttaki kuleye dikseniz ne olur; dikmeseniz ne yazar?.. Getirirler başınıza bir “Holding yönetim kurulu”… İşte derler bu başbakan, bu şunun bakanı, bu bunun bakanı… Geriye kalanlar da, ötekilerin bakanı… İşte, bütün “<ı>bu, o ve şu” bakanların toplanması ile ortaya çıkan kurulun adı da, Bakanlar Kurulu… Ve bunlara güvenoyu verip, istedikleri her parmağı kaldıracak olan hazretlere de, milletvekili… işte bu da seçim, bu demokrasi, bu memokrasi ve işte bu da, her bir şeyini satılığa çıkarmış, kolu kırık, boynu bükük, elinden süngüsü alınmış Devlet... İşte memleket!.. Ve işte ey millet!.. Verirler elinize bir bayrak, sallar durur; sallar durursunuz çok önemli günlerde. Peki bu kader, tersine çevrilebilir mi?.. Bu gidiş durdurulabilir mi?... Evet… Tersine de çevrilebilir; Tamamen de durdurulabilir… Nasıl mı?.. ÇÖZÜM’ü kavrayarak, ÇÖZÜM’ü sorgulayarak; ÇÖZÜM’ü kucaklayarak; ÇÖZÜM’e omuz vererek!.. Ve daha da önemlisi... ÇÖZÜM etrafında birleşerek, ÇÖZÜM’ü zenginleştirerek; ÇÖZÜM’ü kalabalık kılarak. ÇÖZÜM armut değildir... Durup dururken kendi başına pişip, ağzımızın ortasına düşmez. ÇÖZÜM, emek ister; düşünce ister; bilgi ister, kültür mirasının itici gücünü ister ve en önemlisi de, bir örgüt ister. Bu örgütte birleşmek ister. Ortada kıran kırana bir maç oynansın ve ben sırça köşkümde ya da tribündeki locamda, tempo tutayım kahramanlara... Ve gol krallarına! Bu meydanda pişmiş armut satılmıyor… ÇÖZÜM, pişmiş armut tüketmekte değil... O’nu üretmekte!.. Birlikte, hep beraber; birleşerek ve güçlenerek... http://www.soruyusormak.com/ http://www.dnm-ler.com/

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..